Keyifli okumalar!
Timuçin arabanın ardından bakakalırken onu tutmaya çalışan güvenlik görevlisinden hışımla kurtuldu. Şunu kesinlikle anlayabiliyordu; dürüstlük ekstra bir şey kazandırmıyordu. Açıkça öğretilen bu değil mi? Gerçekler er ya da geç ortaya çıkıyordu. Bir yerlere yumruk atıp içindeki hınçtan bir an önce kurtulmak istiyordu. Kendini sakinleştirmek için derin derin nefes aldı ve yürümeye başladı. Yeniyetme bir genç değildi artık, sorunları böyle çözemezdi. Sezin'i uzun bir süre görmeyeceğini biliyordu çünkü çok kötü bir şekilde onu alaşağı etmeyi başarmıştı. Yıllardır bir gün bunu yapacağım dediği şey kesinlikle bugün gerçekleşmişti. En azından bunun için mutluydu.
Yılların verdiği ne varsa söyleyip kurtulmuştu kaçmak yerine. Çünkü beş sene önce ona karşı duyguları vardı, incinir diye içindeki gerçek kırgınlığı doğru kelimelerle anlatamamıştı. Bu sefer ise nefretle kusması için bir imkânı varken bunu güzel bir şekilde kullanmıştı.
"Unutmadım," dedi Timuçin ve Sezin'i iterek duvar ile kendi arasında bir miktar sıkıştırdı. Başını eğdi yavaşça... Timuçin onun bir an nefesini tuttuğunu gördü. Yirmi yaşında arzularına yenilen o çocuk da değildi artık. Sezin bunun olacağını düşünmüştü anlaşılan.
"Başka durumları da unutmadım mesela... Acınası durumdayken sana çok ihtiyacım varken güçsüz olduğumla dalga geçip bu aptal ilişkiyi bitirdiğin gün başka bir adamla gönül eğlendirdiğini de unutmadım." Geri çekildi ve yüzüne baktı Timuçin.
"Hâlâ yüzüme bakmaya cesaret ediyorsun ya inanamıyorum. Büyük konuşmak istemem ama bu dünyada bir sen bir ben kalsak yine seninle olmam. Sen sokakta gördüğüm herhangi birisin sadece. Şimdi, yüzünü tekrar görmemek üzere güle güle!" İşte bu sefer yüzüne bakamadığını gördü Timuçin. Demek ki utanma duygusu hâlâ vardı. Arkasını döndü ve umursamadan odasına gitti. Bazı şeyleri bilmediğini sanıyordu Sezin. Oysa o bunalımlı zamandayken her şey bizzat kulağına kadar gelmişti. En son kapının kapandığını duydu.
Nehir'e yeteri kadar süre vermeyi düşündü yürürken. Sakinleşmeliydi ayrıca bu kadar beklemeyi de kesinlikle hak etmemişti ama Timuçin'in elinde olan bir şey değildi. Bu bölge trafik yönünden oldukça kötüydü. Sıkışınca mecbur taksiden inerek koşmuştu. Üzerindeki gömleğin sırılsıklam olduğunu hissedebiliyordu. Keşke onun yanında doğru cümleleri kurabilseydi. Hep bir tıkanma yaşıyordu ve bugün de onlardan biri olmuştu. Konuya çok yanlış yerden girdiğini şimdi çok daha iyi anlıyordu.
Telefonunu cebinden çıkardığında neden bu kadar çok terlediğini anlıyordu. Beş kilometreyi çoktan geçmişti telefonundaki uygulamaya göre. Nehir'i aramadan önce konuya nasıl giriş yapacağının planını yaptı kafasında. Ne var ki buna gerek kalmamıştı. Telefonu kapalı sanıyordu Timuçin bu yüzden mesaj atmak istedi ama artık Nehir'in resmi yoktu. O an onu her yerden engellediğini anladı. Çocuk musun sen?
Bu durumda Nehir'e ulaşmanın yolları tekrar tıkanmıştı. Nerede oturduğunu bilmiyordu, işyerinde artık çalışmıyordu. Belki spor salonunda –şanslıysa- görebilirdi onu.
***
Ertesi gün abisini görmek için evine gitti. Ona hâlâ kızgın olsa da Sezin faktörünü ekarte ettiğini düşünüyordu artık. Kapıyı abisi açtığında huysuzca bakmayı ihmal etmedi tabii.
"Hoş geldin," dedi abisi ve içeriye geçtiler birlikte.
"Hadi ama beni üzme, babaannene söyleyeceğim seni Serdar!" Timuçin bu manzarayı görmeye alışıktı. Küçük yeğeni her zamanki gibi yemek yerken sıkıntı çıkarıyordu. Timuçin ses çıkarmadan yengesi ve yeğeninin yanına yaklaştı. Masaya oturmadan önce selam verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİNLİKTE SAKLI (Yeniden Yayımda)
RomanceHazinedarların küçük kardeşi Nehir, abisinin gölgesi altında kalmaktan dolayı oldukça şikayetçiydi. Abisi her işine karıştığı gibi ona uygun olan bir eş adayı bile belirlemişti. Nehir için bu bardağı taşıran son damla olmuştu ama abisi hala bundan h...