Bölüm 2: KURBAN

22.6K 1.5K 505
                                    

Keyifli okumalar...

Bölüm şarkısı: Taylor Swift - Look What You Made Me Do

Tehlikeyi severdim ama kendimi tehlike kazanlarına korumasız atacak kadar aptal değildim. Ek planın hiçbir zararı olmazdı. Ama bu ilkti. Rakibimi gördüğüm ilk an yaş tahtaya basmıştım. Toparlamak için bir şeyler kurmuş arkama bakmadan kaçarak silah seslerinden ve onun delici bakışlarından kendimi sıyırmıştım. Lojmana gitmenin akıllıca olmayacağını bildiğimden soluğu Mert'in evinde almıştım.

Yüzümü ovuşturup arkama yaslandım. Mert bir açıklama yapmamı bekliyordu. Yanında dikkatle bize bakan nişanlısın da meraklı ve tuhaf bakışlarına maruz kalıyorduk. Saçımı kulağımın arkasına itip kıza baktım.

"Yanlış anlamazsan... Bilirsin görevler özel meselelerdir. Yani..."

"Biliyorum, biliyorum. Ben kahve yapayım," dedi ayaklanırken. Ona minnetle bakarken Mert'in aptal bir aşıktan farkı yoktu. Kız mutfağa girdiğinde Mert de bana döndü.

"Dosya gizliliği sebebiyle çok bir şey anlatamayacağım," dedim. Başını salladı. "Boğazkesen'i duymuşsundur. Adamı herhangi bir suçla yargılamak imkansız. Nasıl yaptığını anlayamıyoruz. Tek çare içeri adam sokmak." Kaşlarını çattı.

"İyi de içeride zaten adam var sanıyordum."

"Var ama çok içeride."

"Ne demek şimdi bu?"

"Sadece iki kişinin bileceği şeylerden haberdar olunca polise haber verdiği an infaz edilmesi işten bile değil."

"Senin buradaki görevin ne? Ve neden gecenin onunda kapıma tecavüz ettin? Nefes nefese olduğun belliydi. Göt korkusuysa bayağı koşmuşsun anlaşılan." Yanımdaki kırlenti kafasına fırlattım. Ortamdaki gerginliği atmak için böyle konuştuğunu biliyordum. O hep işin alayındaydı zaten.

"İki dakika ciddi kalamaz mısın?" Sırıttı.

"Rekorum on beş saniye, küçümseme lütfen."

"Salak," dedim gülerken. "Neyse, konuya dönmek gerekirse bu dosyayla ben ilgileneceğim. Tam görevimi anlatamam. İkincisi kendi evime gidersem eğer beni takip ediyorsa polis olduğumu anlardı. Ve Boğazkesen'den kaçıyordum."

"Yuh!" dedi gözlerini belertirken. "O kadın fetişti senin peşine mi takıldı?" İç geçirdim. Karanlıkta parlayan gözlerini asla unutamıyordum. Boğazıma sarılıyordu anılar.

"Bilmiyorum, henüz değil sanırım. Sadece keşfe çıkmıştım. Çatışma çıktı. İçerideki adam vurulacaktı. Ben de ateş edince fark etti. Ama kaçtım. Bakalım, yarın ne olacak?" Ağır ağır başını salladı. Bu sırada kahvelerimiz ancak gelmişti.

"Eee," dedim kıza bakarken. "Sen buna danaya nasıl aşık oldun?" Aşık aşık güldü.

"Mert zorunlu görevini Muş'ta yapıyordu. Ben de aynı sene orada görev yapıyordum. Aslında branşım fizik ama orada sınıf öğretmenliği yapmak zorunda kaldım. Barış süresinde yapılan pislinler ortaya çıkmaya başladığında iyice azıtmışlardı. Mert özel timle geldi." İç çekti. Uzanıp Mert'in burnunu sıktı. "Gözlerini kısıp çaktırmadığını sanarak beni süzüyordu." Gülerek kafamı arkaya attım. Mert yakışıklı olsa da bunun farkında olmayıp, ya da tınlamayıp saf ve kendi halinde takılan bir çocuktu. İyiydi ama.

"Sonra?"

"Sonra ben direk konuya girdim," dedi Mert. Gözlerimi belerttim.

"Aynı gün mü?"

KATİLİN SON PERDESİ -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin