Okumaya başladığımız tarihi şuraya yazsak mı acaba?
Yağan yağmurda bakışlarımı gezdirdim..
Hepsi gökyüzünden birer damla olarak süzülürken ansızın kendini yerde bir birikintide buluyordu ve böylelikle kısa yolculukları son buluyordu...Benim de hayatım böyle değil miydi?
Tüm kızların gözünde şanslı bir Ağa kızı olarak doğdum. Yedi yaşıma kadardı ama bu şans...O gün gözlerimin önününden gitmiyordu ve daha niceleri.
Herkesin gözünde şanslı olan ben şu koca konakta bir mahkum gibiydim...
Gözümden akan yaşı silip burnumu çektim. Aşağıdan gelen seslerle tüm ev halkının uyandığını anladım sahi ben saat kacta uyanmıştım?
Karşımdaki bitmiş kahve bardağı ve kitabı görünce ofladım yine uyku tutmamıştı ya.
Daha fazla oyalanmayarak sedirden kalkıp perdeyi çektim.
Uyuşan bedenimle yüzümü buruşturup
Odadaki banyoya ilerledim.
Elimi yüzümü yıkayıp çıktım işlerimi halledip küvete bakıp yüzümü buruşturdum asla sabah banyo yapmazdım yapanları da hiç anlamıyorum ya kafam mı güzel buz gibi havada banyo yapıcaktım...
Yüzümü kurulayıp gardolabıma bakındım. Siyah diz altı, uzun kollu elbisemi çıkardım. Onun altınada hafif topuklu ayakkabılarımı giydim.
Aşağı indiğimde Ali abimin telefonda konuştuğunu gördüm. Onu rahatsız etmeden mutfağa gittim. Kendime bir bardak su doldurup tam içecekken elinde bidonlarla Leyla'yı gördüm. Hızla camı açıp Leyla'ya seslendim "Leyla bekle bende geliyorum." beni duyunca bidonları yere bırakıp beklemeye başladı. Hızla evden çıktım. Arkadan seslenen abimede "çeşmeye gidiyom." deyip Leyla'nın yanına geldim. Beraber çeşmeye doğru yol aldık.
Çeşmeye gelince sıraya giren Leyla'nın yanına iliştim. birlikte Ali abimin gıybetini yapa yapa suları doldurduk. ben bir tane Leyla'da bir tane alınca sıradan çıktık karşı tarafa geçecekken bir araba tozu dumana katıp önümüzden geçti tabi arada ben reflexle suyu üstüme döktüm. sinirle arabanın arkasından "hayvan." diye bağırıp bana gülen Leyla'ya sinirle bakıp onu beklemeden hızla eve doğru yürüdüm.
Sonunda bahçeye gelince önümden geçen arabanın aynısını bizim bahçede görünce sinirim tavan yaptı ama bir yandanda meraklanmıştım bu arabanın bizim konağın önünde ne işi vardı ki?
Daha fazla beklemeyip kapıyı çaldım kapıyı açan evin hizmetlisi Ayşe ablaya gülümseyip içeri girdim. salonda iki adam bir kadın vardı. beni gören babam gel işareti yapınca misafirlere hoşgeldiniz deyip babannemin yanına oturdum. babam derin nefes alıp bana baktı. "bak kızım. bu Asaf" deyip çaprazımdaki çocuğu gösterdi.
Kaşlarımı çatıp çocuğa baktım simsiyah saçları ve hafif çıkmış sakallarıyla yakışıklıydı ama asıl aklımdaki soru babam beni asla eve gelen misafirin oğluyla tanıştırmazdıki.
Karışan kafamla adamdan gözlerimi çekip babama baktım merakla.
Babam ensesini kaşıyıp derin nefes aldı bir şey söylemek istiyordu ama bir yandanda çekiniyordu sonunda dayanmayıp gözlerimin içine baktı. Dudaklarından çıkacak kelimeyi merakla beklerken bir anda sızlayan yüreğimle yutkundum. Ne demişti babam az önce? "senin beşikkertmen."
Bu iki kelime canımı yakmıştı
sinirle gözlerim doldu. tam ayağa kalkacakken babannem hızla elimi tutup sıktı tırnaklarını sanki derimin içine sokmak istermişcesine iyice sıkmaya çalıştı. Acıyla yüzüne baktım o ise bana bakmadan karşıdaki misafirlere bakıp gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMERA FERAM ☑
Teen Fiction▪︎TAMAMLANDI▪︎ Mutluluk neydi? Yani gerçek mutluluk? Baba sevgisi, aile sıcaklığı? Peki size bir soru. Size hiç kendi hayatınız için söz hakkı verildi mi? İşte bana verilmedi. Benim kaderimi onlar çizdi ve beni bir avuç sevgiyle uğurladılar yaşadığı...