63

4K 371 35
                                    

Merhaba!

Daha önce buradan okumadığınız bölümlerle karşınızdayım. 

Oy ve yorum yapmayı unutmayın. 

Keyifli okumalar! 

YORUM YAPMAYI UNUTMA!

insta: elifkaplan3watty

7 YIL ÖNCE

Güneş Yukarıda parlarken genç adamın keyfi yerindeydi. Paraşüthaneden çıkmış uçakların park edildiği sahaya giderken bir şarkı mırıldanıyordu yanında yürüyen kıza rağmen. Sezin Timuçin'in bu neşeli tavrına gülümseyerek baktı. O kadar kendinden emin duruyordu ki Sezin bu duruşuna daha onu ilk gördüğü günden beri hayrandı. Hatta ona gülümsedikten sonra aynı karşılığı almak genç kadını heyecanlandırmıştı ve o gülümseme onları bu zamana kadar getirmişti. Artık çok az kalmıştı. Onunla paylaştıkları ortak hayal neredeyse gerçeğe dönüşecekti. Hatta Timuçin'in birinci olma gibi bir ihtimali de vardı. Bunu düşündükçe genç kadın gururlandığını hissediyordu çünkü o harika bir yardımcıydı ve bu yolda Sezin'e çok yardımcı olmuştu. Yetenekliydi ve çok çalışmıştı bugünlere gelebilmek için.

Uçağın başına geldiklerinde Timuçin teknisyen Ahmet'e selam verdi ve uçağın harici kontrollerini yapmaya başladı. Uçağın tekerleklerini, kanatlarını gövdesini ve kuyruk bölümünü göz ve elle kontrol ettikten sonra uçuşa hazırdı.

"Görüşürüz." diyerek genç kadına göz kırptı uçağa binmek için tırmandığı merdivenlerden. Uçağa bindikten sonra uçağın kanopisini kapattı ve eliyle kontrol ettikten sonra uçağı çalıştırıp taksirutta ilerlemeye başladı. Uçuş kulesinden kalkma izni isteyip piste girdi ve daha sonra uçak kalkışa geçti.

Timuçin için olağan uçuşlardan biriydi. Artık daha fazla alışmış ve uçmanın keyifli yanını görmeye başlamıştı. Artık abisinin neden akrobasi pilotu olmak istediğini daha iyi anlıyordu. Çünkü havada o şekilde manevralar yapmak insana göklerin hâkimiymiş hissini veriyordu. Zaten o hissi bilen biri uçuşu kolay kolay bırakmazdı. Ama Timuçin bu konuda yanılıyordu.

Kendisine ayrılan çalışma bölgesine hareket ederken anormal bir şey fark etti. Göstergeler bir hatanın varlığına işaret ediyordu ve arıza motor kaynaklı duruyordu. Eğitim süresince böyle kontrol dışı olayların olabileceğini öğrenmişti. Bu olaylara ne gibi çözümler getirebileceğini biliyordu. Önlemleri tek tek uygularken pek fazla işe yaramadığını görünce durumu bildirmek zorundaydı. Kule ile iletişime geçti. Zaten uçuş hocası da onu izlemekteydi. Kuleye rapor verdi ve meydandan uzaklaşmama emrini duydu. Yakıtını kontrol ettiğinde beklediğinden daha da az olduğunu gördü. Bir şey olmuş olmalıydı.

Bu beklenmedik durum genç adamı oldukça heyecanlandırmış uçağa binmeden önceki neşesi çoktan geride kalmıştı. Durum oldukça ciddiydi ve kendini sakinleştirmesi gerekirdi bu acil durum karşısında. Abisinden bu gibi durumlarla ilgili birkaç anı duymuştu. Eğitimleri süresince paniğe kapılmamak hakkında birçok uyarı da duymuştu. O yüzden hemen kendini toparlaması gerekiyordu. Yoksa uçağın yere çakılması olasıydı çünkü yakıtı gitgide azalıyordu. Kuleden gelen ses onu bir an kendine getirdi. Hocasının sesi oldukça ciddiydi.

"Timuçin yakıtın yeteri kadar yok ve gitgide de azalıyor iniş yapman bir mucize olur. Uçağı hemen terk et!" Daha kalkışa geçeli çok olmamıştı ve bu ani gelişen olaylara tam anlamıyla adapte olamamıştı. Kendini sakinleştirmeye çalıştı ve ona verilen emri görmezden geldi. Atladığı takdirde içinde bulunduğu uçak kullanılamaz hale gelecekti. Küçük de olsa bir şansı vardı uçağı indirmek için. İndiremezse de ölümden hiçbir zaman korkmamıştı.

"Komutanım inişi gerçekleştirebilirim."

"Hemen terk et. Atla!" Komutanının sesi hem endişeli hem de kızgındı bunu anlamıştı Timuçin ama kendine haddinden daha fazla güveniyordu. Bunu başarabilirdi. Sonra abisinin sözleri yankılandı kulağında. 'Söz dinlemeyen adam pilot olmaz.' Belki de onu bu davranışı için eleyebilirlerdi ama o an için doğru olan uçak ve kendini kurtarmak gibi görünüyordu. Uçağı indirebilirdi. Yakıtı kontrol etti büyük ihtimalle pompa sisteminde teknik sorun vardı.

"Acil iniş izni istiyorum," dedi kararlı bir şekilde. Bir yandan da ölüme ne kadar yakın olduğunu hissetmişti. Sanki o soğukluğu hissedebilmesi için bir işaret gibi olan başından boynuna doğru akan soğuk ter damlası ile irkildi. Göstergeye tekrar baktı. Resmen ölüme meydan okuyordu. Hiçbir zaman görevi başındayken ölmekten korkmamıştı Timuçin. Hatta kaskına bu yüzden Hava Harp Okulu marşından bir kesit yazdırmıştı. Bir Türk oğlu Türk olan böyle ölür nam salar...

Sadece geride bırakacakları onu üzebilirdi. Annesi babası Sezin ve abisi. Hatta abisi bu acı tecrübeyi can dostunun şehit olması ile tatmıştı. O günü Timuçin'e de anlatmıştı. Abisi her ne kadar o acıyı dışına yansıtmasa da Timuçin abisini çok iyi tanıdığından abisinin ne denli kendisini tuttuğunu görebilmişti. Kendisi de şu anda o olayın kıyısında geziniyordu. Birden aklında canlandıkları ile dehşete düştü. Abisi onu bulunca kaskını eline alacaktı ve o sözleri tekrar okuyacaktı. Can dostunun acısının belki iki katı daha acı yaşayacaktı kardeşinin son halini gördüğünde. Sonra annesi geldi aklına asla buraya girmesine onay vermemişti. Belki de anne olduğu için bazı olayları önceden hissediyordu. Belki bugünün geleceğini de önceden hissetmişti. Timuçin o an hayatının son dakikalarını geçirmekte olduğunu tekrardan dehşetle fark etti ve nefesinin kontrol edemeyeceği bir şekilde hızlandığını hissetti. Ayrıca görüşü de dağılmaya başlamıştı. Black out(bayılma) olmanın eşiğindeydi neredeyse. Kulakları uğulduyor bulunduğu durumu anlamlandırmaya çalışıyor ve beyni bir çıkış yolu arıyordu. Aklında ise aynı sahne dönüp dolaşıyordu. Abisinin onu buluş sahnesi...

Terlemişti ve kafasındaki kask onu boğuyordu sanki. Ellerinin bile titrediğini gördü sonra ve artık kendine gelmesini emretti beynine. O korku ve panik hâlâ üzerinde olsa da ölürken bile yaptığı son hareketin doğru olmasını istedi. Tüm dikkatini inişe vermeye çalıştı. Az kalmıştı başaracaktı ama kafasındaki ses çığlık çığlığa yapamayacağını söylüyordu. Pisti karşıladı ve sanki bedenini bir robot hareket ettiriyormuşçasına öğrendiği iniş talimatlarını uygulamaya başladı. Tekerleğin piste değdiğinde çıkardığı o tiz ses sanki ona annesinin haberi aldığında atacağı çığlık ile özdeşleşti kafasında.

Ama korktuğu gibi olmadı çünkü yakıtı bittiği için uçak biraz pistte savrulsa da durdu. Bir an önce oturduğu koltuktan kalkmalı ve temiz havayı içine çekmeliydi ama olmuyordu. Öylece kalakalmıştı. Sonra Sezin'i gördü, yüzü çok endişeliydi hatta ağlamış bile olabilirdi. Bu Timuçin'e ilginç geldi çünkü bugüne kadar asla Sezin'in ağladığına şahit olmamıştı. Son bir güç kırıntısı ile kanopiyi açtı ve kaskını çıkararak derin bir nefes aldı. Sezin çoktan inmesi için konulan merdiveni tırmanmış gözlerinin içine bakıyordu.

"İyi misin Timuçin? Bana bak," dedi korkuyla.

"Nefes alamıyorum." olmuştu Timuçin'in cevabı. Nefes almak istercesine tekrar havayı içine çekti ama bu sefer de gözü kararmaya, başı dönmeye başladı.

"Geçecek ve başardın bir mucizeye tanıklık ettim ben az önce," dedi sanki ona güç vermek istercesine.

"Sen başardın ve kesinlikle artık birinci olmayı hak ettin." Şu an için hiçbir şey umurunda değildi. Uçağı indirmişti ve hayattaydı.



DERİNLİKTE SAKLI (Yeniden Yayımda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin