Keyifli okumalar...
Bölüm şarkısı: Miley Cyrus - Give Me What I Want
Bölüm 16: "Deli"
Düşmeden önce tökezlersin.
Bu basit bir uyarı ateşidir.
Ama düşmeden hissedemezsin.
Başımın altından çekilen yastıkla gözlerimi araladım. İskender elinde tuttuğu yastıkla başımda zebana gibi dikilirken gözlerim daha da aralandı. Sabahın köründe odamda ne işi vardı? Hoş, o ne zaman isterse o zaman geliyordu ama neyse...
"Senin tarafından uyandırılma şerefini neye borçluyum?" dedim yalandan sırıtırken. Yastığı başlığa dayadı.
"Baskına gidiyorum ve senin de gelmene karar verdim." Kaşlarımı kaldırdım. Tamam, İskender'in baskına gideceği insanların can güvenliği için yanında gitmek isterdim ama İskender'in ben söylemeden gelip bana bunu söylemesi şaşırtmıştı. Benim ona ısrar etmem gerekmiyor muydu?
Yattığım yerde hevesle doğruldum. "Kime gidiyoruz?"
"Yolda öğrenirsin. Çabuk hazırlan," deyip odadan çıktı. Ona ve tuhaf tavırlarına takılmadan yataktan kalktım. Siyah eşofmanı ve gri kazağını giyip üzerime aldığım ceketle odadan çıktım. Adamlar arabalara yönelirken postallarımı ayağıma geçirip onlara yetiştim. Gözümü açar açmaz mafya baskınına gidiyordum. Hayatımda asla yaşayamayacağım bir deneyimdi. Ne deneyim ama...
İskender'in arabasına binip onun da gelmesini bekledim. Adamlara direktifler veriyordu. Birkaç dakika sonra o da arabaya binip sessizliğime katıldı. Bizi takip edene arabalarla villanın bahçesinden ayrılırken kucağıma bir silah attı. Bana en çok yakışan parçanın hep bir silah olduğunu düşünmüşümdür. Ruhumun bir ayrıntısı gibiydi. Silahı kavrayıp şarjörünü çıkarttım.
"Kime baskına gittiğimizi sormayacak mısın?" Gözlerimi şarjörden ona çevirdim.
"Sahi, kime baskına gidiyoruz?" dedim.
"Koray'a." Şarjörü avcumun içiyle sertçe yerine ittirirken konuştum.
"Burası için fazla aptal bir adam." Silahın emniyetini açtım. "Çok bile barındı." İskender kaşlarını kaldırarak bana baktı. Omuz silkip önüme döndüm. Yalan söylemiyordum ya. O adam gerçekten burası için fazla saftı, fazla kibardı. "Bodoslama dalacak mıyız?" dedim. "Bir planın yok mu?"
"Kafasına sıkıp geleceğim." Göz kırptı. "Nasıl ama?" Güldüm.
"Bundan iyisi olamazdı. Ama bir de şöyle mi düşünsek, ben üst kata çıkıp ondan senin hakkındaki delilleri alırken sen ona istediğini yap. Öldürmemek kaydıyla. Adamların yarısı benle gelsin, yarısı da seninle."
"Bir dakika," dedi kaşları çatılırken. "Koray sana delillerin yerini mi gösterdi."
"Aptal olduğunu söylerken bunu kast ediyordum."
İskender biraz daha gaza yüklendiğinde arkama yaslanıp yapacaklarımı kafamda kısaca gözden geçirdim. İskender'in birini öldürmesini istemiyordum. Kanıtlayamayacaksam asla istemezdim. Ben Malik'i öldürmediysem, İskender'in kimseyi öldürmeye hakkı yoktu.
Büyük otelin önünde sıralanan arabalardan ilk biz indik. İskender sahne senin der gibi öne doğru eliyle işaret verdiğinde tebessüm ederek bir adım öne çıktım. Kaldırdığım silahı cama nişan alıp ateş ettim. Cam tekrar parçalanırken Koray'ın kafası göründü. Silahlı elimi şaşkın yüzüne doğru salladım. "Günaydın!" O hızla içeri kaçarken İskender'in işaretiyle adamlar da içeri daldı. Benim emrimde olan adamlarla içeri girip merdiven kısmına yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİN SON PERDESİ -Tamamlandı-
AçãoDelilik bulaşıcıdır, dengenizi bozabilir. Bir adam vardı. Önce ruhumda, sonra tenimde Bir yangın başlattı. Bir adam vardı. Namlusu alnımda, Dudakları dudaklarımda. Bir adam vardı. Ellerini kana buladı. Aynı ellerle saçlarımı okşadı O adam var ya, ...