Anlamsız geçecek bir güne, gözlerinizi açmak ne kadar zor ise; ben o zorluklara inat yine de gözlerimi açtım. Ayaklarımı yataktan sarkıtarak uzunca bir esneme ve gerilmeden sonra banyoya gittim. İçeri girdikten sonra biraz düşündüm ve duş almaktansa küveti doldurup lilyum kokusu ile suyun içinde kalmanın daha iyi bir fikir olacağına karar verdiğim sırada anlık aynaya baktım ve başı çevirdim. Sonrasında hızlıca tekrar aynaya döndüğümde yüzümü görmemle donup kaldım. Sanki iki gündür aralıksız uyumuşum gibi gözlerim haddinden fazla şişmişlerdi. Sebebini bilmemekle beraber düşünmeme kararı alıp başımı olumsuz anlamında sağa sola salladım ve bu düşünceyi çöpe atarak, küvetin dolması için musluğu açtım. Bir süre bekledikten sonra, yavaşça küvete girip lilyumun büyülü kokusuna ve sıcak suya kendimi bıraktım.
Suyu seviyordum. Beni sakinleştiriyordu, özellikle bu koku, evet bu koku bana çok iyi geliyordu. Gözlerimi kapatıp kendimi iyice suyun içine bıraktım. Yay gibi gerilen bedenim yavaşça kendini salmaya başlayınca, birden aklıma yeni gördüğüm rüya geldi.
Bu sefer rüyamda kendimi cadı olarak görmemiştim, ama normal biri olarak gördüğümü de söyleyemezdim.
Müstakil, üç katlı bir evde, kalabalık bir aile yaşıyordu. Yalnız aile üyelerinden birisi biraz tuhaftı, hâlbuki herkes tarafından sevilen büyük anne, değişik davranışlar sergilemeye başlamıştı.
Nasıl desem, sanki bedeni ele geçirilmiş gibiydi! Evet, evet bedeni ele geçirilmiş gibiydi. Ailedekiler büyük annenin davranışlarındaki garipliği fark etmişti, fakat ne olduğunu ve nasıl çözebilecekleri bilmiyorlardı. Asıl endişelendikleri ailenin yeni üyesi minik bebekti. Nedense kadın onu kimseye vermiyor sevmelerine, hatta bakmalarına bile engel oluyordu. Ben de aileden biri miydim, ya da tanıdıkları biri mi hatırlayamıyorum.
Sadece sürekli o evde kalıp kadını izliyordum, bebeğe zarar verecek gibi durmuyordu, ama işimi şansa bırakamazdım. Bir gün büyük anneyi baya kızdırıp, dikkatini çekmeyi başarmıştım. Çünkü kadın sinirlenince içindeki o tuhaf şey her ne ise gerçek yüzünü göstermiş kadının bakışları, ses tonuyla beraber bir anda değişmişti. Yaşlı bir kadına ait değil de erkeksi kalın bir sesle gürlemeye başlayınca, birden odanın kapısını dokunmadan elinin tek bir hareketiyle sert bir şekilde kapattı. Odanın içinde bebek, kadının kızı ve ben vardım.
Daha ne olduğunu bile anlamadan bana yaklaşmadan el hareketleriyle beni yerden yere fırlatmaya başlayınca, kızının korku dolu çığlıkları ve minik bebeğin ağlama sesleri her yerde yankılanmaya başlamıştı. Ben ise; aldığım darbelerden dolayı sadece inliyordum. En son ayağa kalkmaya çalıştığım sırada beni duvara fırlatıp yere yapışmama sebep olmuştu, o an 'işte sonum geldi' diye düşünmeye başlamıştım, fakat diğer açıdan bakılırsa bu benim için iyi bir fırsattı. Yere o kadar sert düşmüştüm ki, bayıldığımı ya da en sonunda öldüğümü düşünmelerini istediğim için bir süre kımıldamadım ve gücümü toplamayı denedim.
Kızı hıçkırıklara boğulmuştu hem korkudan annesine yalvarıyor hem debeni öldürdüğünü zannettiği için ona kızıyordu. Kadın beni kontrol etmek içinyanıma gelip çömeldi ve işte şimdi sıra bendeydi! Ani bir hareketle kadını solelimle yakalayıp, sağ avcumu açarak enerjinin toplanmasını sağladım. Pembe,kırmızı, mor ve mavi tonlarının karışımı ile enerji birleşip ortaya çıktığı an,kadını yere yatırıp enerjiyi oluşturduğum elimi alnına doğru tuttum vebastırmaya başladım. O kadar sert bastırıyordum ki, hareket dahiedemiyordu. Ve sonrasında dudaklarımdan dökülmek için bekleyen kelimelersırayla çıkmaya başladı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
