-01-

1.8K 431 619
                                    

1.Bölüm

"İmkansız; henüz  yaşanmadığı için imkansız"

🌍

Sıkıcı bir gün. Dahada genellersem sıkıcı bir ders. Almanca Liseye başladığımdan beri hiç sevmediğim, çalışmak için çaba sarf etmediğim tek ders...

İşte her  şey o Almanca dersinde başladı. Sayfaları sıkıntı ile gelişi güzel karıştırırken sayfa 52 de durdum.

Almanca olarak "Görsellere bakarak metinlere göre cevaplayınız" yada öyle bir şey yazıyordu. O an ona odaklanmadım. Zaten Almancam da o kadar iyi değildi. Görseldeki kız... Sarışın, Mavi gözlü, inci gibi dişlere sahip.

Gözlerimi çekememiş dalıp gitmiştim gülüşünde. Her şey silikleşmişti. Arkada konuşan Almanca hocamın sesi sanki yoktu, sınıf adeta boştu.

Gözlerimi saniyelikte olsa ayırmak istemiyor, fotoğrafa büyülenmiş gibi bakıyordum.

"Sen?" dedi almanca hocası gözlerimi kırpıştırdım ve kafamı kitaptan kaldırdım. Bağ koptu görünmez dumanlar etrafa saçıldı. "Ich" diyerek yanıtladım "ben" demek yerine.

Sınıf gülerken ben pek umursamadım. Sonuçta Almanca dersindeydik böyle konuşmam normaldi.

"Soruma cevap ver! Demin ne sordum?" kaşlarını çatmış cevap vermezsem "dışarı" der gibi bakıyordu.

Dersi dinlemiyordum ki! Demin ne sormuştu?

İmdadıma zil yetişti. Hoca "Bunu haftaya soracağım. Çalış!" diyerek yanımdan geçip gitti.

Sınıfın dağılması ve hocanın gitmesi ile kitabı geri açtım.

Fotoğrafa bakmaya başladım. Çok mu güzeldi? "Güzel olmasa neden saatlerce bakmak isteyeyim ki?" Diye geçirdim içimden. Gözleri, bakışları, gülüşü neden saatlerce gözlerimi üzerinden ayırmadan bakmamı sağlıyor ki o zaman?

Bir fotoğrafa...Gerçekliği belli olmayan asla göremeyeceğim ve bulamayacağım kimi seviyorsun dediklerinde "onu" diyemeyeceğim bir fotoğrafa ilgi mi duyuyordum?

Bu mümkün müydü? Mümkün olabilir miydi? Asla karşılaşamayacağım birini beğenmem? veya ilgi duymam normal miydi? Değildi. Bir ünlüye duyulan şeyler değildi ama içimdeki. Bu daha fazlaydı. Bana ne olmuştu? Bir fotoğrafa neden ilgi duyuyordum?

Akıl dışıydı ama bunları başıma açanda akılımdı. Aşk beyinde başlıyorsa bu bir beynimin olduğunu gösterirdi neticede aşık etmişti belki de çabuk kabul etmiştim aşk değil sadece beğeniydi. Ve bir kaç güne geçicekti

Hayır gerçek bu değildi ben bu kızı beğenmiştim ben bu kızı istiyordum. Bulacaktım.

💎

Önümde biyoloji kitabım çözülmeyi bekliyor fakat benden bir atak göremiyordu. 'Yarın sınavın var çalışmalısın' der gibi bakıyordu.

Sıkıntı ile bir nefes verdim. Ayağımı çalışma masamın bilgisayar kasası koyulan yere koyup kendimi ittirdim.

Sandalyemin tekerlekleri parkede ses çıkmasını sağlamıştı.

Oturduğum yerden kalkıp yeşil çalışma lambamı kapattım. Yatağıma ilerleyip uzandım.

Kafamdaki düşüncelerin yoğunluğu beni boğuyordu. Nasıl bulabilirdim ki? bu imkansızdı! Basım yeni olsa bile fotoğraf çok eski olabilirdi. Belki de yaşlı bir kadındı artık. Yada sevgilisi vardı. Yada evliydi?

En iyisi bu işin peşini bırakmaktı. Doğru olan buydu böyle olmalıydı.

'En azından buna inanmalıyım' diye düşündüm.

Üzerime montumu giyerken çantama bir iki defteri rast gele tıkıştırdım. Siyah sırt çantamı omzuma astım. İçeri annemin yanına ilerledim.

"Günaydın, kahvaltı hazır otur da kahvaltı yap oğlum. "

Ufak bir gülümseme gönderdim anneme. "Sağ ol anne ama bu gün evde yemeyeceğim. "

"Oğlum dışarısı sağlıksız" annem uzatacak gibiydi.

"Anne bugün arkadaşlarla beraber yiyeceğiz bişeyler biraz sosyalleş diyen sendin." dedim annemin buna sevindiği açıktı o yüzden karar vermesi uzun sürmedi.  Beni topluma katmak isterdi ama bu benlik değildi.

Annem onaylayınca evden çıktım.
Okula geldiğimde sınıfıma girdim. İlk ders matematikti. Matematik hocasını beklerken içeri girmesi bir olmuştu.

Ders bittikten sonra bahçeye çıkmaya karar verdim. Sayısal dersleri sevmezdim müzik dersinden nefret ederdim. Çizim yapmaya bayılır bolca kitap okurdum. En sevdiğim ders hmm düşüneyim. En sevdiğim ders boş ders benim.

"Araf topu at oğlum!" diye bağıran Meteye baktım o esnada topun ayaklarımın önünde olduğunu fark ettim. Topa vurdum ve yaklaşık 40 metre öteden kaleye girdi. Herkes gibi bende şaşırdım. Genelde basketbol oynardım boyum uzundu bu yüzden.

Futbol ile aram yoktu ama tam 90 dan gol olmuştu. Kenardaki banklardan birine yerleştim ve telefonumu çıkardım. Elimdeki tek fotoğrafına baktım. Saçları, gülüşü, bakışları, sapsarı saçları inci gibi dişleri masmavi gözleri vardı. Yüzü kendimi pürüzsüzdü yoksa şohpmuydu bilmiyorum ama çok güzeldi.

Yanımda bir hareketlilik hissetmemle Kafamı çevirip oturan kişiye baktım.

Saçları omzundan daha kısa olan siyah saçlı esmer minik burunlu ve kısa boylu 'şirin' diye tabir edilen bir kız yanıma oturmuştu. 'Hayırdır? ' demek istedim ama yine konuşmadım.

Heyecanlı olduğu her halinden anlaşılıyordu. Yüzüme bakmaya cesaret ettiğinde ayakları ve elleri titriyor gibiydi.

"Merhaba Araf!" sesi daha da heyecanlı çıkmış beni de şaşırtmıştı. Adımı nereden biliyordu? Bu kadar heyecanlı olmasının sebebi neydi?

Tam konuşmak için ağzımı açacaktım ki bize doğru hızla gelen top ile bir anlık refleks, kızı kendime doğru çektim. Top arkamdaki duvara çarpmış ileri yuvarlanırken kızdan uzaklaştım.

Yanakları kızarmıştı. 'Fazla utangaç' diye geçirdim içimden.

Burak bize doğru yaklaşıp "Özür dilerim bir şeyiniz yok ya?" dediğinde kız kafasını Önemsiz der gibi salladı. Gülümseyip "Sorun yok iyiyim" dedi.

Burak yanımızdan giderken kız ellerini dizinin arasına sıkıştırdı.

"Ş-Şey teşekkür ederim" dediğinde ben ayağa kalkmıştım bile kızın sesi telaşlı gibi çıkmıştı.

Gülümsedim ama dudağımın kenarı ile önemsiz  olduğunu gösteren bir gülümseme eşliğinde.

Konuşmadım. Ellerimi ceplerime sokmuş ilerleken arkamdan bağırmıştı.

Bağırdığından değildi durmam. Birinin bana hayatımda ilk defa bu sözleri söylemesindendi. Duygu karmaşası yaşadım. Kanım çekildi.

"Seni seviyorum ben Araf!"

Edit:789 kelime

ARAYIŞ 🌍Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin