♠️2♠️ (Yardım!)

12.6K 1.1K 1.2K
                                    

Keyifli okumalar 🖤

Zordur ruhun yarasını iyileştirmek. Zamanla izi kalır, ama alışırsın. Alışamazsan eğer; ruhundaki izler iyileşmez, yaran kabuk bağlar ve hep kanar.

Benim tercihim; izi kalsın, ama kanamasın! Bu yüzden geçmişin emarelerini taşımalıyım ki, bir girdap misali beni içine sürükleyen bu karanlığa başkaldırabileyim!

Peki, bu zamana kadar başarabildim mi?

Ne yazık ki, hayır! Ama her gün, hiç bıkmadan yaralarımın kanamasına inat, yine de pes etmedim!

Kendi sesini duymakla başlar iyileşme! Bir gün! Elbet bir gün, ben de kendi sesimi duyacağım ve yaralarımı bir daha kanatmamak üzere iyileştireceğim!

Alarmın çalmasıyla, ışığa inat açılmak istemeyen gözlerimi zorla da olsa açmıştım ki, okulun aklıma gelmesiyle geç kaldığımı düşünerek bir anda yataktan fırladım. Panikle komodinin üzerindeki saate baktıktan sonra, tam kalkacakken artık okul olmadığını hatırlayıp kendimi tekrar yatağa attım ve örtüyü üzerime çekip uykuma kaldığım yerden devam ettim.

Uyandığım zaman öğlen olmuştu. Banyoda rutin işlerimi halledip hala ayılamadığım için, uyku mahmurluğunu üstümden atmanın en iyi yolu acı bir kahve diye düşünerek, soluğu mutfakta aldım. Bir yandan esnemeye devam ederken bir yanda da filtre kahvenin hazır olması için ayağımla ritim tuttuğum sırada aklıma gelen olumsuzlukla kalakaldım.

Ben, bugünden sonra ne yapacaktım?

Çok arkadaşım olmasa dahi yine de okula, oradan da işe giderek bir şekilde günü öldürüyordum.

Peki, ya şimdi?

Bunları düşünmeye başlayınca bir anda içim sıkılmaya başlamış, istemsizce gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. İşte o an bütün düşünceleri aklımdan alıp götüren makinenin sesi kulağıma gelince, yanıp sönen ışığı görmemle yüzümde hafif bir tebessüm belirdi.

Kahvem artık hazırdı!

Bu kadar basit bir şey bile beni mutlu etmeye yeterken, ailemin yanında mutlu olamamıştım. Onlar bana küçücük mutlulukları bile çok görmüşlerdi. Aslında kendilerine göre doğru olanı yapmışlardı, fakat asıl sorun benim ne hissettiğimi görmezden gelmeleriydi!

Zihnimi işgal eden bütün zehirli sarmaşıkları arkamda bırakıp, elimde kahvem ile oturma odasına doğru giderken, aniden içimin ürpermesi anlık bocalamama sebep oldu. Hafifçe başımı sallayıp eski halime dönmeye çalışırken, gördüğüm kişiden irkilerek elimdeki bardağı yere düşürmemle zemin birden tuzla buz olmuş cam kırıkları ve kahveyle bezendi.

Karşımda öylece durmuş, sadece yavaşça başını bir sağa, bir sola yatırarak beni göz hapsine almış bir kız bulunuyordu. Üzerindeki kıyafetler yırtılmış, saçları birbirine girmiş halde olması beni korkutan değildi! Gözlerinin zifiri karanlık misali simsiyah ve duygusuz bakışlarıydı beni bu kadar ürküten. Bedenim kaskatı kesilirken yerimden bir milim dahi kımıldayamıyordum. Sadece beni izlemesi daha da ürpermeme sebep oluyordu.

Birden mekanik bir sesle, "Bana yardım et!" dedi, fakat bunu ricadan çok emir verir gibi söylemişti.

Lal olmuş dilim sonunda çözülerek, "Nasıl?" diyebildim.

Fakat onun için pek tatmin edici bir cevap olmadığından, "BANA YARDIM ET!" Diye bağırması, olduğum yerde sıçrayarak bir adım geri gitmeme sebep oldu. Sert aldığı nefeslerden sinirlendiğini anlayabiliyordum.

Melez ŞifacıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin