Keyifli okumalar 🖤
Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Yavaşça göz kapaklarımı açtığımda gördüğüm manzara bana özgür olmanın tadını yaşatıyordu. Her yer sanki ayaklarının altında, elimi kaldırsam yıldızlara değebilecek gibi hissediyordum. Rüzgardan saçlarım uçuşurken yüzümdeki temasları tebessüm etmemi sağladı.
Bu duyguyu özlemiştim...
"555 metre yüksekliğindeki Lotte World Tower'in en tepesi görülüyor olsa, biri senin intihar etmeye çalıştığını düşünebilirdi! Biliyorsun değil mi?"
Gülümsemeye devam ederken yavaşça arkamı döndüm. Tam o sırada sert esen rüzgarın etkisiyle dengemi sağlayamadım.
"Dikkat et!" korku dolu çıkan sesiyle beni tutan Uriel'e gözlerimi devirdim.
"Hadi ama Uriel. Aşağı düşsem bile beni tutabileceğini ikimizde biliyoruz!"
Sesli bir şekilde ağzından nefesini üfledi ve bana sarıldı. "Her zaman seni tutarım, fakat seni kaybetme ihtimali bile beni korkutuyor biliyorsun!" saçlarıma nefesini üfleyerek söylediği bu sözler ile ellerim sırtına giderek sarılmasına karşılık verdi.
Bir kere daha eski dostumu çok özlediğimi fark etmiştim.
"Sorguları geçiştirmeye çalıştığının farkındayım." dedim ve sırtına hafifçe birkaç kere vurdum. Cezası başlayana kadar beni oyalamaya çalışıyordu, bu her halinden belliydi, fakat benim zihnimi tarumar eden düşüncelerin cevaplarına ihtiyacım vardı.
Yavaşça benden ayrılırken gözlerini kaçırdı. Neler sorabileceğimi az çok tahmin edebiliyordu çünkü. Elinden tutarak çömeldim ve onun da benim yanıma oturmasını sağladım.
"Yüzüme bak!" mümkün olduğunca yumuşak söylediğim bu sözcükler onun canını yakıyordu, ama konuşmamız gerekliydi! Birkaç saniye sonra kehribar harelerini gözlerimle buluşturduğunda dudağım yukarı kıvrıldı.
"Kaç kere hafızamı sildin?" Hiçbir duygu yüklemeden sorduğum bu soru yine de Uriel'i sarsmaya yetmişti. Gözlerini tekrar benden kaçırmak istediğini anladığım an elimi yanağına koydum.
"Yüzüme bak ve bana cevap ver!"
Derin bir şekilde yutkunması kulaklarımı doldurdu. Bu sorunun cevabı onun için çok zordu, ama benim de cevapları bilmeye hakkım vardı!
"İki kere!"
Duyduğum rakam karşısında kaşlarım ilk önce havaya kalkmış sonrasında ise mümkün olduğunca çatmıştım.
"Ne oldu?" elim hala yanağında durmaya devam ederken Uriel kaçış noktası aramak istese bile bulamıyordu.
"Tehlikedeydin!" acı çeker gibi söylediği bu tek kelimelik cevap, içimde en derinlerde bir yerlerin sızlamasına sebep oldu.
Gözlerimi kapattım ve alnımı yavaşça onun alnına yasladım. Sesli bir şekilde aldığım nefesi bıraktıktan sonra gözlerimi açtım ve yavaşça ondan uzaklaştım. Yönümü gecenin sonsuz boşluğuna çevirip ellerimi geri yaslayarak ayaklarımı uzattım. Bu şekilde onu daha fazla zorlamak istemiyordum. Çünkü acı çekmesini görmek benim de acı çekmeme sebep oluyordu.
Aradan birkaç dakika geçtikten sonra hiçbir şey söylemeden, Uriel de sırtını sırtıma yaslayarak benimle aynı pozisyonu alınca ellerimi biraz kendime doğru çektim. Bütün ağırlığımı kendisi almıştı. Başını sağ tarafımdan geriye doğru yaslayınca göz ucuyla ona baktım.
"Mecbur olmasam yapmazdım biliyorsun!"
Evet dercesine gözlerimi yavaşça kapatıp açtım ve alnımı alnına dayadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Şifacı
Fantasi# 3- Fantastik # 1- Güney Kore # 1- Mistik # 1- Melek # 1- Şifacı # 1- Şifa # 1-Cadı # 1- Doğaüstü # 1- Book # 1- Romans💜 Melez Şifacı Duyduğu fısıltılar, rüyaları ve görüleri yüzünden akıl hastanesine gitmekten kurtulmuştu belki, ama ya sonras...