ZEYNEP
Çalan telefonla daha yeni uyuduğum uykumdan uyanmak zorunda kaldım.
Hafif açık gözlerimle annemin aradığını gördüm.
Yan tarafımda uyuyan Asaf'ı uyandırmadan yataktan kalktım. Beşiklerinde uyuyan çocuklara kısa bir bakış atıp balkona çıktım. Aramayı cevaplayıp derin nefes aldım.
"kuzum, rahatsız etmedim dimi?" diyen annemle kocaman gülümsedim. Uykum zaten kaçmıştı.
"Olur mu öyle şey annem. Senin sesini duymak için nelerimi vermem ben bir de rahatsız mı olucam." dedim hafif bir kırgınlıkla.
Annemin güldüğünü duydum "deli kız ondan mı dedim ben daha yeni hastaneden çıktın. Bir de iki çocuk zor uyuyosun. Diye dedim." dedi.
Omuz silktim "uyuyor onlar bişey olmaz çat pat uyuyorum ben. Hem onu bunu boşverde sen napıyorsun?" diye sordum. "napiyim kızım bende aynı bıraktığın gibi." dedi hafif bir burukluk vardı sesinde. Yutkunup " A_ali abim nasıl?" her şey o kadar karışıktı ki hastaneye hiç gelmemişti. Bizim yaşadığımız acının bin katını yaşıyordu.
Annemin iç çekişini duydum " her gün mezarlıkta, sabaha doğru anca geliyor ondada üstünü değiştirip gidiyor. Ne yiyor ne konuşuyor." dedi ağlayarak annem.
Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Abim ve Leyla bu savaşı kazanamamıştı biri ebediyete gitti diğeri ise kendini o ebediyete mahkum kıldı. Hafif iç çekip" geçicek annem her şey geçicek. " diyebildim sadece. Ne geçicekti? Leyla'yı mı unutucaktık? Yoksa bu acıyı içimizde saklayıp maske mi takıcaktık.
Allah'ım sen yardım et.
Annem hızla" torunlarım nasıl? " diye sordu konuyu değiştirerek, iyi olmuştu
Gülümseyip" çok şükür iyiler toparlanıyolar. " dedim.
Annem" Miraç'ım nasıl? " diye sordu çekinerek.
Gözlerimi yumdum her konumuzda üzüntü vardı ne kadar değiştirmeye çalışsakta.
Kocaman gülümsemeye çalışıp" o da iyi. Doktor yürüme yaşına gelince tedaviye başlayacağını söyledi. Yani yürümesi için umut olduğunu söyledi. " dedim.
Annemin şükrettiğini duydum." buna da şükür yavrum sen dirayetini kaybetme elbet ki benim Miraç'ım yürüyecek. " dedi.
Tam konuşacakken kızımın siren sesine benzeyen ağlayışını duyunca" annem kendine iyi bak çocuklar ağlıyo. " dedim. Annemin tamam demesinden sonra telefonu kapatıp beşiğe gittim.
ALİ
Tutulan sırtıma küfür edip uzandığım yerden kalktım. Yine mezarlıkta sabahlamıştım. Derin nefes alıp mezarlığa elimi sürdüm. Burda benim miniğim yatıyordu.
Ağrıyan göğsümü tutup "unutamıyorum. Ne kadar denesem de olmuyo." kuruyan boğazımla yutkundum. Akan gözyaşımı silip "ya_yarın doğum günün. Ama sen yok_yoksun. Hani hep derdin ya 'insan doğum gününde neden sevinsin ki sonuçta yaşlanıyoruz.' diye kızardın. Keşke yanımda olsaydın da yaşlanmana bile razıydım. O lavanta kokun olmadan uyumak çok zor be gülüm. Ben hep her sabah seninle uyanıp seninle uyumanın sana sarılmanın hayalini kurarken şimdi bu mezarın başında uyanıyorum uyuyorum ama sana sarılamıyorum. " dedim hıçkırarak.
Canım çok yanıyordu. Onsuzluk o kadar zordu ki hep yarımdım.
Toprağın üstündeki çaputları toplarken" biliyor musun Zeynep doğum yaptı. Annemlerin dediğine göre kızı çok güzelmiş
Bizimde çocuğumuz olsa çok güzel olurdu dimi? Gözleri senin gibi masmavi saçları sapsarı. Bana benzemesin her ona baktığımda seni görseydim." Hayali bile güzeldi. Ama aniden yüzüme vurulan gerçeklikle. Elimde olmadan sinirle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMERA FERAM ☑
Ficção Adolescente▪︎TAMAMLANDI▪︎ Mutluluk neydi? Yani gerçek mutluluk? Baba sevgisi, aile sıcaklığı? Peki size bir soru. Size hiç kendi hayatınız için söz hakkı verildi mi? İşte bana verilmedi. Benim kaderimi onlar çizdi ve beni bir avuç sevgiyle uğurladılar yaşadığı...