FİNAL 2

79.8K 3.3K 428
                                    

Ne sana ne oğluna ne de kendime acırım demişti. Bize acımak bu denli kolay mı? Ağlayan oğlumu susturmak yerine ayağa kalkıp karşısında dimdik durdum. Nefretle bakan gözleri canımı acıtsa da o Ferit'ti. Beni ölesiye seven adamdı. Şuan bile gözlerinin içinde bizi görebiliyordum.

"Özür dilerim. Tamam, özür dilerim. Kendimi savunamadım." Oğlumun ağlama sesi boğazımda düğümlenen cümleler konuşmama engel olsa da bana böyle bakarken konuşmak zorundaydım. "Savunamadım. Bağırmam lazımdı. O şerefsizi itmem lazımdı yapamadım..." Her cümlemi vurgularken Ferit beni can kulağıyla dinliyordu. Biliyordum bana inanmak istiyordum. "Yapamadım. Belki gücüm yetmedi nefesim kesildi ama yapmadım. O lanet güne döndüm. Bir daha aynı acıyı yaşamak bir daha avazımın çıktığı kadar bağırmama rağmen elinden kurtulamamaktan ölesiye korktum. Ben az önce o güne tekrar döndüm. İliklerime kadar korktum. Aklımda sadece aynı acıyı yaşama korkusu vardı..."

Ferit burnunu çekiştirip başını çevirdiğinde kıpkırmızıydı. "Özür dilerim kendimi savunmadığım için özür dilerim..." Ferit daha fazla tahammül edemiyor gibi hızla elbise dolabının oraya geçip direkt çekeceği açtı. Açtı çekmeden silahı alıp beline soktuğu anda ağzımdan tiz bir çığlık çıkmıştı.

"Ferit... Ferit sakın yapma. Kulun kölen olayım yapma. Bizi düşünmüyorsan da kendini düşün..." Ferit kapıya geldiğinde çıkmak için hamle yaparken bende gitmemesi için bütün gücümle beline sarıldım. "Ne olur yapma..." dediğimde oğlumda bacağıma sarılarak Baba diyerek daha çok ağlamaya başladı.

"Burada kal ben gelene kadar sakın bu odadan çıkayım falan deme sakın!" Ferit beni iteklediğinde kapını anahtarını avuç içine alıp kapıyı açtı. O sırada kendi yere atıp nefesi kesilircesine ağlayan oğlumu kucağıma alarak gitmemesi için bir kez daha Ferit'e bağırdım. Ferit gitmekle kalmayarak kapıyı üstümüze kilitlemişti.

Kapıya birkaç kere vurdum ama bu hareketim sadece oğlumu biraz daha korkutuyordu. Polis! Kimseye bir şey olmadan polisi aramak istedim ama lanet olasıca telefonum aşağıdaydı. "Anne... Anne..."diyen Mehmet Ali artık ağlamaktan morarmıştı. Bu haline daha fazla gönlüm razı gelmediği için sarıp sarmalayıp biberonunda ki suyu içmesi için vermiştim. Uzun gayretlerle susturmaya çalışırken aşağıdan sesler geliyordu.

Anında cam kenarına gelerek aşağıya baktım. O an gördüğüm tek şey korumanın bana saldıran adamı sürükleyerek müştemilata sokmasıydı. Hemen ardından Ferit de gidiyordu. Az önce beline soktuğu silahı çıkarıp kontrol etti. Bende korkuyla cama vurmaya başladım. Ferit saniyelik bakışla bizden tarafa bakıp müştemilata girmişti.

Allah'ım yalvarıyorum kocamın bir delilik yapmasına müsaade etme. Ne olur başını belaya sokacak bir şey yapmasın ne olur katil olmasın... Gücüm kalmayınca oğlumla pencere kenarına oturarak birlikte ağlamaya devam ettim. "Anni!" Oğlum bir ara ellerini yüzüme koyarak elleriyle gözyaşımı sildi. Bu hareketi güldürmek yerine daha çok ağlamama sebep olmuştu.

Allah'ım çocuklarımı babasız mı büyütecektim. Çocuklarım baba sevgisinden yoksun mu büyüyecekti. Ben Ferit olmadan nasıl nefes alırdım. Ben onsuz yaşamaya alışmam. Ben onun kucağına bayılıp düştüğüm andan itibaren ondan uzağa hiç düşmedim. Bir günüm onsuz geçmedi. Hayır, ben onsuz yaşamayı düşünemeye dahi tahammül edemiyordum. Ayağa kalkıp cama baktım. Belki bütün mahalle başımıza toplanacaktı ama başka çarem yoktu. Henüz silah sesi de duyulmadığına o pislik yaşıyordu. Oğlumu beşiğine bırakıp kucağına en sevdiği arabasını verdim.

Cama baktıktan sonra da elime bibloyu alıp cam altında birinin olup olmadığını kontrol edip camdan uzaklaştım. Elimdeki bibloyu var gücümle cama fırlattığımda cam sesli şekilde parçalara ayrılmıştı. Bu hamlemden sonra cam kenarına gidip aşağıya baktım. Müştemilattan koruma çıkıp bana bakmıştı. Anlaşıldı bu onu oradan çıkarmaya yetmemişti. Oğlum yine ağlarken bu defa da başka bir bibloyu alıp diğer cama fırlattım. Bu defa daha sesli şekilde kırılan camla birlikte tekrar cam kenarına gidip "Ferit."diye avazı çıktığı kadar bağırdım.

Ferit müştemilattan çıkmamıştı ama bahçeye Emin girmişti. "Emin... Emin ne olur yardım et. Ne olur yardım et..." dediğimde Emin şöyle cam kırıklarına bakıp adamlarına parmak işareti yaparak müştemilata girmelerini söylemişti.

"Sakin ol ve ağlayan oğluna bak Ayça!"

"Ne sakin olması be ne sakin olması kocam orada adam öldürecek sen sakin ol diyorsun. Bak gidip ya engel olursun ya da yemin olsun camdan aşağıya atlarım." Adamı nende tehdit ettim bilmiyorum ama şuanlık tek kurtuluşum oydu.

"Tamam, sen içeriye girip oğlunla ilgilenen ben kocana sahip çıkarım..." Emin müştemilata giderken bende çatlamak üzere olan oğlumu kucağıma alıp yatağa geçtim. Kısa bir süre tıpışladığımda sakinleşmiş normaline dönmüştü. Bende korkuyla kırık camlara bakıyordum. Bu denli gözü dönmüş müydü? Bilseydim o sözleri sarf eder miydim?

"Ali'm sen oyun oyna annenin işi var..." Oğlumu oyuncakların içine bırakıp doğrulacağım sırada bir el silah sesi duyduğum. O silah sesi sanki kalbime işlemiş gibi acısa da asıl sancı giren yer karnımdı. Elimi karnıma götürerek nefessiz kalmış gibi yere dizlerimin üstüne çöktüm. "Ferit..."Ağzımdan çıkan tek şey kocamın adıydı. Oğlum şefkatle yüzüme bakarken ağlamsın diye acıyla yüzüne gülmüştüm. Karnımın ağrısı azaldıkça kalbimin sancısı artmıştı.

Bir iki üç dört derken dakikalar geçmiş gibiydi. Elimin tersiyle dudağımı bastırarak hıçkırıklarımı içeriye itmeye çalıştım. Kapının kilidi açıldığında Ferit mahvolmuş gibi içeriye girmişti. Ayaklarımda güç olmadığından yerimden kalkamadım. Kapının kapanmasıyla Ferit'in elinde sıkıca tutuğu silahı görmüştüm. Silahı yatağın üstüne atarak sırtını yatağa yaslayıp tam karşıma oturdu. Ellerini önünde birleştirdiğinde ellerine bulaşan kanı gördüm.

Şimdi ne diyecektim. Hak etti iyi yaptın mı? Yoksa neden yaptın katil oldun mu? Her iki şekilde eline bulaşan kanının sebebi ben değil miydim? Her şekilde de o kan bizim mahvolan hayatımızın işareti değil miydi? Ağzımdan hıçkırık çıkınca elimle ağzımı kapattım. Artık söylenecek söz kalmamıştı. Biz yolun sonuna gelmiştik. Ferit de boş gözlerle yüzme bakıp beni onaydı.

"Bitti... Her şey bitti!"









DİLERDİM Kİ BÜTÜN AŞKLAR MUTLU SONSUZ OLSUN HERKES SEVDİĞİNE KAVUŞSUN. KADIN SEVMEDİKLERİ ADAMLARIN DEĞİL. BİR BAKIŞINA ERİYİP BİTTİKLERİ ADAMLARIN KOLLARINDA SON NEFESİNİ VERSİN. BEN HEP DİLERİM DİLEMEKTEN DE VAZGEÇMEM YETER Kİ BİR ÜMİT OLSUN...

 YETER Kİ ŞANS YÜZÜNÜZE BİR KERE GÜLSÜN!









KÜÇÜĞÜM  👑 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin