Keyifli okumalar...
Bölüm şarkısı: Sam Smith - Unholy
(Biraz kopuk gelebilir bir önceki bölümle ama arada birkaç ay zaman farkı var, biraz dikkatli okumanız gerekecek.)
Bölüm 40: "Rus Ruleti"
Güneş odayı aydınlatırken çıplak bacaklarıma sardığım örtüyle sağıma döndüm. Hala çok uykum vardı. Bugün yapılması gereken ve beni bekleyen onca iş için enerjim olduğunu hiç sanmıyordum. Neyse ki düğün hazırlıklarında son güne gelmiştik. Defne ve Tolga evleniyordu. Geçen ayların üzerinden olumsuz giden hiçbir şey olmamıştı.
İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRÜ HAKKINDA SORUŞTURMA BAŞLATILDI!
İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRÜ SİNAN KAHRAMAN YASA DIŞI İŞLEM YAPMAKTAN YARGILANIYOR!
SİNAN KAHRAMAN GÖREVDEN ALINDI!
Bu tür başlıkları olan bir yığın gazete basıldı ve o ayın konusu bu oldu. Her şey beklediğimiz gibi olmuş ve ikinci babamın da bana ihaneti yüzünden onu da kaybetmiştim. Onu da kendi ellerimle hapse sokmuştum. Şimdi Tolga emniyet amiri olmuştu ve evleniyordu sevdiği kadınla. Ben de izne ayrılmıştım. Akıbetime kendim karar verecektim.
İskender hakkında hiçbir delil bulunamadığı ve bu yılın vergi rekortmeni olduğu için bir sıkıntı çıkmamıştı. Sabahın saat yedisinde, otelin yapılacağı odada mutlu mutlu yatıyordum. Gerçekten mutluydum çünkü uzun zamandır her şey hiç olmadığı kadar iyi gidiyordu.
Sıcak beden sırtımı ısıttığında elimi arkaya atıp yüzünü ittim. Birbirimize çok alışmıştık. Bağımlılık seviyesine gelen oldukça da sorunlu bir aşk yaşıyorduk. Sonumuzu iyi görmüyordum. Güzel insanların iyi sonları olurdu ve biz kesinlikle o güzel insanlardan değildik. Açıkça konuşmak gerekirse birbirimizi bu kadar yaralayıp, aşkı bu kadar kirlettikten sonra iyi bir sonu hak ettiğimizi düşünmüyordum.
"İskender!" dedim ona dönerken.
"Sarışınım?" Yarı açık gözlerle gülümsedim.
"Bebeğim? Neden gidip duş almıyorsun? Her sabah yüz kilometre koşup bana terli terli sarılmaktan nasıl bir zevk alıyorsun?" Tavana bakarak tek gözünü kıstı, düşünüyorum numarası yapmasını seviyordum.
"Böyle gözünü açıp yüzünü buruşturarak 'İskender!' diyorsun ya, o yüzden." Gülerek elimin tersiyle omzuna vurdum. Eğilip boynumu öptü. Yüzümü tamamen ona döndüm. Sabahları uyandığımda kafamda soru işareti taşımamanın rahatlığını yaşıyordum artık. Sakladığım, içimde tuttuğum hiçbir şey yoktu. Ve bu, benim için en büyük hediyeydi, İskender'den sonra.
Tereddüt etmeden dudaklarımı onun dudaklarına bastırdım. Varlığının verdiği güvenceye, huzura ihtiyacım vardı. Şu son birkaç ayda gülmeye alışmıştım. Bunun devamlılığına açtım. Beni hızlıca altına çekti. Vahşiydi, bazen duramamaktan ya da onu durduramamaktan korkuyordum. Üzerimdeki tişörtü bir çırpıda çıkarttı ve dudakları her zamanki yeri, dövmemi buldu. Onu bana, beni ona mühürleyen dövmeyi.
Başımı yastığa bastırırken "İskender," dedim. "Tolga seni bekliyordur." Gülerek köprücük kemiğimin üzerini ısırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİN SON PERDESİ -Tamamlandı-
ActionDelilik bulaşıcıdır, dengenizi bozabilir. Bir adam vardı. Önce ruhumda, sonra tenimde Bir yangın başlattı. Bir adam vardı. Namlusu alnımda, Dudakları dudaklarımda. Bir adam vardı. Ellerini kana buladı. Aynı ellerle saçlarımı okşadı O adam var ya, ...