Multimedya:
Alan Walker, Sabrina Carpenter, Farruko, On My Way
Görsele aşığım!
Merhaba! Bu bölüm gecikti maalesef ki. O yüzden size uzuuun bir bölüm getirerek bunu telafi etmeye çalıştım. Fakat siz de rica ediyorum oy ve yorumları bol tutun. Cidden elimden geleni yapıyorum ve sizlerin bir yıldıza dokunmakta çekimser davranıyor olması beni kimi zaman üzüyor :') Her neyse! Kaldığımız yerden bomba gibi devam!
🍂
25. Bölüm: "Verilecek Kırık Bir Kalp."
Bazı insanlar susamışlığını, bir başkasının kanıyla dindirir.
Ölüme susadım, çünkü kanın tadını bir kere aldım. Yaşamayı bıraktım, çünkü zaten bir kere öldüm. Boğazımda o metalik kan tadını, ellerimin içinde bir günahkârın gerçekleştirmeyi istediği son arzusu gibi kıvranan öldürme hissini, masumiyetinin iffetini olay yerinde bırakan katilin dilindeki o susamışlığı... Hissediyordum. İliklerime kadar, iliklerimle.
Dışarıdaki fırtınalı havanın camlara çarparak oluşturduğu uğultu, her an şiddetlenerek çoğalıyor ve bunun yanında kendini kanımla besleyerek büyüten o kötü his ruhumu acımasızca yiyordu. Tekinsiz duygu süregelmeye devam ederken, geçen iki dakika içinde değişen tek şeyin kalbimdeki duygu olduğunu hissettim. Şimdi kalbim benimle birlikte bomboştu. Hızlı çarpıyor fakat bunun dışında reaksiyon göstermiyordu. Melih Han bedenimi kendi bedenine bastırarak zaptediyor, namluyu şakağıma ritmik bir şekilde vuruyordu. Her şey ölümüne sessizken gürültü yapan tek şey Melih Han'ın ahenksiz kahkahasıydı. Dumanla birbirimize bakıyor, seçimi yapmasını bekliyorduk. Telefondan hâlâ Ada'nın ağlama sesi yükseliyor, Rose'un fısır fısır bir şeyler dediği duyuluyordu. Melih Han namluyu şakağıma daha sert dayadığında, Duman'ın gözleri olduğu yerden biraz kayarak alnıma çevrildi ve aynı anda yüzündeki her kasta çaresizlik alıp gitti. Sorun yoktu, Ada'yı seçebilirdi. "Birisi kanından olan, kardeşin," dedi Melih Han, keyifle. "Diğeri kaltağın teki, seçim yapmak bu kadar zor olmamalı Duman."
Evet, Duman kaltağın birini kız kardeşine tercih edecek değilsin.
Duman'ın silahı tutan eli seğirdi ve gözlerinin içindeki cehennem üst katmanlara sıçrayarak daha hissedilebilir oldu. Kanatları eriyen bir melek. Bakışları bir an telefona kaydı. "Ada abiciğim buradayım, seni duyabiliyorum tamam mı? Şimdi ağlama ve telefonu Rose'e ver."
Tam o anda Rose'un aksanlı sesini duyduk. "Seni duyuyorum," dedi, sesi ifadesizdi.
"Kaltaklardan mı bahsediyorduk?" Dedi Duman, kükreyerek. Gözlerini nefret içinde Melih Han'a çevirdi. "Bak, büyük kaltak seninkisi!"
Kıkırdadım ve bu beklenmedik olduğunda her ikisi de gözlerini yüzüme çevirdi. Omzumu silktim. "Doğru, Rose benden de büyük bir kaltak çıktı."
Duman hırladı. "Kendine şöyle seslenmeyi kes!"
"Konumuz bu mu?" Diyerek dik dik baktığımda, Melih Han namlunun ucuyla şakağıma vurdu. "Cilveleşmeyi kesin!" Duman'a döndü. "Seç birini, derhal! Beni oyalamaya çalışmayın, yemem."
Duman kükredi. "Yarrağımı ye orospu çocuğu!"
"Evet, çok naziksin." Kafasını bana doğru döndürüp pis pis güldü. "Senin eklemek istediğin bir şey var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KEFENİ.
Teen Fiction"Ah, saçları; ölümü üzerine giyinip boğazıma sarılan saçları." Tenlerinde ateşten bir mızrak, ruhlarda yanığın asil dumanı. Alınan her solukta, almaya yemin içilen canlar vâr oldu, canlar ceset oldu. Her ceset, kanlı parmaklarla açılan mezara idam e...