♠️8♠️ (Karizmatik adam)

8.7K 890 203
                                    

Keyifli okumalar 💜 🖤

"Eylül Hanım, Kaan Bey sizi bekliyor." Diye, içeri giren sekretere bakıp minik bir tebessümle teşekkür ettim.

Geldik demek!

Bir hışımla önümdeki tüm dosyaları kapatıp kalktım ve bir an önce onu görmek için odamdan çıktım. Normalde hiçbir güç işimi bana yarım bıraktıramaz, ama söz konusu o olunca bazen inisiyatif tanıyabiliyordum.

Odamdan çıkıp onun bulunduğu odaya doğru ilerlerken herkese selam vermeden geçmedim. Sonunda kapısının önündeydim, derin bir nefes aldım ve tıklattım, fakat içeriden cevap gelmesini beklemeden heyecanıma yenik düşüp, tabiri caizse bodoslama içeri daldım.

Her zamanki o sıcacık gülümsemesiyle, "Eylül kızım hoş geldin." deyip ona sarılmam için kollarını iki yana açtı.

Aynı gülümseme ile "Merhaba Kaan Bey." deyip koşar adımlar ile yanına gidip ona sarıldım. Babamdan görmeye hasret kaldığım bu sevgiyi Kaan Bey fazlasıyla bana gösteriyordu.

Sarılma faslı bittiği gibi hız kaybetmeden fırça faslı başlamıştı tabii, "Yine mi Kaan Bey, oda da kimse yok, sana kaç kere söyleyeceğim bana amca diyeceksin diye."

Bu fırçanın akabinde gülümsememek işten bile değildi, "Kaan Amca kendimi işe kaptırınca beni biliyorsun." deyip bir de minik bir dudak bükme ile yumuşatma operasyonu tamamdır diye düşündüm.

Heybetli cüssesiyle koltuğuna oturdu ve, "Bilmem mi? İyi ki seni işe almışız bir sene içerisinde hem işleri çok çabuk öğrendin, hem de kendini sevdirdin. Acaba Kore'ye seni göndermesek mi?" dedi ve ben de kendimi çuval misali koltuğa bırakıverdim.

Sondaki a harfini bolca uzatarak "Amca, Korece kursuyla kafayı yiyorum olmaz, olmaz kabul etmiyorum oraya gidip sizi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum." Deyip yumruğumu sıkıp havaya kaldırdım.

Her zaman sert görünümlü bu heybetli adam benim bu çocuksu hareketime hiç düşünmeden gülüp, "Deli kız sırf dil öğrendin, çöpe gitmesin diye geri adım atmıyorsun, sanki bilmiyorum." diye karşılık verdi.

Bir anlık duraksamadan sonra başımı sağa doğru hafifçe yatırıp, "Amca beni bu kadar iyi tanımak zorunda mısın?" diye sordum.

Elini sallayıp,"Sen onu boş ver de, kurs nasıl gidiyor, öğrenebildin mi bir şeyler, anlat bakalım." dedi.

"Gayet iyi gidiyor, sen merak etme sadece yazma konusunda ufak tefek sıkıntılarım kaldı o kadar, fakat kurs sorumluları tanımadığım birisiyle konuşursam daha iyi pratik yapacağımı söylediler, bu yüzden birilerini ayarlayacakmış."

Muzip bir gülümsemenin ardından, "Belki de beyaz atlı prensini bulursun ne dersin?"

Yine sondaki a harfini bolca uzatıp, "Amca, ben bulsam bulsam ata ters binmiş prens bulurum. Benimle kim çıkmak ister?" deyip bir kahkaha patlattım.

"Kendine haksızlık etme, işe başladığın ilk günler geldi de aklıma, şuan ki giyim tarzın, saçların, eski Eylül değilsin artık. 29 yaşında gerçekten de güzel bir kadın oldun. Tabii yaşını göstermemen senin için bir avantaj."

Dudaklarımı birbirine bastırıp iki kaşımı da havaya kaldırdım ve "Bazen de dezavantaj. Beni çocuk sanmasınlar diye yüzümde bir kilo makyaj ile gezmek zorunda kalıyorum." dedim ve ayağa kalkıp, "Neyse Kaan Bey izlinizle ben işimin başına döneyim artık" deyip kapıya doğru yürümeye başladım.

"Tamam deli kız, hadi kolay gelsin sana."

Bu sözü duyduğum gibi arkama dönüp amcama en içten gülümsememi de sunduktan sonra odasından çıktım.

