Keyifli Okumalar🖤
Ruhun arafta mı? Kaldır başını, bak gökyüzüne...
Siyah-beyazdan sonraki rengi gör.
Bakıp geçme hisset ışığı..!(Fotoğraf ve yazı bana aittir)
Öğrendiklerimi ve gördüklerimi sindirebildiğimi düşündüğüm an kendi evime gelebilmiştim sonunda. Ne yazık ki dibimden ayrılmayan üç kişiyle birlikte!
Gabriel, Meriyah ve Ji büyük koltukta yan yana oturmuş ağzımdan çıkacakları pür dikkat bekliyorlardı. Amcamı derin uykusunda bir süre huzurla izleyip tekli koltukta yerimi almıştım. Rafael geri dönerek, karşımda her an kriz geçirecekmişim gibi tetikte bekleyen üçlüyle beni yalnız bırakmıştı. Ona kızamıyordum bile, henüz onu hatırlamadığından bana tepki vermediği için şanlı bile sayılabilirdim.
Ben, halının üzerine gözlerimi dikmiş sessizliğimi korurken yerinde huzursuzca kıpırdanan Ji'ye bakışlarımı kaydırdım. Bir şeyler söylemek istiyor, ama sürekli ağzını açıp kapayarak bir türlü konuşmaya giremiyordu.
Daha fazla kıvranmasını istemediğimden dikleşerek arkamı koltuğa yasladım. "Ne söyleyeceksen söyle Ji! Sen de kurtul ben de!"
Dudaklarını birbirine bastırdı ve bir eliyle saçlarını rastgele karıştırıp sesli bir şekilde nefesini dışarı üfledi. "Güzelim, bir şeyler söyle artık. Sen böyle sessiz kaldıkça ben çıldıracak gibi oluyorum." dedikten sonra Gabriel de onu destekledi. "Ji haklı küçük."
Bakışlarımı Meriyah'a çevirdiğimde o sadece dikkatlice beni izliyordu. Bana bu şekilde bakması ve gözlerini bir an bile üzerimden çekmemesi çok rahatsız ediciydi. Daha fazla dayanamayarak ayağa kalktım.
Benim ayağa kalkmamla Ji ve Gabriel de ayaklanmıştı, fakat Meriyah oturduğu yerde izlemeye devam ediyordu.
"Bakın bu saçmalık tamam mı!" dedim gergin bir tınıda. Ellerimi saçlarım arasına daldırıp arkaya doğru ittim ve boynumda sabitledim.
En son öğrendiğimi şeyi böylece kabullenmemi istemeleri haksızlıktı. Uzun zamandır tek başıma yaşıyordum ve kendime göre bir düzen kurmuştum. Görevim olduğunun da farkındayım, ama benim sıradan bir hayatım da vardı! Fakat onlar, işe gidip geldiğim, normal insanlarla arkadaşlık kurduğum hayatıma öylece Meriyah'ı dahil etmemi istiyorlardı.
Zaten peş peşe uğradığım saldırılardan dolayı tehlikeye atmak istemediğimden Young ile eskisi gibi görüşemiyordum ve onu çok özlemiştim. Hayatımı bilirken ona nasıl derim, 'Bundan sonra Meriyah benimle beraber!'
Hayır...hayır! Bunu kabul etmem mümkün değil! Başımı sağa sola sallayıp, "Olmaz! Kabul edemem!" dedim bir çırpıda.
Gabriel ve Ji'nin itiraz sesleri yükselirken bakışlarımı Meriyah'a kaydırdığımda hayal kırıklığını gözlerinden okuyabilmiştim ve bu benim içimin sızlamasına sebep olmuştu.
Lanet olsun, nasıl bir şeyin içine düşmüştüm ben böyle? Her şey birbirine girmiş gibiydi ve hayatım daha da karmaşık bir hal alıyordu.
Ayakta durmuş düşüncelerimin arasında boğuşurken kapı sesini duymamla üçümüzde aynı yöne baktık. Meriyah hiçbir şey söylemeden öylece çıkıp gidiyordu. Koşar adımlar ile yanına gidip dışarı çıkmak üzereyken kolundan tuttum. Arkasını dönmeden, "Şifacı benim görevim seni korumak, huzursuz etmek değil!" dedi kırık bir sesle.
İstemeden de olsa sözlerim ve davranışlarımla onu üzmüştüm. Kolunu hala tutarken bana doğru dönmesini sağladım. Bakışları yerdeydi ve yüzüme bakmıyordu. Diğer elimi kaldırıp artık yaralı olmayan yanağının üstüne koydum. Bu hareketimle irkilse dahi başka bir tepki vermemişti.
"Özür dilerim!" dedim pişmanlık dolu bir sesle ve şaşkınlıkla başını kaldırıp bana baktı. "Şifacı lütfen!" dedi başını eğerken.
Bu şekilde davranması beni rahatsız ediyordu. Kolunu bırakıp iki elimle yüzünü kavradım ve yavaşça kaldırdım.
İçten bir şekilde gülümserken, "Meriyah sen benim kölem değilsin!" dedim. "Seni hatırlayamasam dahi asla senden böyle davranmanı istemediğime de eminim!" başımı hafifçe sağa sola sallıyordum. "Seni ele geçirip bana karşı kullanmaya çalıştıklarında ve sana o şekilde zarar verdiklerinde daha neler yaptılar bilmiyorum, ama sen benim dostumsun. Öyle hissediyorum!" dediğimde gözlerinden hafif bir pırıltı geçmişti. "Farkındayım ilk andan beri senin görevin de beni korumak, ama bu şekilde değil. Ji gibi yanımda olabilirsin, fakat beni anla 7/24 seninle yan yana olamam!" dediğimde ellerini ellerimin üstüne koyup yavaşça aşağı indirdi ve kendi avuçlarının içine hapsetti.
Artık gözlerinin içinde hayal kırıklığı görmüyordum ve bu beni bir nebze dahi olsa rahatlatmıştı. Hafiften dudağının kenarı yukarı kıvrıldığında ağzını açtı ve konuşacağı sırada, "Yanlış bir zamanda geldim sanırım!" diyen Young'un sert sesini duydum.
💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜
Kestik...
Ya, arkadaşlar hala öğrenemediniz mi? Ben ters köşe yapmayı çok seven bir yazarım 😅
37. Bölüm kesitinden de Meriyah'ın artık kim olduğunu öğrenmiş oldunuz sanırım 😉
Yeni bölüm de görüşmek üzere 😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Şifacı
Fantasy# 3- Fantastik # 1- Güney Kore # 1- Mistik # 1- Melek # 1- Şifacı # 1- Şifa # 1-Cadı # 1- Doğaüstü # 1- Book # 1- Romans💜 Melez Şifacı Duyduğu fısıltılar, rüyaları ve görüleri yüzünden akıl hastanesine gitmekten kurtulmuştu belki, ama ya sonras...