Bölüm 7: VAVEYLA

17.9K 1.5K 1.1K
                                    

Keyifli okumalar...

Bölüm şarkısı: I don't wanna be you anymore - Billie Elish

Bölüm 7: "Vaveyla"

Sızlıyordu. Anılarım canhıraş bir sızlamayla yanmaya, uyanmaya başlamıştı. Kafamda bir yangın vardı. Ben yanıyordum, anılarım uyanıyordu. Babamın ela gözleri diziliyordu gülümsemelerimin üzerine. Annemin üzerine kapanan bedenimde bıraktığı acılar huzuruma göz dikiyordu. Babalar üzmek için mi vardı?

İpleri bırakmıştım. Hayır, ipleri ellerimden kaçırmamıştım; kendi isteğimle teslim etmiştim. Hem de kim olduğunu sadece birkaç kağıt parçasından öğrendiğim adama... Ucu karanlık bir yolda değildim, başından karanlık bir tüneldeydim. Her yer onun bakışları doluydu. O tünel eline verdiğim iplerin bana dolanmasıydı.

Bilincimi bulduğumda kafam çatlayacak gibi ağrıyordu. Bana ne tür bir ilaç verdiğini bilmiyordum. Öldürmek için olmadığı kesindi. Açamadığım gözlerimin üzerine götürdüm elimi ve bastırdım. Ayağa kalkmam ve ona baş kaldırmam gerekiyordu. Oyun buydu. Benden sıkılmamasını sağlamak zorundaydım. Tolga'dan aldığımız verilere göre çok çabuk kabullenen kadınlardan hoşlanmıyor, sıkılıp bırakıyormuş. Ben burada uzun kalmak için her zaman dik başlı olmalıydım. Aslında direk kendim kalmalıydım. Onun görmediği ama asıl ben olan Nefes gelmeliydi sahneye.

Zor olmayacaktı.

Gözlerimi açtığımda onu yanı başımda buldum. Gözlerinde onaylamayan, kızgın bir ifade kol geziyordu. Benimkilerin boşluk olduğuna emindim. Suçluymuş gibi bakışlarımı kaçırdım. Eğer İskender'in kim olduğunu bilmesem Defne'yi dinlemediğim için suçlu durumunda olmam, öyle hissetmem, öyle davranmam gerekiyordu. Ne de olsa onlar benim İskender'i tanıdığımı bilmiyordu.

"Bana öyle bakma," dedim halsiz bir sesle.

"Seni uyarmıştım," dedi kollarını çaprazlarken. İri gözlerini bana dikmişti. "Abimin iyi olmadığı konusunda sana açıklama yapmıştım." İç geçirdim.

"Beni buradan çıkar. Dün ne olduğunu çok iyi hatırlıyorum." Yattığım yerde doğruldum. "Ben burada kalamam. Bu düpedüz adam kaçırmak!" Defne güldü. Abisi kadar soğuk gülebiliyordu.

"Burası abimin kalesi. Bazen ben bile kendimi esir gibi hissederken seni nasıl kaçırabilirim? Girişte elmanın zehirli olduğunu söyledim. Yedin, acısını çekmek sana kaldı." Kaşlarımı çattım.

"Bir dakika, abin sana zarar mı veriyor?" Tolga kız kardeşine hiçbir şey yapmadığını, iyi bir kardeş ilişkisine sahip olduklarını yazmıştı.

"Hayır. Anlatmaya çalıştığım şey şu; abimin çok katı kuralları var bana karşı. Tabi ki de bana zarar vermiyor. Sadece biraz fazla muhafazakar bana karşı. Ama sana neler yapacağını zamanla anlayacaksın. Benim tavsiyem elinden geldiğince alttan al ki seni bıraksın. Başka şekilde hayatta kurtulamazsın." Saatine baktı. "Gitmem gerek."

"Bir dakika, bunlar ne demek? Bana ne yapacak?" Geri geri yürüyüp odanın kapısını açtı.

"O aslan ve sen kafese giren ceylansın. Sonunu sen düşün." Ve odadan çıktı. Arkasından gözlerimi devirip yeniden yatağa uzandım. Aslanmış. Pabucumun aslanı. Ters köşe yapmam gerekiyordu. Onu şaşırtacak tepkiler vermem belki dengesini bozabilirdi. Nesnel yargılar işime yaramazdı şimdi, bu yüzden Tolga'nın verdiği bilgiler buradan sonra çöp durumundaydı. Sahada teori işlemez.

KATİLİN SON PERDESİ -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin