YazardanTüm yelkenlerin yırtılmış ama sen hala rüzgardan medet umarsın...
Zeynep sonunda odasını toplayıp aşağı indiğinde merdivenlerde ilk kez gördüğü kızla kaşlarını çattı. Zihninde bu simayı gördüğüne dair en ufak bir şey düşündü ama görmemişti.
Boşverip kıza baktı.
Kız, Zeynep'i küçümseyen bir edayla baştan aşağıya süzdükten sonra burun kıvırdı, Zeynep bu süzmeden oldukça rahatsız olsada belli etmemeye çalıştı.
Zeynep, Tam ağzını açacakken kız ondan önce davrandı. "Yoksa sen Asaf'ın besikkertmesi misin?" Diye sordu beşik kertmesi lafını tiksinircesine telaffuz etmişti bildiği bir soruyu soruyordu ama dolaylı yoldan soruyordu.,
Zeynep bunu anlasada bozuntuya vermeden gururla "eşiyim" dedi onun yapmaya çalıştığının tersini yaparak. Kız bu cevaba ne kadar bozulsada küçümseyen bakışlarını bozmadan ellerini göğsünde kavuşturup dik başlılıkla "ben onun kuzeni Aslıhan" deyip samiyetten yoksun bir edayla gülümsedi .
Zeynep, kaşlarını çatıp bir şey demedi bu kızı hiç sevmemişti. Hoşnutsuz bir edayla "Zeynep" deyip sustu zaten kim olduğumu biliyordu ama yinede ismini söylemek istedi.
Odasından yeni çıkan Siroz hanım. Gelini ve torununun merdivenin ortasında konuşurken görünce kaşlarını çattı. Önce torununa daha sonra gelinine bakıp başını olumsuz anlamda sallayıp sert ve şiveli sesiyle "bûke" deyip gelinini çağırdı.
Zeynep, Bir anda kendisine seslenildiğini fark edince etrafına baktı. Merdivenin sonunda duran babaanneyi görünce çekinerek "efendim nene?" Diye sordu. O Arada da merdivenlerde duran Aslıhan'ı unutup yavaş yavaş basamakları indi.
Yaşlı kadın ifadesini bozmadan "were"(gel) deyip ağır ağır bastonundan destek alarak dışarıya doğru yürüdü.
Zeynep, kaşlarını çatıp bahçe kapısından çıkan babaanneyi takip etti. Icinden de 'acaba ne yaptım?' Diye düşünüp yaptıklarını. Hatırlamaya çalıştı.
Babannenin peşinden o da bahçeye çıktı.
Siroz hanım oturduğu minderde derin nefes içine çekti yıllar önce hayat arkadaşıyla ne güzel dertlesip dururlardı. Şimdi tüm sıkıntısını rahatça giderecek bir dostu bile yok. Aklina gelen anılarla kaşlarını çatıp öylece ağaçlara baktı.
Zeynep, Siroz hanımın dertli bir şekilde karşı tarafı izlediğini görünce hafif gülümsedi İlk geldiği günden beri bu kadını çok seviyordu. Ona hayrandı üç sene önce eşini, kader ortağını kaybettiğini duymuştu hatta tek onu değil küçük oğlunu da beraberinde kaybetmişti ama hala dik ve yıkılmazdi işte bu kadın onun bir numaralı idoluydu.
Kader bir zaman sonra seni bu ahir dünyada yanlız bir başına savunmasız bırakmayı çok severdi.
Birimiz Rabbine kavuştuğu için mutluyken, acımasız Dünyada bir başına kalansa onun arkasından özlem duyardı.
Ne kadar yalnıştı oysa...
Kul Rabbine ulaşıyordu, onun arkasından isyan edip ağlamak neyin nesiydi.
Zeynep, daha fazla bekletmemek için yavaşça Sıroz Hanım'ın yanina ilerledi. Bos kalan mindere oturdu. Derin nefes alarak "izin almadım. Ama-" Siroz hanım elini kaldırıp susmasını işaret etti.
Derin nefes alıp lafı dolandırmadan. Aksanlı lehçesiyle "Aslıhan'ı asaf'tan uzak tut!" deyip elindeki bastonu iyice kavradı.
Zeynep, böyle bir cümle beklemediği için kaşlarını çattı. Aniden karnına giren krampla derin nefes aldı. Içindeki korku tohumları yeşermeye başlamıştı. Bir babaanne neden torununu diğer torunundan uzak tutmak istesin ki? Zeynep, aklına gelen düşüncelerle derin nefes alıp babaanneye baktı. Duyacaklarından korktuğu için fısıltıyla "Neden?" Diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMERA FERAM ☑
Teen Fiction▪︎TAMAMLANDI▪︎ Mutluluk neydi? Yani gerçek mutluluk? Baba sevgisi, aile sıcaklığı? Peki size bir soru. Size hiç kendi hayatınız için söz hakkı verildi mi? İşte bana verilmedi. Benim kaderimi onlar çizdi ve beni bir avuç sevgiyle uğurladılar yaşadığı...