-3.8-

187 66 128
                                    

38.Bölüm.

"Küçücük bir an için ömür bile verilir."

🌎

Önümdeki kum torbasına sağlam bir yumruk attığımda hızla gelişinden eğilerek kurtuldum.

Alnımdan terler süzülürken sporcu atletim üzerime iyice yapışmıştı ve bu rahatsız ediciydi.

"Güzel kurtuluştu"

Sesini duyuşum ile dikkat dağınıklığım bana pahalıya mal olmuş ve kum torbası öc alır gibi hızla bana doğru hamle yapmıştı.

Reflekslerime herzaman hayran olmuştum. Sanki elim beni korumak ister gibi kendini feda ederken canımın acımasını umursamadım. Torba benden uzağa giderken minderden inerek ona doğru yaklaştım.

"Burada ne işin var?"

Keyifle gülümsedi. "Burada ne işin var değil? Beni nasıl buldun olacaktı sorun." kaşlarım ukalaca havaya kalktı. "En yakın arkadaşım en yakın arkadaşın ile çıkıyor. Burada olduğumu öğrenmen çokta zor olmamalı."

"Her zaman egoistsin Araf" ufak bir kahkaha attım. "Doğru tahmin yapmak insanı egoist yapıyorsa bilim adamları napsın?"

"Onları boşversene sen. Çalıştın mı kaleogrofiye?" dudaklarım muzhipçe kıvrıldı. Göz temasımızı kesmeden üzerine doğru eğildim. Yutkundu. Arkasındaki havluyu alıp yüzümdeki terleri sildim havluyu ise boynuma attım.

"Hiç çalışmadığım kadar. " dedim fısıltı gibi çıkan sesimi yüzüne karşı üfledim nefesim ile birleşince gözlerini kırpıştırdı. Geri çekilip, "Suyu uzatırmısın?" dedim daha sonra. Başta anlamadı sonra ise kaşlarım ile arkasını işaret edince toparlanıp suyu uzattı. Bir dikişte şişeyi bitirdiğimde pet şişeyi çöp kutusuna doğru fırlattım. Şişe ıskalamaz içeri girerken arkamı dönüp soyunma odalarına doğru ilerledim.

"Hey nereye?"

"Duş alacağım gel istiyorsan?" yanaklarının ton değiştirişini keyifle izlerken içimdeki şeytan kahkaha atıyordu.

"Sadece şakaydı" dedim cevap vermeyince.

"Ama dans-"

"Terli terli dans edeceksen benimle duşa girmeyeyim?" göz devirdi.

"Seni partnerim olarak seçmedim. Daha dans edip etmediğini de görmedim. Ayrıca iki gündür buradaymışsın kum torbasına vurmak dans etmek değildir." Sonra sustu ve gözlerime baktı. Kollarımı göğsümde çaprazladım tek kaşım havalandı. "Yani?"

"Yanisi şu, benim canımı dişime katarak çalıştığım şeye sen hiç çalışmamışsın. Ama gelip bana hava yapıyorsun ve bilmiş bilmiş konuşuyorsun. Daha beraber çalışmadık bile. Aramızdaki uyumu bilmiyoruz. "

Kollarımı çözüp ona doğru adımladım. "Diyelim ki öyle benden başka şansın varmı?" sinirlenmişe benziyordu. Umursamadım.

"Düşündüm de" gözlerimin içine baktı. Ve kafasını dahada yaklaştırdı yüzüme. Beynim bu kadar yakına girme! Diyerek çanlar çalarken yutkunmamak için kendimi zor tuttum.

Taviz verme taviz verme.

"Oraya seninle gitmektense hiç gitmemek daha iyi!"
Ve sözleri bıçak gibi keserken benliğimi, ayaklarımın altındaki sandalye kaydı ip boğazımı kesti.

YUTKUNAMADIM.

"İyi öyleyse ön yargıların ile sana iyi günler" diyerek ardımı döndüm.

Sinirle inledi.

"Ya sen ne umursamaz ne salak, ne aptal ne gereksiz ne egoist!" sinirle yakınmaları ve her yakınmada bana bir kaç adım ilerleyişi memnun ederken doğru anı beklemek kalmıştı geriye.

"Ya sana diyorum sana!"

Kolumu tutacaktı ki ondan önce davrandım ve duvara sırtını yasladım. Demin bağıran kız artık yoktu. Yutkundu. Hareleri gözlerimi delip geçti. Ne de güzeldi ona böyle bakmak. Harbi ona böyle yakından bakmak, konuşmak ah İnanması güçtü.

İşaret parmağımı dudaklarına bastırdım.

"Bittimi?" bu kadar yakınlık başımı döndürürken vücudumdan bir enerji akıp gitti.

Kendimi kontrol etmem artık gerçekten çok zor olmaya başlıyordu. Kalbim bana yardımcı olmuyordu. Çok hızlı atıyordu. Duymasından korkuyordum.

"Bitmemişti daha" dedi tıpkı benim gibi fısıltıyla. Dudaklarım kıvrıldı. Dudaklarına değdirdiğim parmağım yanıyordu. Sıcaklık hala parmak uçlarımdaydı.

"O zaman bitsin. Nasıl dans ettiğimi bilmeden kızmak haddin değil."

Başkada birşey söylemesine izin vermeden kabinlere doğru ilerledim. Kapıyı örtmemle hızla koşturup aynanın karşısına geçtim.

Elimi kalbime koydum. Hızlı hızlı çarpıyordu. Ama bu koştuğum için değildi. Yutkundum. İşaret parmağımı dudaklarımın üzerine koyduğumda gözlerim kendiliğinden kapanmıştı.

Çok az kaldı..

Kendimi telkin edişlerim kifayetsizdi. Napacağımı bilmez bir haldeydim. Tek bildiğim o dibime ne kadar girerse girsin onu öpmemem ve olabildiğince ifadesiz durmak zorunda olduğumdu.

Evet tek bildiğim buydu. Ama artık, bu çok daha zorlaşıyordu.

**

Yaklaşık on beş dakika sonra duştan çıktığımda. Temiz eşofmanlarımı giydim. Beyaz spor ayakkabılarımı bağlayıp dışarı çıktığımda yanına adımladım. Omzumdaki çantayı düzelttiğimde yürümeye başladık.

"Ben Özür dilerim gerginim biraz."

"Sorun yok" diyerek kestirip attım.

"Venüs ve Ella geleceklermi?"

"Evet, tabiki"

"Desene kaçacağım."

"Neden ki?"

"Fazla cıvıklar"

"O zaman benide götür" gözlerinin içine bakıp gülümsedim.

"Olur"

Edit:639kelime

-Dansı merak edenler?

-Bölümü beğenenler?

ARAYIŞ 🌍Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin