Mutimedya;
Halsey, Sorry.
Merhaba g ü z e l l i k l e r i m. Uzun bir zaman oldu ama geldik, Mahşer ve Duman'ı yazmayı nasıl özlemişim var ya...
Ateşli çocuklarıasdfghjkls.
Ciddileşelim.. Dolu bir bölüm oldu, hadi keyifle okuyun.
●
10. Bölüm: "Bal ve Zehir."
Aydınlığı bilmeyenler karanlıktan korkmazdı.
Annecim,
Babacım,
İşte bu yüzden korkuyorum karanlıktan. Çünkü siz, ben daha kundaktayken ışığınızla kutsamıştınız beni. Aydınlığı biliyorum babacım. Aydınlığı biliyorum annecim.
Fakat, karanlığı hepsinden daha çok bilecekmiş gibi hissediyorum.
Eğer bu gökyüzü olmasaydı insanların, varlığına mısralar, şiirler dizdikleri bu gökyüzünün varlığını ararlar mıydı? Aramazlardı. İnsanlar bağışıklık kazanmadığı hiçbir şeyin varlığını aramıyordu. Yalnızca yeni doğanlar ilk andan anne memesinden kana kana süt içerdi. Lakin o bile bağışıklıktan geliyordu; bebeğin anne rahminin duvarlarına tüm gücüyle tutunurken var olan bağışıklıktan. Her şeyin alışkanlıktan ve bağışıklıktan büyüyerek çoğaldığını keşfeden, bilen bir kız için hata yapma lüksüm yoktu.
Duman, hata yapma olasılığımın ibresini zirveye taşıyan tek şahıstı.
Çünkü, avuç içlerine tecrübesiz kalbimin ilk yüksek sesli çırpınışını bırakmıştım.
Bazen, çok minicik bir an için avuç içini kulağıma yaslayarak ilk kalp çırpıntılarımı dinlemek istiyordum.
Ama işte, sadece bazen...
Kalçama kadar düz şeritler halinde inen saçlarımın ağırlığını elimin tersiyle sırtıma bırakırken, ağzımda biriken nefesleri hırsı bir soluk eşliğinde verdim. Olduğum yerden duyduğum memnuniyetsizliği tarif dahi edemiyordum. Şık, camekanları sahile bakan bir kafede oturuyor, sabırsızca avımın ayaklarıma gelmesini bekliyordum. Melih Han'a, onu onaylayan bir mesaj çektikten sonra beni buraya davet etmiş, fakat geç kalmıştı. Beklemekten haz etmiyordum, hele o kafasında bin bir şeytanın dolandığı mahlukatı beklemekten hiç haz etmiyordum. "Kevaşe," diye geveledim ağzımın içinde. "Sen gel, ben sana göstereceğim."
Bir kez daha yanıma gelerek bir şey isteyip istemediğimi soran çapkın garsonu yanımdan gönderdikten sonra bir bacağımı diğer bacağımın üstüne yerleştirdim ve saçımı kulağımın arkasına ittirdim. Gergin, sinirli ve agresiftim. Üstümde gece mavisi, kadife ve boğazlı bir bluz ile siyah pantolonum vardı. Ortam çok sıcak değildi ama sinirden terlemiştim. Dudağımın kıyısındaki piercingi ağzımın içine alırken, merdivenlere düşen adım seslerini fark ederek renkli gözlerimi oraya çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KEFENİ.
Teen Fiction"Ah, saçları; ölümü üzerine giyinip boğazıma sarılan saçları." Tenlerinde ateşten bir mızrak, ruhlarda yanığın asil dumanı. Alınan her solukta, almaya yemin içilen canlar vâr oldu, canlar ceset oldu. Her ceset, kanlı parmaklarla açılan mezara idam e...