♠️13♠️ (Bir Damla Gözyaşı)

8.4K 813 318
                                    


'Melez Şifacı' Önceki Bölümden:

Arkamı dönüp kahveleri alacağım sırada aniden kolumdan tutup beni kendisine doğru yaklaştırdı. Bir eli belimde, bir eli de hala kolumu sıkı sıkı tutmaya devam ediyordu. Fakat tutuşları canımı acıtmıyordu. Gözlerinin içine baktım, hareleri o kadar anlamlı bakıyordu ki, fakat anlamamakta ısrar eden taraf ben oluyordum.

Ben düşünceler içinde boğulurken yavaş yavaş başını bana yaklaştırmaya başladı. Gözlerini bir saniye olsun gözlerimden ayırmadan yaklaştı, yaklaştı, artık kalbim buna dayanamayacaktı, çünkü eğer kollarının arasında olmasam sanırım çoktan ikinci kez düşüp kalabilirdim, aramızda ki tüm mesafeleri de kapattıktan sonra daha fazla dayanamayarak gözlerimi yumdum. Sıcak nefesini yüzümde hissedebiliyordum...

Keyifli okumalar 🖤

O an öpücüğünün sıcaklığını hissettim, dudakları ateşti ve öptüğü yeri yakıyordu. Geri çekildi, "Sen benim ufaklığım, aynı zamanda deli kızımsın..." duraksayıp derin bir nefes gönderdi ciğerlerine ardından devam etti. "Seni öpebileceğim en iyi yer alnın tabii ki!"

Dudağımdan öptü sandınız değil mi?

Ben de öyle olacağını düşünmüştüm, ama bizim içimiz fesat sanırım. Yine de bu durum birazcık gururumu incitmişti. Bu yüzden, yüzünü görebilmek için bakışlarımı yukarı kaldırdım. "Gerçekten beni bir kadın olarak görmüyorsun dimi?" 

Belimdeki elini yavaşça çekti. Ellerinin verdiği sıcaklığın ardından geri de boşluk hissini armağan etti bana. Sadece koca bir hiçlik.

İstemsizce gözlerimi devirdim. Yüzüne bakmak istesem bile bakamıyordum. Kızgınlığım ya da kırgınlığım kimeydi?

Kendime mi? Ona mı?

Yutkunduğunu duyumsadıktan sonra konuşmaya başlayınca bakışlarımı ondan yana çevirmiştim. "Düşünmedim bile, daha önce de dedim ya, sadece seni koruyup kollamak istiyorum." Deyip eliyle omzumu sıktı. Gözlerim ellerine kaydığı an çekmesi bir olmuştu ve yine aynı hiçlikle beni baş başa bırakmıştı.

"Dudağımdan öpsen bile bana karşı bir şey hissetmezsin yani?" Bu soruları soracak cesareti kendimde nereden buluyorum bilmiyorum, ama gerçekten gururum incindiği için şu an sınır tanımıyordum sanırım.

Kendinden emin bir şekilde, "Evet hissetmem!" Dediği için meydan okumakta sakınca görmedim ben de. Tek kaşımı kaldırıp, "Emin misin?" diye sordum.

Sanırım o benden daha cesurdu, serseri bir gülümseme eşliğinde, "Deneyelim mi?" dediğinde gözlerimi kıstım, "Kalsın, bu kadarı yeterli!" Deyip mutfağın kapısına doğru yürümeye başladım.

"Nereye gidiyorsun?" diyerek haykırışının ardından arkamı bile dönmeden, "Üzerime bir şeyler almaya. Geç oldu, kalacağın yere bırakacağım seni!" Diyerek cevap vermekle yetindim.

Sanki hiçbir şey olmamış gibi, "Ama daha kahvelerimizi içmemiştik." Demez mi?

Sesimi duyması için bağırarak, "Ben gelene kadar içebilirsin." Dedim ve eşyalarımı almak için odama gittim.

Bu davranışım çok saçmaydı farkındayım, ona böyle davranmamam lazım bunu da biliyorum, fakat elimde değil. Bazen çocuk gibi muamele yapması sinirlerimi bozuyor. Deneyelim mi demez mi bir de Allah'ım aklıma geldikçe sinirlerim zıplıyordu.

Hıncımı da odamın kapısından aldım tabii. O kadar sert çarptım ki, her an kapının yerinden söküleceğini düşünmedim değil.

Çantamın içini boşaltmadığım için bıraktığım yerden alıp ceketimi üzerime giydikten sonra tekrar mutfağa gittim.

Melez ŞifacıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin