Multimedya:
Sezen Aksu, Ben Öyle Birini Sevdim Ki.
Merhaba canımın içleri<3
Nasılsınız, sizin için başlangıcının sürpriz olduğu bir bölüm olacak. Keyfini çıkararak, yorumlarınızı eksik etmeden okuyun lütfen<3
🥀
28. Bölüm: "DUMAN VE KALBİ."
2011, Galata Lisesi.
Genç adamın kalp ağrıları, günden güne çoğalıyordu.
Ağzının kenarında bir dal sigara, ince ince yanıyor ve genç adam, oturduğu taşın üzerinden etrafı gözetliyordu. Koyu renkli kaşları asabiyetle çatılmış olmasının yanında, sakalsız, genç yüzüde gergindi. Saçlarını taramaya dahi zahmet etmediği için dağınık tutamlar inatçı bir tavırla alnına düşüyor, elinin sürekli saçlarını düzeltmeye girişmesine sebep oluyordu. Sigarayı dudağının kenarından çekip aldı ve ucunda biriken külü silkerken, herhangi bir öğretmenin olup olmadığına dikkatle baktı. Öğretmenler sigara içenleri avlamaya bayılırlardı ama henüz burayı keşfetmemişlerdi. Sigarayı parmaklarının arasında dengeleyip tekrardan dudaklarına yaslarken, elinin biriyle gömleğinin yakasını düzeltti. Rüzgâr, zaten bir kısmı açık olan yakasından içeriye giriyor, soğuğu tenine üflüyordu. Gömleğinin kollarını dirseğine kadar kıvırmış olsa da bu hançer kadar keskin soğukta bir türlü üşümüyor, veyahut hissetmekte olduğu yığınla hissin pençelerinden kurtulamadığı için üşümek gibi daha değersiz bir hissi kuvvetle algılayamıyordu.
Pek tabi hissettiği bazı şeyleri de seviyordu.
Onu gördüğünde hızlanan kalp atışlarını...
Dudağının kenarında haylaz bir tebessüm oluştu ve sevgisizlik canına tak etmiş gibi, onu görme isteğine kapıldı. Sigarasını dudağından ayırıp, okul bahçesini tamamiyle görebildiği duvarın üzerinde yükseldi ve yukarıdan aşağıya baktı. Kehribar renkteki gözleri, hiçbir günah görmemiş gibi saf duygularla örtülmüştü ve vücudu, onu görecek olmanın hazırlığını yapıyor gibi ısınmıştı. Bakışları kalabalık içinde onun minyon vücudunu, gür, siyah saçlarını aradı ve çok geçmeden onu herkesten ayırt edebildi. Kalbi, bir dakikada atabileceği kadar atışı sadece birkaç saniyede attı ve bedeni bu atışların gücüyle beraber sarsıldı.
Ruhunu kuvvetle toparlayan bu his, kalbini dağıtıyordu.
Yanında, sürekli beraber takıldığı bir kızla beraber okul binasından içeriye yürüyor, arkadaşına bir şeylerden bahsediyordu. Duman, onu görmenin etkisinde bocaladıktan sonra duvarın üzerinde biraz daha yükselerek onu baştan aşağıya süzdü. Üzerinde pileli, mini bir etekle beyaz okul gömleği vardı. Oldukça sıska olmasına rağmen belirgin vücut hatları vardı ve diz altlarına kadar çektiği siyah çoraplarını giymişti. Sigarasını ağzından çekerek sertçe dudağını ısırdı ve rüzgâra kapılan simsiyah saçlara baktı. Kız esmerdi, güzeldi, çekiciydi, onun kalbine doğrudan zararlı bir etkendi. Kız adı gibi mahşer yeri kadar sıcaktı.
"Eteğinin boyu da her gün kısalıyor ya..."
Genç adam huysuzca homurdandı ve ona daha yakından bakmak için, zil çalmadan aşağıya inmesi gerektiğine karar verdi. Duvarın üzerinden atlayıp sigara izmaritini ayağının ucuyla ezdikten sonra vakit kaybetmeden çatı katından inmeye başladı. Hiçbir öğretmene yakalanmak istemiyordu, korktuğundan değil ama oturup dakikalarca azar işitmekten hoşlanmıyordu. Homurdanarak çatı katından çıktı ve etrafı gözetleyerek katları inmeye başladı. Onu gören birkaç arkadaşının selamını alarak ikinci kata kadar indi ve koridorun başında durarak onun sınıf katına baktı. Kız kendisinden küçüktü, alt kattaydı ama bu onun için sorun değildi. Sonuçta bundan birkaç yıl sonra her ikisi de liseyi bitirmiş olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KEFENİ.
Teen Fiction"Ah, saçları; ölümü üzerine giyinip boğazıma sarılan saçları." Tenlerinde ateşten bir mızrak, ruhlarda yanığın asil dumanı. Alınan her solukta, almaya yemin içilen canlar vâr oldu, canlar ceset oldu. Her ceset, kanlı parmaklarla açılan mezara idam e...