-05-

581 276 95
                                    

5.Bölüm

"Zamana ayak uydurmak gerek "

🌍

Çıkış zili çalmış çantamı omzuma asmıştım.

Kalabalık birbirini iterek ilerliyordu. Kenarda onlardan uzakta kalabalığın geçmesini bekliyordum. Bana eşlik eden tek şey kulağımdaki güzel ritimli müzik. Adeta dans ediyordu zihnimde. Müzik dinlemek güzeldi.

Bahçede öğrenciler İstiklal Marşı için sıra oluyordu. Sınıfın sırasına geçip durdum.

Biraz sonra bir ses işittim. "Pardon! Hey! Bir müsade edin!" diyerek kalabalık arasından yanıma kadar geldi. Heycandanmıdır yoksa soğuktanmı bilinmez yerinde duramıyor gibi bir hali vardı. Önüne bakarken Yüzüme bakmak için döndü.

Gözleri parıldarken "merhaba! " demişti yüzüne baktım bir süre, sonra monoton bir şekilde önüme geri döndüm.

"İnsan bir hoşgeldin der!" diyerek homurdandı.

Umursamadım. Fazla uzun sürmeden İstiklal Marşını okumaya başladık. Törenin başlaması ile Aramızda birkaç dakikalık sessizlik! oldu. İki dakika içersinde tören bitmiş ve herkes dağılmaya başlamıştı. İkimiz kalmıştık sadece. Yüzüne dik dik baktım bugün dediklerini yapıcaktım.

"Hazırmısın benimle gelmeye?! Çok Eğleneceğiz!"

"Çok konuşmada söyle nereye gidiyoruz?"

"Süpriz!" dedi sevinçle. gözlerimi devirdim. "Çocukmusun sen?"

"İnsanların hevesini kırıyorsun Araf! bunu çokmu Seviyorsun? kasıtlımı yapıyorsun? Kalp kırmak hoşunamı gidiyor? "

Duyduğum kelimeler davranışımın adımıydı yani? Evet aptal! Diye beynimde bir ses yankılandı kendi kendine.

" Evet öyle, kendine bazen güzel gelip insanlara heycanla anlattığın olayları onlar sana anlattığında umursamayorsun ve normalmiş gibi davranıyorsun oysa bizlerin heycanla sevinçle anlattığı şeyleri sende zamanında eğlenerek haz alarak yapıyorsun"

'Bu doğru değil!' Diyerek itiraz etmek istedim ama bu ne yazık ki doğruydu. Beni benden başkası ilgilendirmezdi.

Lafı değiştirmek için" Nereye gideceksek söyle zamanım yok! " diyerek tek omzumdaki çantamın askısını çekiştirdim. Önüme gelen saçımı elimi cebimden çekmeye erindiğimden kafamı çevirerek savurdum.

Sanki donmuş gibi bana bakan ufaklığa baktım.

Derin bıkkın bir nefes verdim.
" Hadi bütün gün seni bekleyemem" diyerek ikaz ettim. Bir rüyadan uyanırmış gibi gözlerini kırpıştırdı ve sanki heceleri yeni birleştirmeyi öğrenen bir çocukmuş gibi konuştu.

"Tamam, gidelim hadi"

Okuldan çıkıp yürümeye başladık birbirimizden o kadar bağımsızdık ki. Ben müzik dinliyor öyle yürüyordum. O ise yanımda yürümekle yetiniyordu. Sadece bir kaç kere telefonunu çıkarıp saate bakmıştı.

Soğuk fazla yoktu ama hava oldukça bulanıktı. Bu beni ürpertmişti sanki üşümek için bahane arıyodum.

Yolun karşısına geçip biraz daha yürüdük ikimizde konuşmadık ben zaten konuşmazdımda ufaklığın konuşmaması garibime gitmişti. Bir süre sonra sağa döndük ve iki tane ara sokağa girip sonunda bir binanın önünde durduk.

ARAYIŞ 🌍Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin