FEDA

74.9K 3.6K 139
                                    

Bu... Bu kabul ettim mi demekti. Ne yani şimdi benim için mesleğini feda mı etmişti. Babası sırıtarak "Kabul ediyorsun demek?" diye sorduğunda kendimi olabildiğince sıktım yoksa her an gerçekleri avazım çıktığı kadar bağırabilirdim.

"Sözleşme yapmamızı ister misin?" diye sorduğunda Ferit artık kesinlikle kabul ettiğine emindim. Elim ayağım titreyince kendimi koltuğa bıraktım. Ferit de ani bir refleksle beni tutunca karnıma giren sancıyla bende elimi karnıma götürerek derin bir nefes aldım.

"Abi ne oluyor yoksa doğum mu?" Ezgi'nin tiz sesiyle ona baktığımda kardeşiyle birlikte başıma kadar geldiğini görmüştüm. "Henüz çok erken... Ayça sancıların yoğun mu?" Ferit bir şeyler dese de hiç oralı olmadan yüzünde mimik oynamayan adama baktım. Ferit ile bu kadar benzer yönümüz olmazdı. Babası tıpkı babamdı.

"İyiyim... İyiyim sadece buradan gitmek istiyorum." Bu adamın yüzüne bakınca karşımda babamı görüyordum. "Tamam, şimdi seni sakince kaldırıyorum. Kendi kötü hissedersen hemen otur..."

"Abi bende yardım edeyim mi?"

"Hayır, yardım etmeyin. Ben karımla ilgilenirim siz sadece uyku zamanınız geldiğinde Ege ile beraber yukarıya çıkın. Ezgi sen benim karşımda ki odaya Ege sende hemen yanındakine yerleş..."

"Biz ne olacağız eşek sıpası?" Ben ayağa yavaşça kalkarken o tarafa bakamaya özen gösterdim. Yoksa daha fazla tahammül edemeyecektim.

"Bu kattaki en büyük misafir odasını size düşündüm Baba, eminim ki çok rahat edeceksiniz... Ayça kötüysen kucağıma alabilirim... " Babası homurdanırken beni kucağına almaktan bahsediyordum. "Yürüyebilirim sorun yok." Ferit'in ellerini elimdeyken damarlarının şişkinliğini hissedebiliyordum. Ferit öfkesini dışa vurmak yerine içine atıyordu. Bu da beni nedensizce ürkütüyordu. Ağır adımlarla yukarıya odasına çıktığımızda kapıyı kapatıp beni de bırakmıştı. Ayakta dururken Ferit hızlı bir şekilde yatağın üstüne bıraktığı elbiselerimi kucakladığı gibi gelişi güzel şekilde solda duran tekli koltuğun üstüne attı.

"Dikkat et..." dediğinde tekrar elini belime götürerek yatağa oturmamı sağladı. Bende ayaklarımı uzatarak derin bir nefes daha aldım. "Şunları da buradan alalım." Ferit diğer küçük eşyalarımı da çekmeceye doldurduktan sonra yanıma oturarak elimden tuttu. "Nasıl hissediyorsun hastaneye gidelim mi?"

"İyiyim sorun yok sadece aşağıda biraz sinirlendim..."

Ben sözümü bitirmeden Ferit araya girerek öfkesini dile getirdi. "Babamın nasıl biri olduğunu zaten biliyordum da beni harcayacak kadar düşeceğini asla tahmin edemezdim."

"Hepsi benim suçum keşke zamanı geri alabilseydim. Eğer ben on sekize yeni girdim demeseydim durumumuzu koz olarak kullanamazdı."

"Ne sanıyorsun kaç doğumlu olduğunu öğrenmeyeceğini mi Babam yeter ki açığımızı aramaya çalışsın her türlü bulur. Sen bunları düşünüp sakın üzüleyim deme son aylardasın ve ben erken doğum yapmanı istemiyorum.

"Ferit neden bu kadar iyisin sende biliyorsun ki bunu yapmak zorunda değilsin. Babana her şeyi anlatıp..."

"Sakın Ayça sakın! Babamın teklifini neden hemen kabul ettiğimi sanıyorsun yıllardır beni şirketin başını geçirmek için yapmadığı şey kalmadı. Onun tek gayesi beni o koltuğa oturtmak. Bende istediğini sorgusuz sualsiz yapacağım ki seni soruşturmaya gerek duymasın. Aksi takdirde babamın neler yapacağını tahmin bile edemeyiz...

"Benim yüzümden mesleğinden olacaksın. Doktorluğu mesleğini neden çok sevdiğini biliyorum. Annen gibi nice anneler doğumda ölmesin yaşasın diye yıllarca emek verdin şimdi bir çırpıda vazgeçemezsin."

Ferit karalıydı ne söylesem fayda etmeyecekti. İçim yanıyordu ya neden bunca şeye benim için katlanıyordu. Bir tek acıma duygusu bunları yaptırıyor olmazdı. "Kararım kesin Ayça şirketin başına geçeceğim babamlar da on güne kalmaz giderler o zaman rahat ederiz senden ricam onların yanında kendine çok dikkat etmen. Sana stres yasak bunu unutmanı istemiyorum." Cevap vermek yerine başımı eğdim. Ferit de ağladığımı anlayınca beni bağrına çekip sarmaladı. "En azından sözümü bir dakikalığına tutsaydın hemen aç çeşmeleri..." Bu defa omuz silkince Ferit benden ayrılarak ayağa kalktı.

"Ben gidip senin sütünü getireyim sonra da hemen uyu olur mu?"

"Burada mı uyuyacağım?" Peki, yan sen diye sormaya dilim gitmedi. Adamı bir de yatağından edersem bu gece gözüme uyku girmezdi. Ferit gözüyle yatağa bakınca "Yatak küçük mü geldi?" diye sormuştu.

"Hayır, yatağın çok güzel ben sadece beraber mi yani birlikte mi uyuyacağız diye sormak istedim."

"Hiç sorun değil rahatsız olacaksan yere yatak serebilirim..." Ben şimdi onu mu söyledim. Keşke hiç dile getirmeseydim. "Ben sütünü getirsem iyi olacak..." Ferit odadan çıkınca aptallığımla baş başa kaldım. Kesin yanlış anlamıştı. Aynı yatakta yatsak ne olacak sanki bana zarar mı verecek.

Ferit gidince sırtımı yatağın başlığına dayayarak ayaklarımı uzattım. Biraz daha kendimi kasarsam sancıdan ölecek gibi hissediyordum. Yatakta boş geçen on dakika boyunca oğlumun sakinleşmesini bekledim ama nafile dönüp duruyordu. Sonradan aklıma gelen şeyle sağa doğur kayarak Ferit için yatakta boşluk bıraktım. Bir anda heyecan mı basmıştı. Hemen gözümü yatağın boş yerinden alarak karşıma pencereye baktım. Kaç dakika olmuştu Ferit n

eden gelmedi ki yoksa aşağıda bir şey mi oldu. İçime dolan huzursuzlukla kalkacaktım ki kapı açılınca içeriye Ferit girdi.

"Nerde kaldın çok merak ettim." Dediğimde Ferit tepsiyle içeriye girip kapıyı ayağıyla kapattı.

"Geldim işte Küçüğüm..." Ferit tepsiyi yatağa bırakınca kendi de boş kısma oturarak sütümü uzattı. "Sana süt ve kuruyemiş getirdim. Her gün bir avuç yiyeceksin ki oğlun sağlıklı olsun. Önce sütünü iç sonra da bunları bitir. Bende üstümü değiştireceğim."

"Teşekkür ederim." Dediğimde sütümden bir yudum alıp Ferit'in arkasından baktım. Bence aşağıda bir şey olmuştu ama ne? İç çekerek sütümden bir yudum daha aldığımda Ferit dolabın önünde soyunmaya başlamış bende saniyesinde önüme dönmüştüm. Neden orada bir bölme yoktu. Sütümü bir dikişte içtiğimde boğulacağımı sandım. Elime aldığım boş bardağı sıkarken yatağın kenarında çökme oldu. "Hani kuruyemişlere dokunmamışsın. Bugün sırf sizin için almıştım." Ferit elimden boş bardağı alınca bana uzattığı kuruyemiş tabağını aldım. İçlerinden en çok kuru kayısıyı severdim. Ne düşüncesizim değil mi? "Sende yemelisin ki güçlü olasın değil mi? Yoksa kim bize her ihtiyacımız olduğunda süper kahramanlık yapar."

Uzattığım fındığı dudaklarının arasına alınca dudaklarının sıcaklığıyla birlikte anında elimi çektim. "Ferit ben düşündüm de bu yatağa ikimiz rahatlıkla sığarız hem ailen çok kalmayacakmış da sorun olmaz..."

"Ayça sana kötü bir haberim var. Bizimkiler geri dönmeyeceklermiş. Temelli buraya dönme kararı alıp gelmişler. Tabi sen buna kafanı takma Babamlar kendilerine uygun bir ev bulup hemen taşınacaklar..."

"Onlar senin ailen Ferit benim için hiç sorun değil. Ben sadece seni üzdükleri için onlara kızdım. Yoksa hep kalsınlar..." dediğimde bu konuda çok ciddiydim.

"Uyuyalım mı?" Olur dediğimde Ferit elimdekileri alıp sehpaya koymuştu. Bende oturduğum yerde yatış pozisyonuna geçince üstüme örtüyü çektim. Ferit de benimle yatmamla birlikte ışıkları örtüp yanıma yatağa girmişti. Bir süre kendimi sıkarak böylece kaldım. Ferit de yattığı yerde hiç kıpırdanmıyordu. "Hala sancın var mı?"

"Yok, ama Mehmet Ali çok huysuz sürekli dönüyor. Bence bu gece beni uyutmamaya ant içmiş."

"Biliyor musun baba adaylarına hep bir tavsiyem olmuştu. Bebeğiniz huzursuzlandığında elinizle ona dokunun o sizi hissederse rahatlar..." Ferit söylemekle kalmayarak benden tarafa dönerek elimi karnımın üstünü koydu. Bütün benim titreyince ne olduğunu anlayamamıştım. "Babası olmasam da oğlunu seviyorum sence beni hisseder mi?" Bu sorusuna cevap veren oğlum olmuştu. Ardı ardına iki defa tekme atınca sol gözümden bir damla yaş akıp gitti.

"Oğlum da seni çok seviyor."







AŞK UMUT ETMEKTİR. SAKIN OLA UMUT ETMEKTEN VAZGEÇMEYİN.







KÜÇÜĞÜM  👑 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin