Multimedya:
NF, Time.
Merhaba! Paragraf arası yorumlarınızı bırakıp keyifle okuyun.
32. Bölüm: "EVE DÖNÜŞ."
Toprağına su bile dökmeyecek insanlardan, verdiğimiz çiçekleri büyütmesini istedik. Hep de bu yüzden kaybettik.
Yapabilseydim çok şey yapmak isterdim ama yapamadığım için daha başka şeyler yapmaya mahkumdum. Hayatımın son yıllarında hep bir şeylere mahkumdum zaten. Öfkeye, sinire, zincirlerime... Çiçekleri gördüğümde gülümseyen birinden, çiçeklerin üzerine basıp geçen birine döndüm ve artık sonunda oraya geldim; kendimden nefret ettiğim yere.
Bir saattir doğan güneşi izliyor, oturduğum koltukta ileriye geriye sallanıyordum. Duman geceleyin uyuya kalmış, hâlâ uyanmamıştı. Bense birkaç saat uyumuş, sonra kendiliğimden uyanmıştım. Aklımda tek bir fikir vardı ve o fikri benimsemiş olmam, kendimden nefret etme konusunda beni haklı kılıyordu. Bazı insanlar der ki; bazı acılar bir gecede saçları bile ağartırmış. Kendimi o geceyi geçirmiş gibi hissediyordum. Bu geceden daha önce de geçirmiştim, babamı kaybettiğimde, annemi ruhen kaybettiğimde, Duman'ı uzun bir süre göremeyeceğimi anladığım daha küçük yaşımda... Hepsinde sanki birisi bir makasla kemiklerimi parçalıyormuş gibi hissetmiştim ama hiçbirinde kendimden bu kadar soğumamıştım.
Aynaya bakamıyordum, artık hiç bakamayacağım.
Ama yine de bunu yapacağım.
Kapının açıldığını hissederek düşüncelerim arasından sıyrıldığımda, başımı omzumun üzerinden çevirdim ve Ömer'in içeriye girdiğini gördüm. Beni gördüğünde bir an duraksadı ve içeriye yürüdü. Beni, "Günaydın," diye selamladıktan sonra yatağa yaklaştı. Yüzümde mimik oynamadan ona bakarken, Ömer eğilip elini Duman'ın alnına koydu. "Terlemiş," diye fısıldadı, kendi kendine.
O an Duman'a bakmak, onun için neler yapabileceğime bakmak gibiydi ve onun için neler yapabileceğimi görmek, bu duyguyu kabul etmekti. O üç harfli, aptalca duyguyu. Yine de ona baktım ve yüzünün kızarmış olduğunu gördüm. Ömer elini alnından çekerken, bağlı olduğu makineye, cihazlara baktı ve değerlerini kontrol etti. Doğrulurken, bakışları tekrardan beni bulmuştu. "Duman'ın aptalca bir şey yapmasından endişe duyuyorum Mahşer."
Ciddiliği adeta beni de ciddi olmaya davet eder gibiydi. Bu yüzden alaya almadan, "Ne gibi?" Diye sorma gereği duydum.
"Sana karşı duyguları var," dedi ve her nedense bunu başka birinin ağzından duymak, dışarıdan nasıl göründüğümüzü merak etmemi sağladı. "Güçlü duyguları."
"Benim de ona karşı."
İtirafım beklenmedik olmalı ki, Ömer'in yüzündeki kaygılı ifade bir anda dağıldı ve şaşkınlık bulutlarıyla gölgelendi. Kafasını sallarken, "Duman'ın duyguları kadar güçlü olduğunu sanmıyorum," dedi ve hemen ekledi. "Neyse, zaten mesele bu değil. Bak, Duman'ın durumu kritik, artık bunu hiçbirimiz inkâr etmiyoruz. Kalp çarpıntılarına, heyecanlara kapılmamalı. Sürekli size müdahale ettiğim için rahatsız olduğunun farkındaydım ama ben bir doktordan önce onun dostuyum, hatta tek dostuyum. Duman'ı gerekirse sana karşı bile korumak istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KEFENİ.
Teen Fiction"Ah, saçları; ölümü üzerine giyinip boğazıma sarılan saçları." Tenlerinde ateşten bir mızrak, ruhlarda yanığın asil dumanı. Alınan her solukta, almaya yemin içilen canlar vâr oldu, canlar ceset oldu. Her ceset, kanlı parmaklarla açılan mezara idam e...