Herkese merhaba!
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!
Takip edin: ElifKaplan3
insta: elifkaplan3watty
Keyifli okumalar!
Genç kadın gördüğü ihtişam karşısında büyülenmeden edemedi. Goblenler, heykeller ve başını kaldırdığında gördüğü Charles Le Brun yapımı barok dönemini yansıtan tavan onu sanki başka bir dünyaya adım attırmıştı. Dile kolay bu galeride tam 357 tane ayna vardı. Hatta bir çocuk gibi kollarını açıp etrafında dönme isteği uyandırıyordu olduğu yer.
Bu seyahati çok önemli buluyordu Nehir. Üç ay büyük bir üzüntüyle geçirdikten sonra bir karar almıştı. Artık hayatına yepyeni bir sayfa açacaktı ve başlangıcı da bu seyahat olacaktı. Kim bilir belki burada yeni insanlarla tanışıp onu sonsuza dek unutabilirdi. Böyle düşünmek bile göğsüne bir bıçak saplamaktan farksızdı. Derin bir nefes almaya çalışıp, Hall of Mirror'ın güzelliğine doymaya karar verdi. Buraya kesinlikle çok daha önceden gelmeliydi. Özellikle bahçelerinde tekrar tekrar gezmek istiyordu.
Galeride yürürken insanları aynalardan görebiliyordu. Belli belirsiz bir yüz bir anda dikkatini çekti bakış atarken aynalara. İnanmak için tekrar bakmak zorundaydı. Arkasını döndüğünde büyük bir şaşkınlıkla onun yakınında olduğunu gördü. Tıpkı bavulunu hazırlarken umutsuzca hayal ettiği gibi. Burada olması imkânsızdı ama sonra karayolu ile gelebileceği fikri aklına düştü. Evet burada bulunabilirdi. Dahası ona yaklaşıyordu ama Nehir ne yapacağını bilmiyordu. Üç ay boyunca onunla tek kelime dahi konuşmamış ayrıca yüzünü de görmemişti. Oysaki aynadaki yüz onun çok iyi tanıdığı bir yüze işaret ediyordu.
Artık yanı başındaydı ama arkasını dönmeye cesaret edemedi zaten aynadan çoğu detayı görebiliyordu göz ucuyla bakınca. Oldukça ciddi ve soğuk görünüyordu. Üç ayın ondan da bir şeyler götürdüğü çok açıktı.
"Nehir!" Ses tonu hâlâ aynıydı tıpkı ilk kez duyduğundaki gibi baritondu ve kesinlikle bu saraya yakışıyordu o ton. Karşısına geçti ve gözlerinin içine bakınca Nehir panikledi. O an söyleyebileceği en saçma cümleyi kurdu aceleyle.
"Biliyor musun burası önceden av köşküymüş." Ne söyleyeceğini bilemiyordu, duyguları karmakarışıktı. Üç aydır görmediği ve ona cümleleri ile kırgınlığını kusmak varken burada rehberliğe soyunmuştu. Burası özel konularını konuşmak için kesinlikle uygun bir yer değildi. Asıl konudan uzaklaşmak istercesine başka bir yoldan kendini sakinleştirmeyi denemeye karar verdi.
"Evet, biliyorum." Nehir yavaşça yürümeye başladığında Timuçin de arkasından onu takip etti. Nasıl söze gireceğini bilmiyordu ki neyse Nehir de aynı kendi gibiydi. Bu kararı almak kolay olmamıştı. Çekinerek de olsa yapması gerekeni uygulamaya koymak istemişti. Bir türlü Nehir ona istediği imkânı sunmamıştı. Sürekli sarayla ilgili bilgiler vermeye devam ediyordu. En sonunda bahçeleri gezerken gerginliğinin tavan yaptığını görebiliyordu Timuçin. Nehir ona karşı olan duygularını gizlemeye çalışıyordu ama Timuçin gözlerinden anlayabiliyordu gerçeği.
Çıkış kapısına ulaşırken artık bir adım atmalıydı. Tam ağzını açacakken Nehir karşısına geçti sorgular bir biçimde.
"Neden buradasın?" Artık maskelenen yüz gerçeğini gösteriyordu. Nehir hem meraklıydı hem de biraz öfke duyuyordu ona karşı belli ki. Sakin olmalıydı, Timuçin ona cidden haksızlık etmişti. Hatasını telafi etmek istiyordu. Derin bir nefes aldı. Şu an hatasını itiraf etmek uçağa binmekten daha zor hale gelmişti. En ufak yanlış bir kelimede karşısında duran, ona öfkeyle bakan kadını kaybedebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİNLİKTE SAKLI (Yeniden Yayımda)
Roman d'amourHazinedarların küçük kardeşi Nehir, abisinin gölgesi altında kalmaktan dolayı oldukça şikayetçiydi. Abisi her işine karıştığı gibi ona uygun olan bir eş adayı bile belirlemişti. Nehir için bu bardağı taşıran son damla olmuştu ama abisi hala bundan h...