Keyifli okumalar 🖤 (Esrarengiz Adam)
Çarpmanın etkisiyle çantam ve içerisindekiler yere düştüğü için, kim olduğuna bakmadan yere eğildim hemen. Sanırım Kore'de birilerine çarpmak 'hoş geldin' anlamına geliyordu.
Eşyalarımı toplama çabası içerisindeyken duyduğum; "Çok özür dilerim, iyi misiniz? Bir şeyiniz yok umarım, gerçekten çok özür dilerim." diye peş peşe pişmanlıkla sıralanan cümleler, benimle beraber yere eğilmiş kişiye bakmamı sağladı.
Bu kadar nazik biri olabileceğini tahmin edememiştim. "İyiyim...iyiyim, büyütülecek bir şey yok." dedim ben de hafif tebessümle.
Gözleri üzerimde gezinirken; "Bir yeriniz acımıyor değil mi?" diye sorması beni biraz daha şaşırtmıştı.
Not defterimi de çantamın içerisine koyduktan sonra yavaşça ayağa kalkarken cevapladım sorusunu. "Yok, hayır gayet iyiyim merak etmeyin."
Panik halinde ellerini sıkarak; "Aa pardon ismim Ji Chan Yoo." dedi ve elini uzattı.
Birkaç saniye uzattığı eline bakıp istemsiz gülümseyerek ben de elimi uzattım. "Memnun oldum, ben de Eylül."
Hala elimi tutarken bu sefer şaşırmış bir şekilde o bana bakmaya başlayıp sorarcasına; "Eylül?" dedi.
"Evet Eylül, neden bu kadar şaşırdınız?"
Bir anda kendini toparlayıp elimi bıraktı ve saçının arkasını kaşıdıktan sonra; "Merakımı bağışlayın, ama hangi ülkeden geliyorsunuz, adınız çok değişik ve Korece'yi de çok iyi konuşuyorsunuz?" diye sordu mahçup bir şekilde.
"Öyle mi, teşekkür ederim, Türkiye'den geliyorum."
"Türkiye!" deyip biraz bekledi ve kocaman gülümsemeyle; "Wua İstanbul'u duymuştum çok güzel bir şehirmiş, gitmeyi çok isterdim."
"İstanbul" deyip ben de durdum ve saniselik bile olsa oradaki hayatımı, özlemlerimi, hüzünlerimi hatırlarken, acı bir gülümsemeyle devam ettim, "Evet güzel şehirdir."
"Siz hiç gittiniz mi?"
"İstanbul'da yaşıyordum."
"Aa öyle mi, çok şanlısınız, orada yaşamak çok güzel olsa gerek." deyip biraz duraksadı ve utangaç bir tavırla, "Çok özür dilerim zamanınızı saçma konuşmalarımla çaldım. Umarım rahatsız etmemişimdir sizi."dedi.
"Hiç önemli değil, kimilerine göre çok naziksiniz."
Ne demek istediğimi anlamaya çalışırcasına hafif kaşlarını çatıp; "Efendim?" diyerek açıklama bekledi benden.
"Ha, özür dilemenize gerek yok demek istemiştim." Konuları çevirmede hiç başarılı değilim biliyorum, ama Allah'tan onlar yabancı bir ülkeden gelmeme yorup ısrar etmiyorlardı.
"Gezi amaçlı mı geldiniz buraya?"
"Hayır." Sanırım meraklı ve nazik birine denk geldim, fakat bir an önce yemeğimi yemeli ve işimin başına dönmem gerektiği için nazikçe, "Güzel sohbetiniz için teşekkür ederim benim biraz işim var. Tanıştığıma çok memnun oldum." dedim.
"Ben de." Gülümsedi ve devam etti. "Ben de Eylül Hanım. Görüşmek üzere."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Şifacı
Fantasy# 3- Fantastik # 1- Güney Kore # 1- Mistik # 1- Melek # 1- Şifacı # 1- Şifa # 1-Cadı # 1- Doğaüstü # 1- Book # 1- Romans💜 Melez Şifacı Duyduğu fısıltılar, rüyaları ve görüleri yüzünden akıl hastanesine gitmekten kurtulmuştu belki, ama ya sonras...