Multimedya:
Emre Yıldırım, Gelmesen de Beklerim.
Merhaba canımın içleri! Lütfen oy ve yorumlarınızı ihmal etmeden okuyun.♥️
38. Bölüm: "DARMADUMAN."
Ellerimi sana dokunduramadığım için seni bana hatırlatan bir şeye, sigaraya dokunmaya başlamıştım. Ve şimdi de, ellerimi senden çekemediğimden bir sigaraya bile dokunamıyorum.
Ellerimi bir yere uzatıyorum ama bir anda senin üzerinde buluyorum.
Ve tarih, buna yüzyıllardır aşk diyor.
Eğer aşk diye bir kelime olmasaydı da aşık oldum demezdim, Duman oldum derdim. Darmaduman.
Aşktan ziyade darmadumanım ben.
O kadar uzun süredir konuşmuyorduk ki, arabanın içinde sanki nefes alabilen bir sessizlik vardı. Kırmızı taytım ve turuncu tişörtümle birlikte arabanın koltuğuna oturmuş, Duman'ın yanında seyahat ediyordum. Beni öyle gördüğü ilk anda Duman katılarak gülmüştü ama bir şey dememiş, gülmesine birkaç tebessümle eşlik etmiştim. Biraz sakinleştiğinde arabaya binmiş, yola devam etmiştik. Duman arabaya bindiğinde de gülmeye devam etmişti ama bu sefer gözleri ışıldayarak, bu yaptığıma hayranlık duyarak gülmüştü.
Şimdiyse o gülüşleri geride bırakalı dakikalar oluyordu. Şehirden uzaklaşmış, otobanda ilerliyor, o araba kullanıyorken ben de onu izliyordum. Hâlâ nereye gittiğimizi bilmiyordum ama sikerlerdi, boşvermiştim. Güneş batmak üzereydi, önümüzdeki gri yolun üzerine güneş alçalıyordu ve ufukta turuncu, loş ışık vardı. Saçımı parmağımın arasına doladım ve alt dudağımı ısırarak sırtımı cama yasladım. Onu daha iyi izleyebilmek için yan şekilde oturmuştum.
O çok güzel ve ben darmaduman.
Gözlerim, elmacık kemiğinin üzerinde hareket eden o yüz kasını izlerken, Duman gözlerini bir anlığına yoldan alarak bana çevirdi. Göz kırptı. "Manzara nasıl?"
Gözlerimi cama çevirerek güneşe baktım. "Güzeeel."
Ofladı. "Kendimi kastetmiştim."
Sırıtarak tekrar ona döndüm. "Biliyorum, piçliğine yaptım."
Gözlerini devirdi ama bana gülümsedi. O bana gülümseyince kalbimi çalan bir hırsıza dönüverdi. En ufak tepkilerinin bile bacaklarımı titrettiği gerçeğini kendime saklayarak ona kulak verdim. "İflah olmazsın sen," dedi ama beni, olduğum gibi sevdiğini söylediği için bu cümlesine sitem etmedim. "Hadi, bana liseden bahset."
Lise... Bana en güzel zamanları hatırlatan yıllar. Omzumu silktim. "Sen."
Motora yüklendi ve araba daha da hızlandığında, gözleri ufuk çizgisinde dolaştı. "Lise deyince aklına ben mi geliyorum?"
"Evet," dedim dürüst şekilde. Yolda biraz daha ilerlediğimizde akşam güneşi içeriye biraz daha kapladı ve Duman'ın yüzünde kızarıklık oluştu. Tatlı göründü. "Yani... Seni ilk sene gördüm ve başımıza o olaylar gelene kadar bir sapık gibi seni takip ettim."
"Duşa kadar geldin," dedi Duman, dirseğini camın kenarına yaslayıp gözlerini bana çevirdi. Ah evet, on altı yaşımda da edepsizdim ve onun duşuna kadar gidip onu gözetlemiştim. Duman dudağını ısırarak beni süzdü. "Ben yapsaydım sapık olurdum!"
"Yapsaydın," dedim ve edepsizce göz kırptım. "Seni duşa alırdım."
Gülümserken adem elması titredi ve gözleri benden cesaret alarak daha çıplak hislerle baktı. "Ben de seni duvara yaslardım," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KEFENİ.
Teen Fiction"Ah, saçları; ölümü üzerine giyinip boğazıma sarılan saçları." Tenlerinde ateşten bir mızrak, ruhlarda yanığın asil dumanı. Alınan her solukta, almaya yemin içilen canlar vâr oldu, canlar ceset oldu. Her ceset, kanlı parmaklarla açılan mezara idam e...