Koşma annem düşeceksin... Oğlum... Mehmet Ali'nin yere kapaklanmasıyla olduğum yere donup kalmıştım. Oğlum başını kaldırırken bende karaltıyla birlikte başımı kaldırarak ona baktım... Oydu... Onu görür görmez burnumun direği sızladı. Vicdansız! Allah'ın cezası! Aklımdan bütün beddualar geçerken eğilip oğlumu kucağın almasıyla kanım donmuştu.
"Oğlum!" Elim karnımda nefes nefese kalktığımda hissettiklerimin sadece rüyadan ibaret olduğunu anlamam çok zamanımı almamıştı. Kalbim deli gibi atarken soluma baktım. Yanım boştu aynı zamanda da oda da boştu "Ferit!" dedim sesimin çıktığı kadar üşümüyordum ama donuyordum. "Ferit."dedim bir kez daha yardıma ihtiyacım var gibi biliyordum ki ondan başka hiç kimsem yoktu. Kapının açılmasıyla o tarafa baktım. İçeriye Ferit'in girmesiyle gözlerim dolu ona bakarken kollarımın açıp bana sarılmasını öylesine çok istedim ki benim yapabildiğim tek şey ona dönüp bakabilmek olmuştu.
"Ayça, güzelim neyin var?" Yine anlamıştı yine ona tek bakışım yetmişti. Beni ilk gördüğü anda da beni kollarının arasına alıp hiç bırakmayan adam yine yanıma gelip beni sarmalamıştı. Bende hiç düşünmeden kollarımı boynuna sardım. "Ağlama küçüğüm ağlama!"
"Oğlum... Rüyamda oğlumu gördüm Ferit onu benden alıyorlardı. Hiç acımadan kollarımın arasından alıp götürüyorlardı. Sende yoktun ilk defa yardıma ihtiyacım olduğunda sen yoktun Ferit çok korktum."
"Rüya... Sadece kötü bir rüya güzelim. Uyandın her şey geçti. Ben seni asla yalnız çaresiz bırakmayacağıma dair söz verdim. Nasıl olurda oğlunu senden çalmalarına izin veririm."
Ferit benden ayrılınca gözlerinin içine baktım. Vermezdi değil mi? Ne de olsa oğlum doğduğunda onun soyadını alacaktı. Onun varisi olacaktı. "Verme bizi kimselere verme..." Bu defa ben sarılmıştım. Sarılmak ruhuma şifaydı.
"Söz küçüğüm sizi kimselere vermem." Birkaç saniye daha sarılır vaziyette kalınca kokusu ciğerime kadar işlemişti. Ferit benden ayrılınca ellerimden tutarak gülümsedi.
"Az önce eski bir çalışanımla anlaştım artık ev işlerini sen değil o yapacak hatta hemen işe başlamasını söyledim. Şimdi bize kahvaltı hazırlıyor bundan sonra karımın yorulmasına izin vermeyeceğim."
Sen böyle konuştukça insanın içi eriyor. "Ne gerek vardı Ferit, ailenin çok kalmayacağını sen söylememiş miydin ben idare ederdim." Benim için yaptıkları çok fazlaydı ve ben artık iyiliklerinin altından kalkamaz hale gelmiştim.
"Aslında geç bile kaldım. Keşke daha önce akıl edebilseydim. Bu ev sana çok büyük üstelik hamilesin ve senin çok fazla hareket etmemen gerekiyor. Hatta bu çok iyi oldu. Sen sadece birkaç gün gözetim altında tut eğer sen beğenirsen deneme sürecini es geçeriz olur mu?"
"İyi ama..."
"İtiraz istemiyorum. Ben evde yokken yanında bir kadının olması şart düşsen bayılsan dışarıdaki korumalar evin içini göremez değil mi?" Her defasında mantıklı bir açıklaması vardı. Zaten onu ret etmek gibi bir şansım da yoktu. Ferit elleri benden çekince elim buz kesmişti.
"Tamam."dediğimde acaba üvey annesinin iğneli sözlerini söylesem mi diye düşünsem de dedikoducu karılar gibi laf yetiştirmemin hiçbir anlamı yoktu. Hem ne var köylü güzeli dediyse tamam küçük sıçan demesi hiç hoşuma gitmemişti ama yine de söylemem gerekiyordu.
"Neden daldın bir sorun mu var?" Oğlum kıpırdanınca tebessüm ettim. İkinci kurtarıcım da oğlumdu. Ben Ferit'e bol bol bakayım da oğlum tıpkı ona benzesin.
"Oğlumu merak ediyordum. Rüyamda yüzünü göremesem de benim için en güzel bebeği gibi hissettim." Sonra da devam ettim. "Acaba oğlum da büyüdüğü zaman tıpkı senin gibi beni koruyup kollar mı?"
Ferit bu sözüme gülünce bende güldüm. "Sen hiç merak etme ben Ali büyüsün bütün dövüş sporlarına yazdırırım ki seni her zaman korusun."
"Büyüyünce mi? Bizi hiç bırakmayacaksın değil mi?" Bizim için geleceğinden de mi vazgeçecekti. Ferit durgunlaşınca ayaktan çıkıp elini uzattı. "Önce Ali doğsun da sonrasına bakarız tabi bunun içinde ne yapıyoruz bol bol gıda alıyoruz..."
Uzattığı eli tutunca bende yataktan çıkmıştım. Önce elimi yüzümü yıkayarak üstümü değişmiş daha sonra da hayıflanmadan beni bekleyen Ferit ile aşağıya inmiştim. Ne yalan söyleyeyim. Ferit'in işe aldığı kadını çok sevmiştim... Kahvaltıdan hemen sonra Baba oğul evden çıkınca yine Yeliz hanımla baş başa kalmıştım. İkizler de dışarıya çıkınca tamamen baş başa kalmış o zaman da yüksek gerilimli filmimiz başlamıştı.
Yeliz Hanım yine bana ailem hakkında sorular sorup durmuştu. En sonunda neden bebek için hiç alışveriş yapmadığımızı sorup durmuştu. Neden odada bir bebek beşiği bile yokmuş. Sana ne be kadın belki ben kucağımda yatıracağım neden her şeyi sorguluyorsun. En sonunda dayanamayan ben yanından ayrılarak odaya çıktım. Odada boş kalınca aklıma Sevda gelmişti. Bende onu arayarak bir saate yakın muhabbet ettim. Konuşma bitince yine sıkılan ben bu defa da Çiçek'e mesaj atmıştım. Aslında iptal olan düğününden sonra neler yaptığını çok merak ediyordum. Tabi bizimkisi geri dönüş yapmamıştı.
Eh arayacak kimsem de kalmadığına göre kitaplıktan kitap seçip okuma zamanıydı. Biraz trajikomik olacak ama bulduğum kitabın genelinde abla ve anne sevgisi vardı. İnsanın annesi ya da ablası sevmiyorsa elin bin kat yabancısı neden sevsin? Aklıma bizimkiler gelince Yeliz Hanıma sempati bile duymaya başlamıştım. Şöyle bakınca o da haklıydı hiç ummadıkları anda karşılarında hamile bir kadın bulmuşlardı. Kim olsa kabullenemez sorgular dururdu.
Bir süre sonra aşağıya indiğimde Yeliz Hanımın yanında Cemal Bey de vardı. Bir kere beni gördükleri için mecburen yanlarına giderek oturdum. Beni görünce susan ikili birbirlerine bakıp durmuşlardı. "Torunum nasıl?" diye soran Cemal Bey karşısında yutkundum.
"İyi Cemal Bey..."
"Bize öyle düşman gibi bakma kızım karnında bu ailenin varisini taşıyorsun. Hoş seni ilk gördüğümde Ferit'in bulduğum gelin adayıyla evlenmemek için seninle apar topar evlendiğini düşünmüştüm. Eğer evli olmasaydınız şuan oğlum başkasıyla nişanlı olacaktı..."
"Nasıl yani Ferit başkasıyla mı evlenecekti."
"Tabi kız Cemal Baban yalan mı söyleyecek. Hani şu dizlerde oğlan babasının bulduğu kızla evlenememek için formaliteden biriyle evlenir sonra da gel keyfime diyerek hayatını yaşar ha sizinki de tam ona benziyor. Tabi sen karnı bununda olmasan hayatta bu evliliği gerçek olduğuna inanmazdık."
HERKESİN HAYATTAN BİR BEKLENTİSİ HAYATINDA SİZDEN İSTEDİĞİ ÇOK ŞEY VARDIR. DEMEK Kİ NEYMİŞ HİÇ BİR ŞEY KARŞILIKSIZ OLMUYORMUŞ.