Multimedya:
Merhaba canımın içleri!
Lütfen oy ve yorumlarınızı bırakmayı unutmayın. ❤️
42. Bölüm: "BİLEKTEKİ KESİKLERİN KALPTEKİ İZLERİ."
DUMAN ALANGUVA.
Hayat, bir gün haksız yere çektiğimiz acıların tazminatını öder miydi?
Geceden daha koyu saçlar odanın içindeki karanlıkla uyum sağlıyordu. Mahşer, onu yerden kaldırdığım dakikadan beri kollarımın arasında uzanıyor, hâlâ hıçkırıklarla sarsılıyor, sessizce ağlıyordu. Epey uzun zaman olmuştu, belki ağlamaya devam etmesi şaşırtıcıydı ama onu rahatsız etmiyor, ağlamaya devam etmesi için sessiz kalıyordum. Ağlaması lazımdı, rahatlamaya duyduğu ihtiyacı titreyen omuzlarında hissediyordum. Evet, isteyerek, kendini bırakması için belki gerektiğinden acımasız davranmıştım ama bundan sonra bana karşı daha açık olacaktı. Gözyaşları, acı çekmenin bile bir nimet olduğunu gösterircesine düşüyordu göz pınarlarından.
Bir insan acıyı, hüznü, sevgiyi, kederi duyumsamayı özler miydi? O özlüyordu?
Kimse ona acı çekmeye devam etmek ister misin, diye sormamıştı.
Çenemi saçının tepesine yasladım ve kollarımı biraz daha sıkılaştırdım. Mahşer kollarımın arasında olmaya bir tepki vermiyordu, onu yerden kaldırırken de hiçbir tepki vermemişti. Kollarını kendine sarmış, sanki ona sarılmıyormuşum da bu yatakta yalnızmış gibi kendi kendine ağlıyordu. Üstelik ses çıkarmaktan da çekinmiyordu, dedim ya, yalnızmış gibi davranıyordu. Elimin içiyle saçlarını okşuyordum ama bunu hissettiğinden emin değildim. Yüzü duvara dönüktü ama elimi uzatıp gözlerine dokunduğumda göz kapaklarının kapalı olduğunu anlamıştım. Boğazından bir garip ses çıkardı ve elinin birisiyle yanağını sildi. Sırtı kalbime doğru yaslıydı, titreyen omuzları göğsüme sürtünüyordu. Beli o kadar inceydi ki, içim parçalanıyordu. Hiç yemek yemiyordu, çok iştahsızdı.
Onu üzmek istememiştim, sadece neye ihtiyacı olduğunu bildiğim için böyle davranmıştım. Hiçbir şeye tepki vermezse en nihayetinde taşıp patlayacaktı, ben de bunun için yardımcı olmuştum. Şimdi daha rahatlamıştı, ağlamasını görmek hayal edebileceğimden daha kahredici olmuştu ama onu daha iyi hissedeceğini bildiğim için buna katlanacaktım. Ben zorlamasam Mahşer asla karşımda kendini böyle yerlere atmaz, çaresizliğini paylaşmazdı.
Her şeyi yalnız yaşıyordu.
Her halini gördüğümde kendini bana karşı daha açık hissedecekti. Gözyaşlarını silerek yüzünden çektiği eline uzandım ve gözyaşlarıyla ıslanan parmaklarını dudaklarıma yaklaştırarak yavaşça öptüm. Elini çekmeden titrek bir soluk aldı. "Küçük bir kız gibi hıçkırıyorsun," dedim, parmağının köşesinden bir kez daha öperek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KEFENİ.
Teen Fiction"Ah, saçları; ölümü üzerine giyinip boğazıma sarılan saçları." Tenlerinde ateşten bir mızrak, ruhlarda yanığın asil dumanı. Alınan her solukta, almaya yemin içilen canlar vâr oldu, canlar ceset oldu. Her ceset, kanlı parmaklarla açılan mezara idam e...