Keyifli okumalar...
Bölüm şarkısı: Dua Lipa - Swan Song
Bölüm 10: " Kriz"
Kimsenin ruhunu bilemiyordunuz. Dışarıdan ne kadar kirli görünürse görünsün içinde beyazı ya da merhameti taşıyıp taşımadığından asla emin olamıyordunuz. Bu edebi bir metin okumak gibiydi; herkes o metni okuduğunda farklı yorumlar elde ediyordu. İnsanlar birer edebi metin gibiydi. Ona nasıl dokunduğunuz o kadar önemliydi ki! Size karşı nasıl davranacağı, ona nasıl davrandığınızla doğrudan ilgiliydi.
Normal şartlarda ifadesiz de olsam, sevdiğim insanların yanında kahkahalar atar, belki de hiç yapmayacağım şeyleri yapardım. Kimse bu yüzümü bilmez, dışarıdan bakılıp da çok sert olduğumu söylerdi. Demirin çevrelediği pamuktan farksızdım belki de. Annemden öğrendim ben merhameti, ne kadar kapatmaya çalışsam da bir yerden çıkıyordu. Ki zaten buraya gelene kadar da kapatmak gibi bir çabada bulunmamıştım.
İskender bir haftadır yoktu. Defne'den aldığım bilgilere göre yurtdışına gitmiş, oradaki işlerini halletmişti. Bugün akşam gelecekti. O gecenin sabahında bulamamıştım zaten onu. Ellerim bağlı uyuyakalmışım. Uyandığımda ipler çözülmüş, bileğim sarılmış ve üzerim örtülmüştü. Defne'nin yaptığını düşünsem de işkenceden haberi bile olmadığını söyledi. Engelleyemediği için de günlerce dövündü.
Banyodan çıkıp Defne'nin aldığı eşofman ve kazağı giydim. Gidip benim için dünya kadar alışveriş yapmıştı. Burada kalıcı olduğumu düşünüyordu. Öyle de olacaktı. Henüz emniyetin eline hiçbir şey verememiştim. Bir şeyler yapmam gerekiyordu! Saçlarımı tarayıp odadan çıktım. Karşı hamlemi de henüz yapmadığına göre bir taşla iki kuş vurmalıydım.
Mutfağa girdiğimde Defne'nin makarna yaptığını gördüm. "Kolay gelsin." Bana bakıp gülümsedi ve tabağı uzattı.
"Afiyet olsun." Tabağı alıp mutfaktaki masaya çöktüm. O da karşıma oturdu. İşleri genelde yoğun oluyordu. Bir psikiyatri merkezi açmak için uğraşıyordu şimdi. Evde uzun süre yalnız kalıyordum. Bu süre içerisinde evin her yerini gezmiş, didiklemedik yer bırakmamıştım. Elimde tek şey vardı: İskender evde hiçbir şey bulundurmuyordu.
"İskender ne zaman gelecek?" dedim gözlerimi tabağımdan ayırmadan. Ayağıyla ayağımı dürttü.
"Özledin mi?" dedi gülerken.
"Ya, sorma. Ölüyorum aşkından(!)"
"Tamam ya, takılıyorum. İstanbul'a gelmiş. Kesin Malik'in mekanına sapmıştır." Başımı tabaktan kaldırdım.
"Malik'in mekanı mı?"
"Hı hı." Yüzü düştü. "Devasa bir kumarhane." Önüme düşen oyuna kaşlarımı kaldırarak baktım. Hadi ama İskender, kalkanını indirmiş olamazsın.
"Nerede bu kumarhane?" dedim ilgiyle.
"Yerini söyleyemem. Abim çok kızar." Omuzlarımı düşürdüm.
"Hadi ama Defne! Ona çok güzel bir sürpriz yapacağım. Hem bir haftadır yok." Başını olumsuz anlamda salladı, ağzı doluydu. "Ama ben hamlemi nasıl yapacağım? Sen demedin mi abim senden sıkılmasın diye? İskender gittikten sonra benim bu kadar uslu durmam bile bünyeme ters kızım. İskender de bunu biliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİN SON PERDESİ -Tamamlandı-
ActionDelilik bulaşıcıdır, dengenizi bozabilir. Bir adam vardı. Önce ruhumda, sonra tenimde Bir yangın başlattı. Bir adam vardı. Namlusu alnımda, Dudakları dudaklarımda. Bir adam vardı. Ellerini kana buladı. Aynı ellerle saçlarımı okşadı O adam var ya, ...