13. Bölüm: "Denizler Cinayet İşlemezler."

66.5K 4.7K 9.5K
                                    

Multimedya:

Kahraman Deniz, Suç Mahalli.

Marshmello&Khalid, Silence.

Bu bölüm ben de c i ğ e r b ı r a k m a d ı .

Düşen ciğerlerinizden sorumlu değilim diyormuşuasdfhk. Tamam, biliyorum ki mizah konusunda pek iyi değilim ;)

 Tamam, biliyorum ki mizah konusunda pek iyi değilim ;)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

13. Bölüm: "Denizler Cinayet İşlemezler."

Yaralarımıza dokunanlar yarınımıza dokunanlardı.

Sen benim hem yaramsın, hem yarınımsın.

Kollarım, ona sarıldığımdan beri ağrıyordu, sızlıyordu. En son babamın cesedini kaldırırken bu kadar ağrımıştı bu kollar. Dumana sarılmak bir kez daha babamın cesedine sarılmak gibiydi. Bir mezar taşına yaslanmak gibiydi.

Çünkü...

Aslında ben o gece bir tek babamı kaybetmemiştim.

Sevdiğim adamı da kaybetmiştim.

O yüzden aptallığıma denk gelmiş olan o birkaç saniyede eskiye dönmüştüm. Nasıl oldu da ona sarıldım, bilmiyordum. Lisede etrafa fırlattığı o gülüşler, çapkın bakışlar, serseri tavırlarla hiç alakası olmayan bir adamdı ama baktığımda bana hep lisenin o koridorlarındaymışız hissi veriyordu. Bu his sürekli kaşınan bir yara gibiydi ve ben bu yarayı söküp atmak istiyordum. Fakat yarayı kaldırıp atarsam kan akmaya devam ederdi. Ya yarayla yaşamayı öğrenecek ya da kanımın akmasına izin verecektim.

Hastanenin sıkıcı ve beyaz ağırlıktaki koridorunda, sırtımı duvara yaslamış bir şekilde duruyor ve önümden geçip giden kalabalığın arasından yoğun bakım ünitesine bakıyordum. Kapılar kapalıydı, büyük harflerle yazılmış olan yoğun bakım yazısını oradan kaldırıp indirmek istiyor ama sadece Duman'ın omzuma dayadığı omzunun ağırlığıyla mücadele etmeye çalışıyordum.

Annem acı çekse bile bunu söyleyemeyecekti.

Sadece inim inim inleyecekti.

"Ben bir günah mıyım acaba?" Dedim kendi kendime. Sesim porselen bir oyuncak bebekten yükselmiş gibi son derece hissiz ve cansızdı. "Benim dilim kesilmeliydi, annemin değil. Annem kuş gibi şakırdı, konuşmayı severdi. Ben konuşmasam da olurdu. Zaten ben her şeyi gözlerimle anlatabiliyorum..." omzumun üstünden ona döndüm, gözlerimizdeki şeytanları aynı kumar masasına oturttuk. Onunla göz göze gelmek böyleydi. "Bak gözlerime Duman, görebiliyorsun değil mi? Bana ne gördüğünü anlat."

Gözlerime baktı. Şeytanlarımızın tokuşturduğu kadeh sesleri çınladı kulağımda.  "Ördüğü duvarlara açtığı delikten beni izleyen bir kızı görüyorum," dedi pürüzsüz sesiyle. Yalnızca dudakları kıpırdadı. "Delikten beni izlerken korkuyor, onu o delikten çıkarıp yanıma alacağım diye. Korkma, seni delikten çıkarmam, o deliğe girerim."

DÜŞ KEFENİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin