Ben şu hayatta hiç kimseye güvenemeyecek miydim? Kanımın çekildiği hissedince oturduğum koltuktan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım. "Ben... Ben yemek hazır mı diye... Bakayım. Evet, bakim ben..." Yüzlerine bakmadan arkama döndüğüm gibi oradan uzaklaştım. Emindim ki arkamdan gülüyorlardı.
Mutfağa girince Hacer Hanımın yemek yaptığını görmüştüm. O da beni fark edince arkasını dönüp yüzüme bakmasıyla telaşlanması bir oldu. "Hanım kızım iyi misin?"
Hiç iyi değildim hem hiç değildim. Sanki biri gelmişte kalbime hançer saplamış gibiydi. "Sorun yok siz devam edin..." Ağlamama ramak kaldığını fark edince hızla oradan ayrılmış salondan tekrar geçmek zorunda kalsam da zehrini saçan ikiliye bakmadan ağır adımlarla yukarıya çıkmıştım. Biliyordum ki onlara bakmasam da onlar gözlerini hiç ayırmadan bana bakmışlardı.
Odaya girer girmez kapıyı kapatıp kendimi yatağa bıraktım. Yukarıya kadar nasıl çıktığımı bir ben birde Allah biliyordu. "Sevmiştim... Ben onu gerçekten çok sevmiştim. Onunda bizi kayıtsız koşulsuz sevdiğine nasıl olur da inanırım." Hıçkırıklar boğazında dizilince oğlumun hareketlendiğini fark etmiştim. "Bizi hiç sevmemiş oğlum bizi hiç sevmemiş. Onun tek niyeti babasının esaretinden kurtulmakmış ben ona nasıl olur da inanırım."
Nefesim kesilince derin bir nefes alıp başımı havaya kaldırdım. "Ama hakkı var değil mi? Baba para verdi ne de olsa bedavadan evlenmedi benimle kurtuluşu için... Ah! Tamam, oğlum özür dilerim. Sen varsın sen benim her şeyimsin. Şu hayatta senden başka kimim var? Nasıl o delikten kaçtık bir gün gelir bu cehennemden de kaçarız..."
Sancım artınca yatağa uzanarak derin derin nefes almaya çalıştım. "Oğlum sakin ol. Lütfen sakin ol henüz çok erken lütfen sakin ol. Sen yoksan bende yokum..." On dakika boyunca kendimi telkin etmeye çalışmış sonunda oğlumun huzursuzluğu geçince üstümden ağır bir yük kalkmıştı. Yapma bunu kendine Ayça dövünmenin bir anlamı yok. Bundan sonra yapacağın tek şey yerini bilip oğlunu güvende tutmak olsun. Aşağıdaki mahluklar her an her şey yapabilir. Ferit'e de gelecek olursak... Kapının açılmasıyla burnumu çekerek yattığım yerden doğrulmaya çalıştım.
"Küçüğüm ben geldim..." Ferit ile göz göze gelince kaşları çatılmıştı. Bende gözlerimi kaçırarak ayağa kalkıp elimi belime götürdüm. "Neyin var?" Ferit kolumdan tutunca tutuğu yer yanmış gibi kolumu çekerek ondan uzaklaştım.
"Sürekli iyi misin diye sormaktan sıkılmadın mı? Ben iyiyim sormaktan vazgeç!" Söylemekle kalmayarak banyoya doğru yürümüş arkamdan ses çıkmayınca banyoya girerek elimi yüzümü yıkamıştım. Aynada kızarmış yüzümü görünce yüzüme tebessüm kondurdum. Madem hayat bana gülmüyordu ben ona gülerdim.
Banyodan çıktığım anda koluma yapışan adamla göz göze geldim. Kolumu tutup kendine çekince "Ne dedi sana onlar söyle ne yaptı?" Sorusuna cevap vermek yerine aptalca bakındım. "Söyle Ayça ne yaptılar?"
"Canım acıyor..." Fark etmese de canımı yakıyordu. Kolumu sıktığı eli gevşeyince özür dileyerek geri çekildi "Kimse bana bir şey söylemedi. Ben gayet iyiyim."diyerek son noktayı koydum ama o pek ikna olmuşa benzemiyordu.
"Biliyorum onlar bir hatlar karıştırdı yoksa sen bana düşmana bakar gibi bakmazdım. Ben şimdi sorup gelirim..." Ben saçmalama desem de çoktan rüzgar gibi uçup gitmişti. Elim karnımda arkasından baka kalınca peşinden gitmeyi çok düşündüm ama gücüm yoktu. Bu yüzden koltukların olduğu bölüme geçerek kapıyı görecek şekilde oturdum.
Hemen de duygularını belli et zaten elim ağzıma gidince tırnağımı dişlemeye başladım. Aşağıdan sesler önce çoğalmış sonra da kesilmişti. Çok geçmeden kapı sonuna kadar açılınca Ferit nefes nefese içeriye girmişti. Yüzünün aldığı şekle bakılırsa kızılca kıyamet kopacaktı. Ferit kapıyı çarpınca ellerini açıp öfkeyle konuştu.
"Bu mu yani babamın iki sözüyle mi bana düşman kesildin. Neymiş beni evlendirmek istiyorlarmış ama sen olunca olmamış... Söylesene ne düşündüm. Gerçek bir evlilik istediğim için seninle evlenmek istediğimi mi?"
Alt dudağımı dişleyince onun bana hiç sesini yükseltmediğini düşünüp gerçekten kızdığını anlamıştım. Ferit öfkeyle bakmaya devam edince başımı diğer tarafa çevirdim. Yine de dolap aynalarından onu görebiliyordum. "Benimle konuşmayacak mısın Ayça susma söyle ne düşündün?"
Yine de inatla cevap vermedim. Ne olursa olsun bana bundan bahsetmemişti. Her şeyi geçtim neden aileme para vermişti. Neden kendine eş satın alır gibi davranıp beni yaralamıştı. Hayır, affedemem. Kendi kurtuluşu özgürlüğü için benim acizliğimi kullanmıştı. "Tamam, konuşma sen benimle hiç konuşma... Sus! Susabildiğin kadar sus!"
Önce sesi kesilmiş sonra da yine kapı çarpmıştı. Başımı kaldırdığımda aynadan oda boş görünüyordu. Başımı çevirdiğimde de boştu. O görmese de omuz silktim. Ben ona güvenmiştim. Belki aileme para vermese onu anlardım... Kime yalan söylüyorsun kendine mi?
"Beni kırdın Ferit, üstünde hakkım olmasa da beni çok kırdın... Bu küçük kız sana aşık oldu..."
Cümlemin devamını getiremedim. Yüreğim el vermemişti. Aşk bana haramdı. Aşk bana yasaktı. Ben hiç kimseyi sevemedim. Bu hakkımı kaybedeli aylar olmuştu. Titreyince ellerimle bedenimi sardım. Öylece burada ne kadar oturdum bilmiyorum ama mayışınca gözlerim kapanmış birinin dürtmesiyle tekrar gözlerim aralanmıştı.
"Kalk buradan..." Ferit... Ne zaman gelmişti. Başımı çevirince penceren zifiri karanlığı gördüm. Sonradan fark etmiştim ki karanlığı görmek için başımı çevirmeme gerek yokmuş onun için Ferit'e bakmam yeterliymiş. "Kalk yemeğini ye sonra da yerinde uyu."
Uyku sersemi hareketlenince Ferit dolaba yönelmişti. Üstünü değiştireceğini anlayınca yerimden kalkarak yatağa doğru yürüdüm. Nasıl da orada uyumuştum ayaklarım uyuşmuş... Ben kalkınca Ferit de anlam veremediğim şekilde koltukları karşı karşıya koyarak birleştirdi. Sonra da üstünü değiştirmek için harekete geçince yemeğe baktım. Acaba o da yemiş miydi? Aç olduğumdan çorbadan birkaç kaşık alıp yemeğe başladım. Yanımda hareket olunca Ferit yanıma kadar gelip telefonunu ve dinlendirici gözlüğünü alarak koltuğa yatar vaziyette oturmuştu. Ne yani orada mı yatacaktı.
"Sipariş verdim yarın odaya koltuk gelecek bunu da bizimkilerin yanında şaşırma diye söylüyorum yoksa bunca zaman sonra beni zerre olsun tanımayan bir kadına laf anlatacak halim yok."
AŞK AFFETMEYE YETER DE KALP KIRIKLIĞI GEÇER Mİ BİLİNMEZ...
HER ŞEY AŞKTAN...