Üşüyordum. Hayatımda hiç olmadığım kadar üşüyordum. Banyoda daha fazla duramayacağımı anlayınca kapının kilidini açarak banyodan çıkmıştım. Ben çıktığımda oğlumun beşiğinin başında duran Ferit doğrularak yüzme bakmıştım. Anında gözlerimi ondan kaçırarak kapıyı çekmiştim. Çorba boğazıma biraz iyi gelse de hala acıyordu. Ağrısından yutkunmakta dahi zorluk çekiyordum. Ferit hiç zaman kaybetmeyerek soluğu yanımda alarak elleriyle ıslak saçlarımı topladı.
"Sevgilim saçlarını neden kurutmadın daha çok hasta olacaksın... "Yüzüne bakınca yine ağlama isteği oluşmuştu. Ferit ağlayacağımı anladığından uzanıp burnumun ucundan öptü. "Sen otur ben kurutma makinesini alıp geliyorum."dediğinde başımı olumlu anlamda sallayarak oğlumun beşiğinin başına geçmiştim. Annesinin acısını hissetmiş olmalıydı ki deliksiz uyuyordu. Elim boğazıma götürünce yutkunmaya çalıştım ama olmadı.
"Ayça, oturmanı söylenmiştim." Ferit kolumdan tutunca "Gel buraya..." diyerek beni yatağa oturtarak kurutma makinesini fişe sokmuştu. Gülümsediğinde içimden gülücüğüne karşılık vermek gelse de gücüm yoktu. "Şimdi bal rengi saçlarını kurutacağım ve sende hemen uyuyacaksın..." Ferit yanıma geçip saçlarımı kurutmaya başlayınca gözlerimi kapatmıştım. Onun her saçıma dokunuşunu kalbimde hissediyordum. Hiçbir erkek çıplak eliyle kalbe dokunabilir miydi bilmiyorum ama benim kocam dokuna biliyordu.
Şükürler olsun ki ben öyle zor adamı sevmemiştim. Beni sevmeyen peşinden sürükleyip nice aşağılamadan sonra sırf ulaşılmaz olduğu için elde etme isteğiyle birine aşık olmamıştım. Kızlar zorba insanlardan hoşlansa da zoru sevmeyi seçseler de ben öyle bir aşka düşmemiştim. Benim kocam pamuk gibi kalbi vardı. Bir kez olsun bana sesini yükseltmemiş sanki erkeklerin hakkıymış gibi gördükleri sözel ya da fiziksel şiddet uygulamamıştı. Ferit tertemiz sevmişti. Asıl adam gibi adam olsan asıl gerçekten sevmeyi sevilmeyi hak eden şu dünyada bir kişi varsa o da kocamdan başkası değildi.
"Sevgilim bitti gözlerini açabilirsin." Gözlerimi açtığımda bir kez daha şükrettim. Ferit'i görünce çektiğim bütün acılar sanki hiçmiş gibi geliyor anında unutuyordum. Keşke onu sevdiğimi söyleyecek sese sahip olsaydım. Elim boğazıma gidince ağzımı açamadım. "Tamam, hayatım zorlama kendi uyuyup uyanalım sabaha hiçbir şeyin kalmaz."
Ferit kollarımdan tutarak beni yatağa doğru yatırarak üstümü örtmüş bununla da kalmayarak alnımdan öpmüştüm. Oğlumun yanına gidip oğluma da iyi geceler öpücüğü verdikten sonra ışıkları kapatıp yatağa girdi. Bende ona doğru dönerek onun beni kendisine çekmesini beklemeden hiç vakit kaybetmeyerek kollarının arasına girdim. "Canım." Diyen Ferit üstümüzü örtünce beni sarıp sarmalayıp dudağını saçıma bastırmıştı.
"Seni seviyorum güzelim sakın kendini daha fazla harp etme her şey eskisinden daha güzel olacak. Bir daha o adam değil bu evin eşiğinden geçmek bu mahalleden bile geçemeyecek. Onu hayatımdan da babalıktan da sildim. Şu hayatta hiç kimsenin karımı üzmeye hakkı olamaz. Saçının teline zarar gelsin yakarım bu dünyayı sen benim şu dünyadaki cennetimsin."
Ben ağlamamak için zor tutarken ağlamamam için elinden geleni yapıyordu. Yine de bu gözyaşım mutluluktandı. Kocama biraz daha sokulmaya çalışınca oğlumun ağlama sesini işitmiştim. "Sen kıpırdama..." diyen Ferit yataktan çıktığı gibi gece lambasını açarak oğlumun yanına koşmuştu. Oğlumu sevgiyle kucağına alınca yatağın etrafında dolaşarak kendi tarafına oturarak oğlumuzu aramıza bıraktı.
Oğlumu kucağıma alınca Ferit de yanıma sokulup bizi izlemeye başlamıştı. Geceyi nasıl sabahladım bilmiyorum ama oğlumu kucağıma alıp emzirirken uyuya kalmışım. Sabaha uyandığımda ise oğlumun karnını doyurup tekrar uymuştum. Bir daha uyanışımda Ferit'i ve ellerinde tutuğu kahvaltıyı görmüştüm. Beni eliyle besledikten sonra boşalan kahvaltıyı aşağıya indirmiş bende tekrar yatmıştım. Ben galiba fena hasta olmuştum bütün kemiklerim sızlıyordu.
Ferit tekrar odaya girdiğinde ağlayan Mehmet Ali'yi kucağına aldı. "Yine mi Ali bu kaçıncı?" İşte buna gülmüştüm. "Sen güldün mü? Senin gülen yüzüne ölürüm sen gülüceksen ben her zaman oğlumuzun altını değiştirebilirim."
"Ben... Ben değiştiririm."
"Ayça... Bu ses sana mı ait... Ben konuşmak istemediğini düşünüyordum. Senin ses gitmiş Ahmet Amcanın sesi gelmiş hemen doktora gidiyoruz... Yok, ama en iyisi doktor çağırmak..."
"Gerek yok... Ben iyi olurum." Desem de doktoru eve çağırmıştı. Gelen doktor iğne yapacağını söyleyince ise bizimkisi kıskanarak kendi yapabileceğini söyledi. Doktor gitmişti gitmesine de ardından bir ton ilaç bırakmıştı. Ferit ilaçların hepsini aldırdıktan sonra ilaçların ilk postasını zorla içirdi.
"Ferit, işin ne olacak?" Sesim berbat çıksa da Ferit iyileşene kadar bir saniye olsun yanımdan ayrılmayacağını söylüyordu. Doktor adamı bildiğin ev kuşuna çevirecektim.
"Sen kendini toparladığında eski işime geri döneceğim..."demişti. İşte bu günün en güzel haberiydi. Sonunda Ferit sevdiği işe geri dönecekti keşke bu şekilde olmasaydı ama yine de mutlu olmuştum. Ferit başını kaldırıp acıyla yüzüme baktı. "Ayça sormaya deli gibi korksam da verdiğin cevaptan sonra ne yapacağımı kestiremesem de lütfen bana doğruyu söyle o adam sana ne yaptı?"
Söylemem. Ölürüm de beni dövdüğünü söylemem. Hayatımda ilk kez mutluluğu tatmışken sırf o adam için senden olamam. Zaten o adam hayatımızdan çıkıp gitmemi miydi? Yapacaklarından korksam da beni dövdüğünü öğrenmen hiçbir şeyi değiştirmez belki onu kendimize daha fazla düşman ederiz. Dünkü yaşanılanlar asla kimseye söylemeyecektim.
"Özür dilerim... Dün Baban çok üstüme geldi. Bende öfkelenerek bebeğin sana ait olmadığın ı söyledim. Babanın da sinirden gözü dönünce ebeni tutuğu gibi kapı dışarı etti. Benimde gidecek hiçbir yerim olmadığından müştemilata sığındım. Hani bir yere anahtarın yerini söylemiştin benim de o aklıma geldi. Yoksa dışarıda oğlumla ne yaparım bilmiyorum."
"Ayça sorumun cevabı bu değil. O adam seni delirtecek kadar ne yaptı ki sen öfkelenerek gerçekleri söyledin?" Artık saklamanın bir anlamı yoktu bende olanları bir bir anlattım. Önce Emir'in aban söylediklerini sonra da benden zorla oğlumu almak istediklerini falan ne yaşadıysam söyledim.
"Ferit, oğlumu benden zorla almaya çalışmasalar yine söylemeyecektim. Özür dilerim... Sen oğlumun tek babasının bunu hiç kimse değiştiremez eğer oğlumun canına zarar gelemeyeceğini bilsem ölürdüm yine de söylemezdim." Ferit'in sinirden delirir gibi olduğunu görünce ellerinden tuttum. "Kocam... Sen benim hayatta ki tek sığınır dalımsın. Bana senden başka kapı yok. Ne olur öfkene yenik düşüp kötü bir şey yapma. Beni sensiz oğlumu babasız bırakma. Ne olursa olsun o senin baban..."
"Değil... O adam şu saten sonra bir haltım değil. Bir daha o adamın adını da sanını da bu evde anma. Dua etsin ki kardeşlerim var yoksa ne yapardım inan hiç bilmiyorum. Hayatım da onun kadar kansız..." devam edecekti ki uzanıp dudağımı dudağına bastırdım.
"Bizim bizden başka kimsemiz yok Ferit, bizi bizsiz bırakma."
SENDEN BAŞKA KİMİM VAR SEVGİLİM NE OLUR BİZİ BİZSİZ BIRAKMA!