Teklif

62.1K 3.2K 154
                                    

Oğlum! Mehmet Ali'm... Allah'ım çok küçük bu kadar küçük bir bebek daha önce hiç görmemiştim. Ferit'in beni kucaklayıp buraya getirirken zihnimden böyle bir sahne hiç geçmemişti. Yutkunarak camın arkasından bize bakan adama bakmıştım. Biliyordum en az o da benim kadar acı çekiyordu. Biliyordum onunda içi yanıyordu.

"Oğlum bak baban bizim arkamızda baban bizi çok seviyor... Senin iyi olman için elinden gelenin en fazlasını yapacak. Ben buna inanıyorum sende inan..."

Hemşire görüş sürenin bittiğini söyleyince gözyaşlarımı silerek etrafıma bakındım. Oğlumdan hariç birkaç bebek daha vardı. Bütün anneler çıkınca durumu bilen hemşire koluma girerek beni kapıya kadar çıkarmıştı. Hemen kapıda beni Ferit karşılayınca dayanamayarak sarıldım. Oğlum çok küçüktü. Onu burada nasıl bırakabilirdim.

"Ayça'm hadi kendine gel oğluna süt vermen gerekiyor..." Süt mü oğlumu kucağıma hiç vermeyecekler miydi?

"Ben oğlumu kucağıma almak istiyorum... Ben kokusunu içime çekmek istiyorum Ferit ne olur bana bunu çok görme ne olur bir şeyler yap oğlumu burada bırakmayalım..."

"Başka çaremiz yok oğlumuzun iyileşmesi için başka çaremiz yok..." Allah'ım dayanma gücü ver. Oğlumu kokusunu bile içeme çekememişken bana dayanma gücü ver...

Bir gün iki derken oğlumu kucağıma vermişlerdi ama o kuvözden bir türlü çıkamamıştım. Bizse günlerce Ferit ile beraber hastane köşelerin de sürünüp durmuştuk. En acısı da oğlumu hastane bir başına bırakıp eve gelmem olmuştu. Oğlum benden kilometrelerce uzakken ben bu evde nefes almaya çalışıyordum.

"Oğlum..." Gecenin karanlığında oğluma seslenmiştim de ne ses ne de seda gelmişti. Normalde oğlumun tepki olarak ağlaması gerekmiyor muydu? Sabahlara kadar huysuzlanıp beni uykusuz bırakması gerekmiyor muydu? Bu hak değildi bu hiç adil değildi. Oğlum yanı benim yanımdı... Kapının açılmasının ardından karanlık ışık bozmuştu.

"Ayça neden karanlıkta oturuyorsun?"

"Dinliyorum." Demiştim. Ferit de yanıma oturarak neyi dinlediğimi sordu. "Oğlumun sesini nasıl ağladığını dinliyorum..." Ferit beni kendine çekince saçımı öperek sıkıca sarmaladı.

"Geçti güzelim çoğu gitti azı kaldı. Sabret iki güne oğlumuzun sesi bu odayı dolduracak. İşte o zaman çok yoruldum Ferit ne olur al oğlunu da biraz da sen bak diyeceksin.."

"Demem... Oğlum yanımda olsun asla demem." Ferit beni sarıp sarmalayıp sabaha kadar teselli etmişti. Sabah uyanır uyanmaz da hastaneye gidip oğlumun sütünü vermiştik. Koklamaya doyamadığım oğlumu bir kez daha bırakıp eve geldiğimde bu defa eve tek başına girmiştim. Ferit günlerdir uğrayamadığı şirkete gitmek zorunda kalmıştı. Kapıyı anahtarımla açtığımda salonda tek başına oturan Cemal Beyi gördüm. Yüzüne zoraki şekilde tebessüm edip yanından gidecektim ki dur diyerek beni durdurmuştu.

"Seninle konuşacaklarım var gelin hanım otur karşıma da konuşalım..."

İstemeye istemeye söylediğini yaparak karşına oturdum. Beni öylesine süzdükten sonra uzanıp aldığı dosyayı köpeğe kemik atar gibi önüme attı. "Ege'nin seninle konuştuğunu öğrendim. Bizim saf oğlan masum yüzüne kanıp kendince sana yardım etmek için yoluma taş koymuş. Bende düşündüm ki madem gerçekleri öğrendin kartlarımızı açık oynayalım değil mi?"

"Ne demeye çalışıyorsunuz?" Bu adam oğluna gerçekleri anlatabileceğime dair hiç endişe duymuyor muydu? Yüzündeki pişkinlik beni daha çok gerince dosyayı alarak dosyayı açıp içine baktım.

"Oğlumdan ayrılacaksın Ayça ister gönül rızanla ayrılır bu şehri terki diyar edip gidersin yoksa seni öyle bir duruma düşürürüm ki oğlum yakandan tuttuğu gibi kapının önüne koyar..." Dişlerimi sıkınca yüzüne baktım. Bu adam insan değildi. Ben canımın derdine düşmüşken o neyden bahsediyordu.

"Ferit beni karısını tehdit ettiğini öğrenince ne yapar siz hiç düşündünüz mü?"

Pişkince gülerek daha da gerindi. "Öğrenmeyecek sende bu aşk oldukça öğrenemeyecek yoksa kocanın hapse girmesini mi istersin?"

Delireceğim ya bu insan olmayan varlık benden ne istiyordu. "Sende hiç vicdan yok mu oğlum hala hastane köşelerinde sürünürken nasıl olurda kaşıma geçip beni sevdiğim adamla kendi öz oğlunla tehdit edersin. Hem sanıyor musun ben gitsem de Ferit peşimi bırakır hiç aklın alıyor mu?"

"Benim alıyor da senin o küçük beynin almıyor gibi ama sana yine biraz süre vereceğim o da torunumun hatrına sadece bir ay torunum kendine gelene kadar bu evde kalacaksın sonra tasını tarağını toplayıp bu evden def olup gideceksin..."

"Neden?" Ne istiyordu. Ben bu evden gidince eline ne geçecekti

"Oğlum yapmış bir hata kabulümdür ama ben o hatayı sürdürmesine izin vermem. En kısa zamanda kocandan ayrılacaksın ki bende oğlumu hak ettiği değerde bir kızla evlendireyim... Ha sakın ola torunumu alır kaçarım gibi hayallere kapılma torunum sana anne demeyecek..."

Öfkeden gözüm dönünce elimdeki dosyayı önüne fırlatarak ayaklandım. "Asla... Duydun mu asla oğlumu kimselere vermem. Bu söylediklerinde asla gerçekleşmeyecek buna izin vermem."

Karnıma sancı girince yüzümü buruşturdum. Eğer şuan hamile olsaydım kesin bu acıyla doğum yapmıştım. "Ben son sözümü söyledim küçük gelin sana bir ay müsaade... Ama dur ya haline acıdım sana acıdım. Oğlunla biraz hasret gider değil mi? Sana tam iki ay o da torunum tamamen iyileştiğinden emin olana kadar sonrasında..."

"Yeter be seni daha fazla dinlemeyeceğim. Kocamın babasıdır diye saygı duyup karşında susuyorsam salak olduğum anlamına gelmez. Ben sana ne oğlumu ne de kocamı yediririm anladın mı? Gücün yetiyorsa da buradayım işte senden korkmuyorum."

"Ben son sözümü söyledim... Bundan sonrası senin bileceği iş küçük gelin..."





#KÜÇÜKGELİN


BAKALIM BU SAVAŞIN GALİBİ KİM OLACAK...






KÜÇÜĞÜM  👑 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin