49

5.8K 570 35
                                    


Nehir kafası karışmış bir halde işe dönerken ne yapacağını bilmiyordu. Eren onun en yakın arkadaşıydı Timuçin'i en iyi tanıyanlardan biriydi. Ayrıca bir doktordu ve çözümü belki de doğruydu. Nehir de olayı çok merak ediyordu artık. Çünkü parçalar birleşince bile ona bir ipucu vermiyordu. Onu bu kadar utandıran başka birine açılamayacak kadar içine kapatan olay neydi? Neden bu kadar anlam yüklüydü o olayda?

Odasına girmeden önce sekreteri onu durdurdu.

"Şahika Hanım sizin için bir dosya bıraktı odanıza."

"Ah canım keşke yorulmasaydın, sana da zahmet olmuştur bunu söylemek," dedi küçümser bir tonda. O kadar bunalmıştı ki bu kıza incelik gösterecek hali yoktu. Çünkü Nehir ona ne kadar iyi davranırsa davransın bu kız hep ona sanki istenmeyen bir yaratık muamelesi yaptığı için Nehir bu azarlamayı tamamiyle hak ettiğini düşünüyordu. Kızın yüzünün düştüğünü görünce içinden bu kadar acımasız olmaması gerektiğini söylese de artık umurunda değildi.

Odasına girdiğinde dosyaya şöyle bir göz attı. Sıradan, alışılmış binalardan biriydi yine. Yüzünü buruşturdu cidden buna onay vermesini nasıl ondan bekleyebilirlerdi anlamıyordu. Keşke Şahika ile samimiyet kurmasaydım diye düşünüyordu şimdi. Resmen bomboş oturuyor ve gün geçtikçe depresyon çukuruna gömülüyordu. İki hafta sonra bir ödül töreni vardı ve Nehir abisinin şirketinde yaptığı tasarımlarla aday olmuştu. Kazanıp kazanmayacağı bile belli değildi. Önceden olsa çoktan haberini alırdı. Belki de kazanamayacağı için haberi bile olmuyordu. O kadar işin dışında kalmıştı ki bir kez kendi elleriyle arayıp teklifi değerlendireceğini söylediği için kendine lanet okudu.

Telefonu çalarken düşüncelerinden uyandı ve arayan kişiye baktı. Annesi arıyordu.

"Efendim anne." diyerek cevapladı.

"Nehir iş çıkışı Deniz abine uğra, Nihal yengen doğum yapmış." İşte günün en sevindirici haberi buydu artık onun için. En azından dünyasında güzel şeyler de oluyordu.

"Ya çok sevindim. Kız mı olmuş?"

"Evet, çok güzel ama Umut kıskanıyor onu."

"Tamamdır ben onu sakinleştiririm. Orada görüşürüz," dedi ve telefonu kapattı. En azından akşam mutlu olabilecekti.

Yine mesai saati bitmeden ayrıldı ofisten. O şeytan kılıklı sekreterinin bu durumu yetiştireceğinden emindi ama umurunda bile değildi. Kendi isteğiyle değil onların isteğiyle kovulmak daha iyi olabilirdi. Ayrıca pes etmediğini de kanıtlayacaktı.

Abisinin evine giderken tekrar hala olduğu için mutluydu. Yeğenleri ile ilgilenmeyi çok seviyordu. Zaten onlar da Nehir'i severdi. Sırf onlarla birlikte şarkı söyleyebilmek için Taylor Swift dinliyordu. Elçin bir numaralı hayranken Umut'u da hayran yapmıştı sanatçıya. Timuçin ile ikinci kez karşılaştıkları o ana gitti aklı. Şarkı söylerken yakalandığında utanmıştı ama şimdi durum öyle değildi. Gülüp geçiyordu ve artık utanmıyordu o andan.

Eve gelip zili çaldığında kapıyı Açelya yengesi açtı. Onun burada olduğunu bilmiyordu. Bu aralar yengesi ona karşı biraz soğuktu ve bunun nedenini de bilmiyordu.

"Burada olduğundan haberim yoktu," dedi sarılırken.

"Yeni geldim. Erkencisin, işini mi asıyorsun yoksa." Bu cümle her ne kadar şaka amaçla söylense de Nehir o rahatsız edici imayı kesinlikle anlamıştı.

"Evet," dedi şakaya vurarak.

"Yalnız birçok dedikodu dolaşıyor, haberin olsun."

"Artık takmıyorum yenge." Yengesinin yüzündeki ifade o kadar şaşırttı ki onu bir an bir şey diyemedi. Gerçekten ne olduğunu sormayı çok istese de burada bir tatsızlık çıkmasını istemiyordu. Açelya yengesi istediği zaman çok acımasız olabiliyordu ve kesinlikle sormanın yeri burası değildi. Birlikte salondan geçtikten sonra merdivenlerden yukarıya çıktılar. Odaya girdiklerinde Nihal yengesi ona gülümsedi. Gayet iyi görünüyordu çünkü yengesi evde suda doğum yapmak istemişti. Bu Nehir için pek doğru görünmemişti ama başarıyla sonuçlanması içini rahatlatmıştı.

"Tebrik ederim," dedi Deniz abisine sarılırken.

"Hoş geldin." Abisinin mutluluğu yüzünden okunuyordu. Nehir'in gözü hemen yengesinin kucağında duran bebeğe kaydı. Hemen yatağa gitti ve yengesinin yanına oturdu. Bebeği incelerken sarışın olması onu gülümsetti.

"Kime benzediğini söylemek kesinlikle çok zor." Yengesi bebeği ona uzatınca Nehir kucağına aldı hemen. Şu an derin bir uykudaydı ve çok huzurlu görünüyordu. Nehir bir an kendi bebeği olsa nasıl hissedeceğini düşündü. Yeğenlerini çok seviyordu, kendi çocuğunu kim bilir ne kadar çok severdi. Hayal etmek bile onu heyecanlandırmıştı. Timuçin ile evlenme ve onunla bir aile olma fikri çok hoşuna gitmişti. Artık yaş olarak da olgundu ve gerçek aşkını da bulduğuna inanıyordu. Sahi neden bu konuyu açmıyordu ki ona? Sonuçta Timuçin arkadaşının düğününde bu konudan söz etmişti ama o an için Nehir bu konuyu pek konuşmak istemese de gerçek açıktı. Onunla evlenmek istiyordu.

***

Eve geldiğinde Timuçin'den bir mesaj olduğunu gördü.

"Tekrardan hala oldum." yazıp gönderdi hemen. Sonra Fikrini değiştirdi ve aramaya karar verdi. Sesini duymak Nehir'e çok iyi geliyordu. Telefonu açar açmaz hemen Timuçin söze girmişti.

"Tebrik ederim. Ne yalan söyleyeyim seni kıskanıyorum." Nehir güldü. Kesinlikle onun durumunda olsa Nehir de onu kıskanabilirdi. Şu an tam tamına altı tane yeğeni vardı.

"Arada onları seninle paylaşabilirim." Timuçin güldü ama Nehir sesindeki yorgunluğu anlayabiliyordu. Bugün nöbetçi olduğu için klinikte kalması gerekiyordu.

"Yorulmuşsun, sesinden bile anlaşılıyor."

"Evet, bir an önce eve gitmek istiyorum."

"Hafta sonu telafi ederiz."

Nehir Timuçin'in doğum günü için bir şeyler hazırlamak istiyordu ama çok katıydı bu konuda. Ayrıca Eren'i dinleyip dinlememe konusunda çok kararsızdı. Ona çok güzel bir saat almıştı ama Timuçin'in tepkisinden de korkuyordu. Nehir gerçekten onun kızmayacağı bir şeyler almayı denemiş ama bir türlü istediği hediyeyi bulamayınca pes etmişti. Hem onun gözünde en iyilere layıktı bu yüzden öyle bir hediye bulsa bile içi kesinlikle rahat etmeyecekti.

"Nehir biliyorsun cidden hiç hoşlanmıyorum ve aşırı gereksiz geliyor bana. Sana söylemiştim sakın bir hazırlık yapma. Senin yanımda olman bile yeter bana."

"Çok katısın gerçekten." O an içinden bir ses Eren'in tavsiye ettiği olayı sormayı söyledi. En azından ufaktan tepkisini ölçebilirdi. Çünkü Timuçin'in gerçekten böyle bir ziyarete ihtiyacı var gibiydi.

"Peki, ailene gitmek ister miydin?" Telefonun öbür hattında Timuçin duyduğu cümle ile bir anda buz kesti. Nehir'in bu konuya kesinlikle karışmamasını istiyordu. Her ne kadar iyi bir niyetle söylense de bu cümle Timuçin'in hiç hoşuna gitmemişti. Üstüne gelmemesi için soğuk ve kesin bir ifadeyle 'Hayır' dedi. Nehir bir anda onun bu kadar katı bir tavır takınacağını düşünmemişti. Hatta sesi biraz da kızgın gibi geliyordu.

"Peki, benimki bir öneriydi sadece. Bu kadar kızacağını düşünmemiştim." Nehir'in bu konuda suçu yoktu kesinlikle masumca bir hediye vermek istiyordu ona karşı anladığı kadarıyla ama Timuçin bunun için daha hazır değildi.

"Nehir, bu konu benim için hassas ve kızmadım sana ama biraz daha kurcalarsan kızmanın eşiğine gelebilirim."

"Tamam o halde, daha fazla yormayayım seni. İyi geceler." Sesinde bir sitem vardı Timuçin bunu anlamıştı ama şu an için ona açıklayamazdı. Zaten her ne zaman bunu düşünse uykularından oluyordu sanki eski haline dönüyor gibi hissediyordu. O yüzden de bu durumdan deli gibi kaçmak istiyordu.

"İyi geceler." Nehir hırsla telefonun tuşuna bastı. Bazen bu durum onu da geriyordu. Birlikte oldukları zaman gün geçtikçe artarken artık bazı şeyleri netliğe kavuşturmak istiyordu. Ayrıca Nehir'e güvenmiyordu muydu da anlatmak istemiyordu. Arkadaşı da neden hep Nehir'i sıkıştırıyordu bu konu için? İçinde öyle bir istek oluştu ki bu konuyu öğrenmek için mailine girdi hemen ve Açelya yengesinin attığı maili açtı. Onun gerçek yüzü ile bir an önce tanışmak istiyordu.

DERİNLİKTE SAKLI (Yeniden Yayımda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin