♠️34♠️ (Korku)

911 92 98
                                    

Keyifli okumalar🖤

Evren sürprizlerle doludur... Bizim tek yapmamız gereken depresyon modundan çıkıp sonsuza kadar devre dışı bırakmaktır...!

Jung ile yaptığımız güzel kahvaltıdan sonra beraber şirkete gelmiştik. O, babasının odasına giderken ben de toplantı notlarımı almak için kendi odama doğru yürümeye başladım. Bugün, yılda iki kere yapılan önemli toplantılardan biri gerçekleşecekti. Toplantı sonrasında ise, gerekli notları ve toplantı özetini Kaan amcama iletmek için şimdiden sabırsızlanıyordum. Bu aralar iş dışında onunla konuşma fırsatım olmamıştı ve bu durum biraz beni üzmüştü. Onu ihmal ettiğimi düşünmesini asla istemiyordum. Belki toplantı özetini görüntülü konuşma ile kahvelerimizi içerken yapardık ve bu bahaneyle amcamın yüzünü de görmüş olurdum.

Odamın kapısına geldiğimde gün sonunda yapacağım planları tasarlamayı bir kenara bıraktım ve içeri girdim.

Birkaç adım attığımda gördüğüm şey ile kalakalmıştım. Kaşlarımı çatarak, neden çalışma masamdaki sandalyenin ters durduğunu düşünmeye başladım. Tuhaf olan sandalyenin ters olması değil, birinin oturmasıydı ve yüzünü görmemem için arkasının dönük oluşuydu.

Adımlarımı yavaşlatmak yerine, daha da hızlandırdım. Bir an önce odama kadar gelip sandalyeme oturan davetsiz misafirin kim olduğunu öğrenmek istiyordum. Aslında, odama benden habersiz giremezsiniz, sandalyeme oturamazsınız, tarzında polimiklere giren bir değildim. Beni rahatsız eden, neden bu şekilde bir gizem yarattığıydı!

Masamın tam önünde durduğumda seslenmek için ağzımı açmıştım ki, oturan kişinin hareketlenmesiyle tekrar kapattım. İstemsizce kalp atışlarım hızlanmıştı.

Yoksa? 

Hayır, hayır mümkün değil! Aklıma gelen düşünceleri geri göndermek istermişçesine başımı silkeledim ve beklemeye başladım.

Kalp atışlarım daha da hızlanırken kesik kesik nefesler almaya başlamıştım. Ağır hareketler ile tamamen bana döndüğü sırada onu gördüm.

Bugün evren benim için en güzel sürprizi hazırlamıştı.

Yavaş yavaş yüzümdeki tebessüm büyürken o da ayağa kalktı ve kollarını açtı.

"Amca!" diye bağırarak sarılmak için resmen amcamın üstüne atladım. 

"Dur deli kız düşüreceksin ikimizi de." İlk başta dengesini sağlayamasa da kendini toparladığı gibi amcam da kahkahaları arasında sarılmama karşılık verdi.

Ağlamaklı bir sesle, "Seni çok özledim." dedim. Hala sımsıkı bir şekilde amcama sarılmaya devam ediyordum.

Nazikçe saçlarımı sevip, "Ben de, ben de seni çok özledim kızım." dedi ve gülerek, "Ama, biraz daha beni böyle sıkmaya devam edersen nefes alamayacağım." demesiyle ne yaptığımın farkına varıp kollarımı gevşettim. Enerji olarak gücümü kontrol edemediğim gibi, artık fiziki gücümü de kontrol edemiyordum.

Mahçup olmuş bir şekilde yavaş yavaş amcamdan ayrıldım. İkimizde ağzımız kullaklarında gülümsemeye devam ediyorduk. "Ne kadar güçlenmişsin sen, spora mı gidiyorsun bakayım?"

Gözlerimi kaçırarak önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Yok amca ne sporu, bence sen güçten düşmüşsün." dedim, gülümseyerek. Amcamın gözleri kısıldı, "Bak sen, bir de amcasıyla dalga geçiyor." dedi yapmacık bir kızgınlıkla.

Anlık göz göze geldik ve tekrar birbirimize sarıldığımızda, "Hoş geldin, iyi ki de geldin amca." dedim içli bir şekilde.

Bu seferki sarılmamız ilkine göre daha kısa sürmüştü. "Hadi hadi bu kadar duygusallık yeter, yoksa beni ağlatacaksın deli kız." dediğinde çocuklar gibi kıkırdamıştım.

Melez ŞifacıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin