"Hayır!" Ani hareketimle karnıma bıçak saplanır gibi ağrı girmişti. Ama bir saniye karanlık...
"Ayça..." Gelen ses... Ferit... Gözüm karanlığa alışınca iki büklüm yanımda yatan adama baktım. Rüya mıydı? Ferit uykulu şekilde bir kez daha konuşunca elim deli gibi artan kalbime gitti.
"Sorun yok sen uyu..."diyerek yataktan çıkıp çıplak ayakla zemine bastım. Arkama baktığımda ise Ferit'in tekrar başını yastığa koyduğunu gördüm. Gece yarısı uykumdan uyandıracak kadar kötü bir rüyaydı. Aklımdaki tuhaf düşüncelerle banyoya girerek ışığı açtım. Birkaç saniye gözümü alsa da ışığa alışınca aynanın önüne geçip yüzüme baktım. Nasıl bir rüyaydı. Hayatımda hiç bu kadar gerçek bir rüya görmemiştim.
"Ah Ferit!" Elim dudağıma gidince onu küçük buseleri aklıma geldi. İyi ama Baran ne alakaydı. Beni kardeşi gibi sevdiğini adım kadar emindim. Kesin o tehdit sözlerinden etkiledim. Zihnimde benimle böyle bir oynadı.
Şükürler olsun ki rüyaydı. Aksi takdirde ne yapardım hiç bilmiyorum. Ayaklanmışken tuvaletimi de yayıp tekrardan yatağa girdim. Ferit hala uyuyordu. Benimse uykum kaçmıştı. Elimi bir kez daha dudağıma götürdüğümde yüzümde saçma bir gülümseme oluştu. Soluma baktığımda karanlıkta olsa kocamın yüzünü seçebiliyordum. Yan yatınca rahat edemediğim için Ferit'e biraz daha sokulup tavana baktım. Sarılmasa da sıcaklığını hissedebiliyordum.
Sabaha da aynı sıcaklıkla uyanmayı beklerken sabahın ilk ışıklarında yanım boştu. Kâbus gibi geçen geceden sonra şu sıcak yataktan çıkmak ölüm gibiydi. Yine de oflaya puflaya geceliğimi çıkartarak üstüme uygun elbise giydim. Artık bu elbiseler bile dar geliyordu. Tam odadan çıkacağım sırada telefon çalmaya başladı. Kesin Ferit diye telefonu elime aldığımda arayan kişi Baran'dan başkası değildi. Yutkunarak telefonu açtığımda "Efendim."demiştim.
"Günaydın Ayça, ben Baran müsait misin?"
"E...evet müsaitim..." Neden kekeledim bilmiyorum ama içimde kötü bir his vardı. Zaten o günde tehdit edip gitmişti. Allah'ım Ferit'e bir şey yapmaz değil mi?
"Bu akşam yemek yiyelim diyorum uygun mudur?" Yok artık rüyam gerçek olmayacak değil mi? Ne yapacağımı bilmeden kaçış yolu arar gibi sağıma soluma bakmıştım ama en sonunda elimi ağzıma götürerek cevap vermiştim.
"Ben... Bilmiyorum Baran, benim Ferit'e sormam gerekiyor izin verirse..."
"Ayça neyin neden lafı ağzında geveliyorsun ben bir tek seni değil kocan olacak adımı da davet ediyorum. Kocanla konuş ya sizin evde ya da benim evde hangisi uygunsa oturup konuşalım." Medeni şekilde mi? Allah'ım kötü bir şey olmaz değil mi?
"Ta... Tamam. Ben Ferit ile konuşup sana geri dönüş yapacağım olur mu?"
"İyi acele et yalnız sadece bugün müsaitim yarın Mardin'e dönmem gerekiyor ona göre haberin olsun." Tamam, dedikten sonra telefonu kapatıp sanki Baran'ın yüz ifadesini görebilecek gibi telefona baktım. O sıra kapı açılınca içeriye Ferit girdi.
"Bende seni uyandırmaya gelmiştim. Hadi inelim aşağıya herkes bizi kahvaltıya bekliyor." Ben cevap veremeyince Ferit kapıyı kaparak karşıma geçerek telefona baktı. "Ne oldu telefonun mu bozuldu?"
Ferit'in yüzüne ağzı açık bakarken sonradan kendime gelip "Baran aradı bizimle konuşmak istediğini yalnız dışarıda olmayacağı için sizde mi yoksa bizde mi yemek yiyelim dedi..."
"Sen evini biliyor musun?" Ben ne diyorum bu adam ne soruyor.
"Ferit ben daha önce İstanbul'a hiç gelmedim ki nasıl evini bilebilirim. Hem ben sana ne diyorum konuşmak istiyormuş ya kötü bir şey yaparsa ya niyeti iyi değilse..."
"Ne o düne kadar çok güveniyordun şimdi ne değişti?" Ben yine güveniyorum ama güvencim kendime sana değil. Ben sana zarar vermesinden korkuyorum.
"Baran'ın öyle silahla kavgayla işi olmaz. Tamam, belinde silah arkasında adamları vardı. Her ne kadar ağa oğlu olsa da yine de medenidir..." Ferit devam et der gibi bakınca "Yine de ona güvenemiyorsun... Tamam, kabul et görüşelim fakat burası olmaz babamla Baran'ın hiçbir şekilde karşılaşmaması gerekiyor."
Ölüme kafa tutarım diyorsun... "Emin misin Ferit, bizi neler beklediğini kestiremiyorum." Ferit elimden tutunca sorun olmadığını söylemişti. İyi anladık erkeklik damarın tuttu. Bu erkeklerdeki özgüveni de anlamıyorum...
Kısa süren konuşmadan sonra aşağıya inip kahvaltı yaptık. Cemal Bey ve Ferit işe giderken Yeliz Hanımda arkadaşlar falan diyerek dışarıya çıkmıştı. İkizlerde beraberce dışarıya çıkınca yine ben evde yalnız kalmıştım. Bende bu sırada Baran'a mesaj atıp geleceğimizi bildirdim. O da bana konum atarak saat sekizde evde olun demişti. Tek duam herhangi bir sorun çıkmamasıydı. Ferit altı gibi eve geldiğinde hazırdım. Banyodan çıkıp Ferit'e nasılım diye sormadan parlamıştı.
"Ayça üstündeki ne? Böyle dışarıya çıkmayı düşünmüyorsun değil mi?" Kaşlarım çatılınca ne var halimde diye sordum. Altı üstü bir elbiseydi. Ferit yanımda soluğu alınca eli önümde ki fermuara gitti. "Ne var öyle mi? Ayça, insan bu fermuarı gördükçe psikolojik olarak açası geliyor. Şimdi git üstündekini değiştir."
Sırf o söylediği için değil sadece utandığım için başka bir elbise alarak onu giymiştim. Hem kendi almıştı bunları hem de tavır yapıyordu. Yine de kavga çıkarmamak adına yol boyunca sesimi çıkarmamıştım. Ferit geldik dediğinde siteden içeriye girerken başımı uzatıp yüksek binalara baktım. Arabayı park etmek için misafir garajına girince yükseklik korkum artmaya başlamıştı. Arabadan inip asansöre yürüdüğümüzde durup etrafıma baktım.
"Ayça hiçbir şey olmayacak yürür müsün?"
"Benim yükseklik korkum var..."Pat diye söylediğimde Ferit gülümseyerek elini bana uzattı. "Korkma yanında ben vardım düşecek olursan seni tutarım. "Sağ ol ya korkum sıfıra indi." Yine de uzattığı elini tutarak asansöre bindik. Ben bir iki yedi derken Ferit'e sokuldukça sokuldum. Sonunda sekizinci katta durunca midem bulanır gibi olmuştu.
"Ayça lütfen kendini sıkma bebekte huzursuzlaşır... Bunu istemezsin değil mi? Hem söz en fazla bir saat oturur evimize geri döneriz olur mu?"
Asansörden el ele indiğimizde Ferit etrafına bakınmasına gerek kalmadan tam karşısında ki dairenin kapısına yürüdü. Zile bir kez bastığında elinden güç alır gibi biraz daha sıkıp kapıdan gözlerimi ayırmadım. İkinciye basacakken kapı aniden açılmıştı. Bende heyecan artarken Baran ikimizi süzüp içeriye girmemiz için kapıyı sonuna kadar açıp geriye doğru çekildi.
"Hoş geldiniz..."
SONUMUZ HAYR OLSUN DERİM
#AŞKAGEL