Sadece huzur

70.5K 3.4K 365
                                    

Seven kadına yakışmaz. Haklıydı ben Ferit'in hayallerini mesleğini elinden çalmış o da yetmezmiş gibi hayatını mahvetmiştim. Yüreğime giren sızı öyle derindendi ki içeriye Ferit'in girdiğini dahi fark etmemiştim. Ferit gülen surat arkadaşına bir şeyler söyleyerek yanıma gelerek elini uzattı. "Canım gidelim mi?" Hı der gibi gözlerine baktığımda gözlerinin içi gülüyordu.

Ferit elimden tutup kalkmama yardım ederken bir yandan da arkasına bakarak arkadaşına teşekkür etmişti. Bende dudağımı yukarıya doğru zorla da olsa kıvırarak "Teşekkür ederim."demiştim.

Ferit ve o kadın tokalaşırken bir daha görüşmek adına randevulaşmışlardı. Benim odak noktam ise hala beynimde uğuldayan sözlerdi. Ferit odadan çıkarken elimi sımsıkı tutunca yan profilden yüzüne baktım. Nedense fazla mutluydu. Mutluluğunu bozmamak adına başımı öne eğerek beni nereye çektiyse oraya gitmiştim.

"Bugün şirkete gitmeyi düşünmüyorum kendime bir günlüğüne izin verdim. Ne dersin fırsattan istifade deniz kenarına gidelim mi?" Harika olurdu ama hiçbir yere gitmek istemiyorum.

"Bence şirkete gitmelisin babanın biz evden çıkarken suratı asıktı. Bizim birilikte dışarıya çıkmamızdan pek memnun olmadı..." Ben bilmeden Ferit'e yakındığımı durup bana baktığında fark edebilmiştim.

"Bu yüzden mi suratın beş karış Ayça, ben sana dün ne dedim. Benim için sizden daha değerli bir işim olamaz. Ben babama sizin için katlanıyorum. O da bunu gayet iyi bildiğinden sesini çıkartamaz anlaşıldı mı?"

"Şuan olmayabilir ama benden önce daha değerli işin sevdiğin meslek vardı. Baksana buraya Ferit sen buraya aitsin. Sen gerçekten hastaneyi seviyorsun..." Derin bir nefes alıp sesli şekilde verdim. Cidden yorulmaya başlamıştım. Hayatın beni bu yaşta yorabileceğini tahmin dahi edemezdim.

"Güzelim... Çimen gözlüm neden kendini suçluyorsun bu hayatı ben seçtim. Sen bana dikte etmedin ki kendini yıpratıyorsun. Bak seninle bir anlaşma yapalım. Bundan sonra asla kendini düşüncelerle boğmayacaksın ben yeni işimi de seviyorum. İnsanın kafası rahat oluyor. Belli bir saate kalkıp işe gitmek ya da belli bir saate çıkmak zorunda değilim. Senin başına Allah göstermesin bir şey gelse koşarak yanına gelebilirim. Bu yüzden son kez söylüyorum ben mutluyum."

"Mutlusun değil mi? Ben hayallerini hayatını senden çalmadım." Benim gözler dolunca Ferit kollarının arasına alarak bir kez daha muştu olduğunu söylemiş bu defa inanmıştım. "Mutluysan bende mutluyum hadi o zaman bizi deniz kenarına götür..."

Elimi tekrar tutan Ferit gülümseyerek baş üstüne demişti. Zaten çok sürmeden deniz kenarına gelip uzun arayışlar sonunda bulduğumuz banka oturmuştuk. Tabi benim canım gördüğüm her şeyden istemişti de söyleyememiştim. Mesela pamuk şekeri, kağıt helva, ekmek arası balık, kestane ve de çiçek... Çiçek mi? Ayça ne yapacaksın çiçeği... Kendi kendime gülerek başımı olumsuz anlamda sallamıştım.

"Neden gülüşün sebebini bana da söylemiyorsun?" Ferit'e bakarken saçlarım yüzüme savrulmuş bende kulağımın arkasına oyarak samimi şekilde aklımdan geçeni söylemiştim. "Canım çiçek istedi de ona gülüyorum."

Başta anlamayan Ferit ileri de çiçeği görünce "Çiçeği yemek için istemiyorsan alabilirim. Yok illa alırsan ben yerim diyorsan unut..."

"Ya dalga geçmesene sadece aklımdan geçti yani koklamak için falan yoksa neden çiçek aşereyim..." Tekrar yüzüme gelen saçları kulağımın arkasına iteklerken Ferit ayaklanarak beni bekleyin hemen geliyorum demişti. "Ferit hiç gerek yok alman için..." Elimi gitmesin diye kaldırdığımda çoktan benden gitmişti. Bende o sırada önümden geçen pamuk şekerlerine baktım. Allah'ım Pazar yeri gibiydi. Belki alacak paramız yok neden nefsimizle oynuyorsunuz?

Sanki tanımadığım adama trip yapar gibi kollarımı göğsümde birleştirerek kötü bakışlar atmıştım. O sırada biri adamın önünü kesmişti ki o kişi beni kocammış. Bana sormadan pamuk şekeri almıştı. Ücretini ödeyen Ferit yanıma gelirken ellerimi ona uzatıp hemen vermesini istedim. "Başka ne istiyorsun?" Başka mı pamuk şekerini açmaya uğraşıyordum ki durup derin bir nefes aldım.

"Balık... Biliyorum fazla oldum ama çok açım..." O bana daha yeni yedik bakışı atsa da burnuma gelen enfes koku beni benden alıyordu. Yine de benim şahane olan kocam sesini çıkarmadan bana balık almak için benden uzağa gitmişti. Denizin güzelliğine gözlerim dalarken etrafımdaki uğultular neredeyse sıfıra inmişti. Elimle karnımı sıvazlayarak ben mutluyum sen de mutlu musun diye sormak istesem de biliyordum ki oğlum da mutluydu.

Ferit tekrar yanıma geldiğinde ben yemek yemiştim o ise bana geçmişinden söz etmişti. Bana kendine dair şeyler anlattıkça kendimi daha özel hissediyordum. Hava serinlemeye başlayınca ise Ferit gitme vakti diyerek elimden tutuğu gibi beni kaldırmış eve gelmemiz çok uzun sürmemişti. Dışarıda her ne kadar huzur dolu olsam da insanın evi gibi yoktu. Sahi ya burası benim evim bu adamda benim kocamdı.

"Anlatın bakalım doktor neler söyledi torunum nasılmış?"Cemal Bey soruyu bana yöneltince bende yanımda oturan Ferit'e baktım. Tam o sırada da içeriye Yeliz Hanım gelerek cevap bekler gibi bizi bakmıştı.

"Mehmet Ali gayet iyi baba merak etmeni..."

"Bir saniye Mehmet Ali mi? Yeliz ben yanlış mı duydum. Benim torunum adı Mehmet Ali mi olacak?"

"Bende aynı şeyi duydum Cemal ama anlamadığım şey Mehmet Ali ne alaka sanki birilerinin ismi gibi insan daha modern soyadımıza yakışacak isim verir değil mi?" Ben cevapsız kalırken Ferit yerinde kıpırdanarak "Karım dayısının adını vermek istedi bende onayladım. Ne de olsa bütün acıyı karım çekiyor biz değil..." İçimden aslan kocam demek gelse de tabi ki demedim.

"Ne diyorsun oğlum sen dayı da nerden çıktı. Benim bildiğim üst soydan birilerinin ismi verilir. Hem ben düşünmüştüm ki dedenin adını oğluna verisinde şanımız yürür... Hayır, bu isimde onayım yok. Ben dedesiysem torunumda söz hakkım var o isim..."

"Baba biz kararımız çoktan verdik yok illa da isterim dersen ikincisine dedemin ismini koyarız olur biter..."

Cemal Bey eşine bakarken o da kaş göz işareti yapmıştı. Bense kıyıda köşede durmuş sesimi çıkarmadan onları dinliyordum. Bazen bu gibi durumdalar da söyleyecek söz bulamıyordum ya gerçekten kendime çok kızıyordum. Ferit bana sorun yok der gibi bakınca gülemesem de dudaklarımı yukarıya kıvırdım.

"Demek ikincisini de düşünüyorsunuz bir bakalım gelin kızımın ilkini doğurabilecek mi?"








SANKİ BİR YERLERDE BİR SORUN VER VE BU SORUNU ADLANDIRAMIYORUZ GİBİ....







KÜÇÜĞÜM  👑 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin