Merhabalar
Açıkçası bir önceki bölümde emek fazla olduğu için bir tık daha beklentiye girmiştim.
Ben wattpad de bu zamana kadar şu konu tutmuş dur onu yazayım diyen biri olmadım. Zaten bu sizi özgürlüğünüzden alıkoyar yazma anlamında. Ama burada sırf o konu popüler diye yazan çok kişi var ki... Onlara gösterilen bu ilgi benim gibi canla başla bir şeyler araştırıp bilgi vermeye kendi ideal hayal dünyasını yansıtmaya çalışan yazarlara haksızlık gibi geliyor. Buradaki herkes kesinlikle belli bir emek veriyor ama bazıları çok daha fazla emek veriyor. Bunun görülmesini inan çok isterim.
Ama görüyorum ki, son zamanlarda konusu ölüm, kan, mezarlık, siyah sürekli üzüntü sürekli depresyon modunda olan kitaplara gelen yorumlar beni şaşkınlığa uğratıyor. Neden bu kadar depresyon modunu sevmeye başlıyoruz anlamış da değilim. Bir yerde de zevk meselesi tabii ama gerçeklikten çok uzak geliyor. Kurmaca gerçeklik diye bir kavram öğretildi bana ilk girdiğim edebiyat dersinde ama ben biraz da normal insan hayatı olmasını seviyorum kitaplarda.
Neyse, sadece sizden biraz daha yorum anlamında bir şeyler istiyorum.
Çünkü yorumlar bir arabadaki benzin gibi beni harekete yani yazmaya teşvik ediyor.
Bölümü daha geç yazacaktım ama bir mesaj gördüm panomda ve sizi kırmamak adına yazmak istedim.
Umarım beğenirsiniz :)
İyi geceler :)
Nehir için bugün büyük bir gün gibiydi. Ağzındaki dikişlerden nihayet kurtuluyordu. İlk iki gün şiş bir yanak ile gezmişti. Günden güne iyileşme ile birlikte şişlik azalmış ve yüzü eski haline gelmişti. Bugün ise son noktayı koyup diş sayfasını kapatacaktı. Bir an artık onunla iletişim kuramayabileceğini düşündü. Daha doğrusu bir bahanesi olmayacaktı. Belki de tam tersi bir şekilde onunla daha da yakınlaşabilirdi. Sonuçta yirmilik dişi de plana dâhil değildi.
Duş aldıktan sonra yarım saat bornozla giyinme odasındaki kocaman gardırobuyla bakışmıştı. Ne giyeceğine bir türlü karar veremedi. Genelde resmi iş kıyafetleri ile doluydu dolabı çünkü uzun bir süreçten beri özel hayatında çok etkin değildi. İyi bir alışverişe ihtiyacı vardı aslında. Son bir umutla tekrar dolabı karıştırdı ve kıyıda kalmış bir elbiseyi fark etti. Elbise siyahtı ama üzerinde kırmızı çiçek desenleri vardı. Baharın ruhuna uygundu. Elbiseyi aldı, sonunda karar verdiği için mutlu olmuştu. Saçlarını kuruttu hızlıca ve uçlarına hacim vermek için maşa ile büyük dalgalar yaptı. Abartıya kaçmadan günlük bir makyajla devam etti. Ruj sürecekken duraksadı bir an. Pembe, gül kurusu, şeftali rengi, sürekli elbisenin hakkının bu rujlar olamayacağını düşündü.
Açelya yengesinin öve öve bitiremediği kırmızı mat ruj gözüne takıldı. Yurtdışına çıktığında Açelya yengesi hediye olarak almıştı ona. Abartı olacağını biliyordu ama nedense diğerlerine eli gitmeyince cesaret edip kırmızı ruju sürdü. Yengesi kesinlikle haklıydı efsane bir rengi olmasının yanı sıra kadife gibi de duruşu vardı. Elbiseye de çok yakışmıştı. Chanel parfümünü elini korkak alıştırmadan kullandı. Bu kadar hazırlığın küçük bir dişçi randevusuna fazla olduğunu düşünürken asıl amacının onu etkilemek olduğunu adı gibi biliyordu Nehir. Sadece kendisine itiraf etmesi biraz zordu.
Son kez aynadan kendine baktıktan sonra aşağıya indi. Annesini salonda otururken buldu. Nur Hanım zeki bir kadındı ve kızındaki bu değişimi hemen anlamıştı.
"Bir randevun mu var Nehir?" Herhangi bir yere gider gibi görünmüyordu. Nehir karşısında gerginleşti.
"Dikişlerimi aldıracağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİNLİKTE SAKLI (Yeniden Yayımda)
RomanceHazinedarların küçük kardeşi Nehir, abisinin gölgesi altında kalmaktan dolayı oldukça şikayetçiydi. Abisi her işine karıştığı gibi ona uygun olan bir eş adayı bile belirlemişti. Nehir için bu bardağı taşıran son damla olmuştu ama abisi hala bundan h...