Merhaba!
Kitabımızın finaline geldik.
Heyecan dolu, soluksuz bir yolculuktu.
Umarım sizler de benim kadar sevmişsinizdir karakterleri ve kurguyu.
Şimdi onlara veda vakti.
İlginiz için teşekkür ederim.🤍
Başka kitaplarda görüşmek üzere. Hepinizi öpüyorum.
Keyifli okumalar..."Final/Sonsuz"
Bölüm şarkısı : Edis - Sevişmemiz Olay😈
Bazen gerçekleri görmek biraz zaman alıyordu. Bu her zaman böyleydi. Saklanan gerçekler, hep sorun çıkartırdı. Yalanlar... Bilinmeyenler... Ve şimdi bunun acısını ben de çekiyordum. Mezarlığın kapısından girip ölülerin arasından geçip o mezarın başına vardım. Gözlerim taşın üzerinde alayla gezindi. Dudaklarım buruk bir tebessümü ağırladı önce. Sonra bu mezar taşının insanlarda ve onda bıraktığı acıyı düşünce gülümsemem soldu.
Nefes Kıraç.
Sarı saçlarımı geriye itip ellerimi deri ceketimin cebine soktum. Kalçalarıma kadar geliyorlardı, hala... “Aslında gerçekten de senin ölmen gerekiyordu,” dedim mezarın kuru toprağına bakarken. “Nefes Kıraç, İskender Boğazkesen'le öpüştüğü ilk gün öldü çünkü. O günden sonra ben doğdum, Sarışın doğdu. Sen benim en çatlak yanımdın, en cesur yanımdın. Gömülmeyi hak ediyordun. Ben yapamasam bile, en azından birileri seni gömdü.” Bir adım geri çekildim. “Şimdi onu bulacağım. Rahat yat.”
Hızlı adımlarım mezarlığın çıkış kapısına ulaştı. Arabama bindim. O kadar çok soru işareti vardı ki! Nereden başlamam gerektiğini bilmiyordum. Tek bildiğim İskender'i bulmam gerektiğiydi. Altı aydır hiç yol kat edememiştim. Zaten rehabilitasyon merkezinden çıktıktan sonra kendimi toparlamam çok zaman almıştı. Beni hastalıklarımdan arındırmış olsalar da içimdeki Sarışını öldürememişlerdi.
Günlerdir sadece onu düşünüyordum, aklımda sadece o vardı. Aslında geçen üç yıl boyunca bu hep böyleydi. Günlerim ve gecelerim hep onu düşünmekle geçmişti. Bu aşk değildi, aşk olsa geçerdi. Bu sevgi değildi, sevgi olsa sönerdi. Bu sadece... Bu sadece Boğazkesen ve Sarışın'a yakışır bağ idi. Ve şimdi bana yakışanı yapmam gerekiyordu.
İskender nasıl olur da beni aramazdı?
Hastanede gözlerimi açtığımda neden yalnızdım?
Neden iki buçuk yıl boyunca Ankara bir deli hastanesine kapatılmışken yanıma hiç gelmemişti?İstanbul'a üç yıl aradan sonra ilk defa geliyordum. Gelir gelmez ilk uğradığım yer mezarım olmuştu. Bu... saçmalıktı, her ne kadar başka yönlerden iyi olsa da. Bütün ailem, tanıdıklarım, iş arkadaşlarım herkes beni ölü biliyordu. Bunun bir açıklamasını bulmalıydım. İlk olarak işten en yakın arkadaşım Merve ile bağlantıya geçmiştim. Başlarda benim yaşadığıma inanamamış, onunla dalga geçen biri olduğumu sanıp beni tehdit etmişti hapse attırmakla. Zar zor inandırabilmiştim.
Kafenin önüne geldiğimde arabayı hızlıca park edip koşar adımlarla kafeye daldım. Merve duvarla camın birleştiği masada oturuyordu. “Merve!” diye seslendim birkaç masa ötedeyken henüz. Merve beni görüce donup kaldı. Yavaşça ayağa kalktı. Şok hissi yüzüne de vuruyordu.
“Nefes! Sen cidden yaşıyorsun!” Sımsıkı sarıldık. “Allah'ım! İnanamıyorum! Kızım biz seni gömmüştük!” Kollarımı geri çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİN SON PERDESİ -Tamamlandı-
ActionDelilik bulaşıcıdır, dengenizi bozabilir. Bir adam vardı. Önce ruhumda, sonra tenimde Bir yangın başlattı. Bir adam vardı. Namlusu alnımda, Dudakları dudaklarımda. Bir adam vardı. Ellerini kana buladı. Aynı ellerle saçlarımı okşadı O adam var ya, ...