Bu sohbetten sonra bir an işe başladığım ilk günler geldi aklıma. Herkesin önünde el pençe durup, karşısında konuşurken seslerinin titrediği bu adamdan korkmayan tek kişi bendim.

Kaan amca görüntü itibariyle bile saygı duyulacak, işinde gerçekten başarılı, zeki ve karizmatik bir adam. Heybetli boyu ve sadece yan tarafları beyazlamış olan saçlarıyla benim gözümde dünyanın en yakışıklı ve karizmatik amcası.

Pozisyonum gereği sürekli iletişim halinde olduğum için, bendeki bu rahatlık onunda dikkatini çekmişti. Aslında rahatlığımın sebebi ondan etkilenmemem değil, işimi aksatmadan yaptığım için korkulacak bir şey yok düşüncesindendi benim sergilediğim rahatlık.

Zaman içerisinde yapmış olduğum zorunlu sohbetlerden sonra ailemden ayrı olduğumu ve onlarla görüşmediğimi öğrenmişti ve bir baba misali beni koruması altına almıştı. Artık ona Bey diye değil amca diye hitap etmemi tembihlese bile, şirket çalışanlarının ayırımcılık yapılıyor düşüncesine kapılmalarını  istemediğim için yalnızken amca diye seslenmeyi daha uygun görüyordum. Gerçi Kaan Amca için çalışanların bu konuda ne düşündüğü önemli değildi, fakat benim için önemliydi.

***


Eve geldiğim gibi üzerimi dahi değiştirmeden, kahvemi hazırlayıp yarım bıraktığım kitabı belki bu sefer okumayı başarırım düşüncesiyle sayfalarını açmaya başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eve geldiğim gibi üzerimi dahi değiştirmeden, kahvemi hazırlayıp yarım bıraktığım kitabı belki bu sefer okumayı başarırım düşüncesiyle sayfalarını açmaya başladım. Fakat, kelimeleri okurken düşüncelerim sürekli başka yerlere kaydığı için bir türlü konsantre olamıyordum. KAhvemden bir yudum daha aldıktan sonra masadan kalktım ve camın önüne geçerek başımı cama yasladım. Her zaman ki gibi değişmeyen alışkanlığımla insanları seyre durdum. Şu son bir senede değişen çok şey olmuştu. Giyim tarzım başta olmak üzere en önemlisi ruhları görmüyordum artık. Kısaca özlemini duyduğum sıradan bir hayatım vardı. Yalnız olabilirdim, fakat huzurluydum. Bu huzurumun Kore'ye gittiğim zamanda bozulmaması için umut ederek boşalan fincanı tezgahın üstüne bıraktım. Adımlarımı odama yönlendirip kıyafetlerimi kirli sepetine atarak doğruca duşa girdim. Yarım saatlik bir duşun ardından üzerimdeki bornoz ile yatağımın üzerine oturdum ve küçük bir havluyla saçlarımı kurulmaya başladım.

Bakışlarım boşluğa takıldığında ellerimde durdu. Havluyu yatağın üzerine bıraktım ve yaklaşık bir önce rüyamda gördüğüm Baş Melek Uriel'i hatırladım. Uzun zamandır geçmişimle ilgili hiçbir şey hatırlamıyordum, çünkü sıra dışı olaylar yaşamıyordum artık. Bu düşünceyle beraber içimde külleri tam sönmemiş özlem ateşi yeniden harlanmıştı.

Asıl sorun bu ateş kimin için hiç sönmeden yanmaya devam ediyor olmasıydı! Bir gün o kişiyi bulabilecek miydim?

Başımı hafifçe iki yana doğru sallayarak düşünceleri zihnimden uzaklaştırdım. Dolabıma yöneldim ve içinden iç çamaşırlarımla pijama takımını çıkarıp hızlıca giyindim. Bugün erkenden yatmaya karar vermiştim. Geçmişi hatırlamak sonu olmayan hüznün odalarına bana kapısını açıyordu.


Beğenmeyi ve beni instagram adresimden takip etmeyi unutmayın lütfen 🖤 💜

🍁 🍁 🍁

Instagram adresim: melez_yazar

Yazarınızdan:

Biraz kısa bir bölüm olduğunun farkındayım, ama bunu ana karaketerler konuya dahil olmadan geçiş bölümü olarak da düşünebilirsiz. Benim okurlarım anlayışlıdır der ve Meleziniz kaçar.☯️ 🙋‍♀️

Melez ŞifacıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin