Keyifli Okumalar🖤
Otuzuncu yaş günüm ve sonrasında yaşadığım olayların üstünden tam iki ay geçmişti. Ama, Uriel'in vedası hala zihnimden silinmiyordu. Nasıl silinebilirdi ki! Bundan sonra ölmek üzere dahi olsam, cezası bitmeden yanıma gelmesi yasaktı! Fakat, son gelişiyle Mikail'i de hatırlamaya başlamıştım ve bu benim için vedanın bir hediyesi olmuştu bir nevi.
Aylardan Kasım!
Sonbaharın vedası...
Hazan mevsiminin ise; sonu!
Ama! Kış gibi Soğuk Kalplerin imzasıdır.İçimden bir ses zorlu bir mevsimin beni beklediğini söylese de ben inatla reddetmeye devam ediyordum. Çünkü, bu hayatta bazen değil, her zaman inatçı olmak gerekirdi. Düşmemek için, üzülmemek için, yorulmamak için! Hani yorulursun ya, pes etmek değildir o! Zamana karşı mola vermektir...
"Eylül hanım!"
"Efendim!"
"Bay Kim toplantı odasında sizi bekliyor efendim."
Ağır bir şekilde hafif bir baş eğmesinden sonra, "Teşekkür ederim. "dedim ve sekreterind odamdan çıkmasıyla masamın üzerinde hazır duran toplantı notlarını alıp duruşumu dikleştirdim. Derin bir nefes aldım ve odamdan çıktım.
Normal hayat devam ediyordu ve benim de çalışmam gerekliydi...
"Eylül."
"Efendim Bay Kim."
"Bu hazırlamış olduğun raporlar görevinin dışındaydı ve sizin şirketinizden çok benim şirketimin geleceğini ilgilendiriyordu." yüzüne tatlı bir tebessümü de yerleştirip konuşmasına öyle devam etti, "Ve gerçekten çok iyi iş çıkarmışsın kızım. Teşekkür ederim."
Bu teşekküre nasıl bir karşılık vermem gerektiğini bilemiyordum ve herkesin içinde bu söylenenler yanaklarımın hafiften kızarmasına sebep olmuştu.
Odadaki herkes Bay Kim'in sözlerinden sonra alkışlamaya başlayınca da bir an profesyonelliği bir kenara atıp yüzümü ellerimle kapatacağımdan korktum, ama böyle bir şey yapmak yerine ayağa kalktım.
Yüzümde gülümsemem ile onların usulüne uygun başımı eğerek tek tek selam verdim. Ardından Bay Kim'in yanına doğru adımlarımı sıraladım.
"Efendim bana güvenip anlaşma süresi henüz tamamlanmadan evimi ayarladınız. Güveninizi boşa çıkarmayacağımdan emin olabilirsiniz." dedim ve başımı eğerek teşekkürlerimi sundum. İlk günden beri bu harekete alışamamıştım ve onlar gibi tam bir açıyla eğilmesem dahi onlar benim samimiyetimi artık anlayabiliyorlardı.
"Senin gibi bir çalışana sahip olduğu için Bay Kaan'ı kıskanmalı mıyım?" kendine has kahkahasını atıp, "Ama, sen benim yanımda olduğun için sanırım Bay Kaan artık beni kıskanıyordur." dedi.
Yorum yapmaktan kaçınarak hafif bir tebessümle karşılık verdim. Toplantı bittiği için herkes odadan ayrılmaya başlayınca ben de notlarımı toparlayıp hazırlanmaya başlamıştım.
"Baba!" diye seslenerek içeri giren Jung Woo'ya Bay Kim ile aynı anda bakmaya başladık.
"Rahatsız etmiyorum umarım, herkes çıkınca toplantının bittiğini düşünmüştüm."
"Hayır oğlum toplantı bitmişti dediğin gibi."
Jung bunu duyduğu gibi bana baktı ve yüzünde hin bir gülüş beliriverdi. Bir iki saniye kaşlarımı çatarak neler olduğunu anlamaya çalıştım.
"Ziyaretini neye borçluyuz oğlum, planımız vardı ve ben unuttum mu yoksa?"
Yüzündeki hin gülümsemeyi değiştirip hemen babasına döndü, "Hayır baba seninle bir planımız yoktu, ben buraya Eylül'ü götürmeye gelmiştim." dediği an gözlerim kocaman açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Şifacı
Fantasy# 3- Fantastik # 1- Güney Kore # 1- Mistik # 1- Melek # 1- Şifacı # 1- Şifa # 1-Cadı # 1- Doğaüstü # 1- Book # 1- Romans💜 Melez Şifacı Duyduğu fısıltılar, rüyaları ve görüleri yüzünden akıl hastanesine gitmekten kurtulmuştu belki, ama ya sonras...