Keyifli okumalar 💜 🖤
Koşar adımlarla amcamın odasından çıktığım gibi soluğu şirketin arka bahçesinde aldım. Saatimi kontrol ettiğimde Kore'de ki saatin yedi olması aramam için uygun bir zaman dilimi olduğunu gösteriyordu.
Amcamın da dediği gibi araması gereken asıl kişi bendim, onun aramasını bekleyerek boşuna kendi kendime sıkıntı yaratmıştım.
Arka cebimden telefona alarak rehberden numarasını buldum ve arama tuşuna basıp derin bir nefes aldım. Neden heyecanlandığını bir türlü anlayamıyordum. Sanırım yabancı birisiyle yapacağım bir konuşma olacağı içindi bu heyecanım. Aradan geçen birkaç saniyede düşüncelerden sıyrılmama sebep olan ses kulaklarımı doldurdu.
"Annyeonghaseyo"
"Annyeonghaseyo"
Kelimeleri toparlayabilmek adına birkaç kesik nefes aldım ve devam ettim. "Nasılsınız? Şey aslında...nasıl desem...size karşı biraz mahcup hissediyorum kendimi." Sanırım aldığım nefesler kelimeleri toparlamam da hiç de yardımcı olmamışlardı.
"Öylemi, neden?"
"Son yaptığımız konuşma biraz saçmaydı, özür dilerim, lütfen beni affedin."
"Özür dilenecek bir şey yok, öyle demeyin lütfen ve benimle resmi konuşmazsan sevinirim."
"Anlayışınız için çok teşekkür ederim, ama..."
"Ama?"
"Bir şey merak ediyordum da." Of kelimeleri bir türlü bir araya getirip asıl sormak istediğim şeyi bir türlü soramıyordum.
"Dinliyorum."
"Aa, hım nasıl desem beni yanlış anlamazsanız görüntülü konuşma yapabilir miyiz?" Oh be söyledim gitti. Ama hala cevap gelmemişti. Bu yüzden tekrar konuşma isteğiyle, "Ş-şey pratik açısından daha iyi olur diye düşündüm, başka bir niyetim yok yani, gerçekten."
Yumuşak bir ses tonuyla ve hafiften de gülerek; "Aktör olduğuma inanmadığını söylesen emin ol daha gerçekçi olurdu." Ah adam salak değil ya, anladı tabii, hadi düzelt bakalım durumu, kesin telefonu kapatacak, kesin diye kendi içimden kızmaya devam etmeyi bir kenara bırakarak cevap verdim. "Hayır, öyle demek istemedim, yine yanlış yaptım dimi of." deyip avcumu alnıma bastırıp gözlerimi kapattım.
"Bir dakika."
"Hıhh." dedim ve daha ne olduğunu anlayamadan telefonu kapattığını fark ettim. İnanamayarak telefonu kulağımdan uzaklaştırdım ve gözlerimi kırpıştırarak emin olmaya çalıştım. Gerçekten de kapatmıştı. Ben demiştim, kesin telefonu kapatır diye, bak hem de yine suratıma kapattı işte. Bu mesele de burada kapanır. Adam yalan söylemiş demek, yoksa niye kapatsın ki suratıma, dimi ama? Amcam haklıymış bana eşek şakası yapmış. Hem de ne eşek şakası.
Ben bu düşünceler içindeyken birden telefonum çalmaya başladı. Görüntülü arama olduğunu görünce az kalsın telefonu elimden düşüyordum. Bir elim saçımı düzeltmek için havalandığı sırada kendi kendime ben ne yapıyorum deyip eylemi yarıda bıraktım ve aramayı cevapladım.
"Şimdi oldu sanırım, biraz önce suratına kapatmak istemezdim, özür dilerim."
Görüntü karşısında minik bir şok geçirdim. Çünkü koyu hareleri resimde gördüğümden daha derin, daha anlamlı bakıyordu, sanki bir şeyi anlatmaya çalışır gibi. Gülümserken bile içinde bir hüzün var gibiydi. Neden böyle bakıyordu ki bana? Düşünceler havuzuna öyle bir dalmışım ki, şöyle bir dakika kadarcık hiç tepki vermeden bön bön de bakarsam kaçınılmaz soru gelirdi tabii.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Şifacı
Fantasy# 3- Fantastik # 1- Güney Kore # 1- Mistik # 1- Melek # 1- Şifacı # 1- Şifa # 1-Cadı # 1- Doğaüstü # 1- Book # 1- Romans💜 Melez Şifacı Duyduğu fısıltılar, rüyaları ve görüleri yüzünden akıl hastanesine gitmekten kurtulmuştu belki, ama ya sonras...