Upppp uzunnn bir aradan sonra Merhaba canlarım 🤗
Sizleri çok beklettim biliyorum, o yüzden kendimi affettirmek için beklettiğim kadar uzun bir bölüm yazdım 😊.
Umarım beğenirsiniz. 🖤Keyifli okumalar dilerim 💜 🖤
Bu acımazsız dünyada herkes bir şeylerin katili olmaya devam ediyordu. Ben ise; ruhumun canhıraş çığlıklarıyla, gözyaşlarımı içime akıtıyordum.
Nefes almak bu kadar mı zordu? Bilinmezliğe gittiğim bu yolda yine tek başımaydım, ruhumdaki yaraları saracak kimse yoktu yanımda, göğsüne sığınabileceğim hiç kimsem yoktu . Yalnızlık bir girdap misali beni içine sürüklüyordu, ruhumun acı haykırışlarını bir ben duyuyordum, bir ben ve yalnızlığım...
Uyanmak istemesem bile yeni bir güne daha gözlerimi zorla aralamıştım. Uyandığımda içimdeki yarım kalmışlık hissine bir türlü anlam veremedim. Sanki yaşamış olduğum bir şey, rüyanın içine sığınmış gerçeğimdi, ama ben yine ne olduğunu hatırlayamıyordum. Hatırlamamak beni bir girdap misali sürüklerken yalnızlığımda ki güne merhaba dedim.
Ne yapmış olabilirdim de bu şekilde cezalandırılıyordum? Reeankarnasyona inanmasam bile, gerçi bir tarafım hala inanıyor, geçmiş yaşantımda ne olmuş olabilir ki, beni bu şekilde acımasızca yerle bir ediyordu. İçimde ki bu his beni günden güne eritirken Rüya'nın dediği gibi gerçekten yarım kalmış bir aşkın peşinden mi sürüklenip gidiyordum?
Peki ya rüyalarımda gördüğüm melek? O kadar güzel bir yüze sahipti ki, kanatlarıyla beni sarmalıyor, ruhumda ki yaralara iyi geliyordu.
Acaba geçmişimde bıraktığım, aradığım ya da bulmam gereken kişi o muydu?
Aklımdan geçen bu deli sorular ile bir hışımla olumsuz anlamda başımı sağa sola salladım. Tam bu sırada düşüncelerimden tamamen kurtulmamı sağlayacak telefon çaldı. Komodinin üzerinde ki telefona uzanırken kendi kendime söylenmeyi de ihmal etmedim tabii. Bu saatte kim niye arasın ki beni?
Telefonu elime aldığımda arayan kişiyi görmemle uyku mahmurluğu bir anda kayboluverdi.
"Oppa?"
"Yarın ne yapıyorsun?"
Hayırdır ya, insan bir günaydın der değil mi? Tek düze bir ses tonunda, "Sana da günaydın, iyiyim, sen nasılsın?" dedim. Young Nam ise, kızdığımı anlamış olacak ki, önce erkeksi bir kıkırdamanın ardından; "Ah, kusura bakma hemen konuya girmek istemiştim, günaydın bu arada." Dedi gülümsemeye devam ederek.
"Peki." o görmese bile istemsizce gözlerimi devirmiştim.
Birkaç saniye bekledikten sonra uzatarak, "Ee?" dedi.
"Ee derken?" dedim, kafamda hala deli sorular varken ne demek istediğini anlayamamıştım.
"Yarın diyorum, ne yapıyorsun?" sorusunu duyduğum gibi gözlerimi sımsıkı kapatıp, sağ avcumla alnıma vurdum. Ah tabii ya adam telefonu açtığım gibi bunu sormuştu bana dimi?
Birkaç saniye düşündükten sonra; "Yarın cumartesi, izin günüm, bütün gün yataktan çıkmam herhalde, neden sordun?" deyip sorusuna soruyla karşılık verdim.
"Üzgünüm yataktan çıkmak zorundasın!" dedi emir verir gibi, fakat ses tonunda anlam veremediğim bir heyecan da vardı. Düşünmeden aklıma gelen ilk şeyi sordum, "Neden?"
Bu sefer daha ılımlı bir ses tonuyla rica eder gibi, "Bu akşam da işte çok çalışma, normal saatinde çıkmaya bak olur mu?" diye sordu.
Hayda ne oluyor bu adama ya? Bu tavırları ister istemez meraklanıp paniklememe neden olmuştu ve yatağın içinde doğrulup oturur pozisyona geldikten sonra konuşmaya devam ettim. "Young neler oluyor?" diye sordum tedirgin bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Şifacı
Fantasy# 3- Fantastik # 1- Güney Kore # 1- Mistik # 1- Melek # 1- Şifacı # 1- Şifa # 1-Cadı # 1- Doğaüstü # 1- Book # 1- Romans💜 Melez Şifacı Duyduğu fısıltılar, rüyaları ve görüleri yüzünden akıl hastanesine gitmekten kurtulmuştu belki, ama ya sonras...