Nişan başlamadan yetişmiştik. Hemen odama çıkıp hazırlandım. Ortalık kalabalıklaşmadan da aşağı indim. İnerken Akın'la karşılaştık. Heyecandan yerinde duramıyordu.
— Yüzük tepsisini sen tut Nermin yanımda olursun hiç olmazsa. Yoksa ben heyecandan bayılır kalırım. Hala inanamıyorum Bahar ve ben nişanlanıyoruz. Sayende kanka valla sayende, dedi mutluluktan gözleri parlayarak.
— O nasıl söz kardeşim siz birbirinize yazılmışsınız ben sadece vesile oldum. Ayrıca inan benim için bir zevkti. Sizi böyle mutlu görmekse bonusum oldu. Mutluluğunuz daim olsun. Her gününüz böyle neşeyle geçsin. Ortalık gerilmezse, Berzan'ın annesi izin verirse ben tepsiyi tutarım sorun değil, benim için bir onurdur, dedim.
O sırada yanımıza Yıldırım geldi.
— Nermin geldiğimizden beri yüzünü görmek mümkün olmuyor. Berzan seni tavladı mı ne?
— Saçmalama Yıldırım. Senin oradan bakılınca salağa mı benziyorum?
— Yok da ne bileyim devamlı onunla berabersin ya! Dedim ki adam bunu kesin kafaladı, dedi sırıtarak...
— Dikkat et de ben seni kafalamayayım ağzınla burnunun yer değiştirir sonra. (Yıldırım'a sinir olmuştum. Ortalık yerde boş boş konuşuyordu. Bir duyan olacak işler sarpa saracak ne gereği var. Tövbe tövbe..)
— Ouvv çok sert oldu bu. Ben baba adayıyım kızım dokunulmazlığım var bir kere.
— Yıldırım sen yanlış anlamışsın o bebeği taşıyana yani anneye tanınan bir ayrıcalık. Sana kafa atınca bebek hissetmez merak etme. Sen böyle boş yapmaya devam edersen daha çook kafa yersin dikkat et, dedim.
— Amannn be sana da bir tane söylüyoruz bin tane işitiyoruz. Amma çok konuşuyorsun ha, dedi...
— Bak neyi kınarsan başına gelmeden ölmezmişsin. Senin çocukta bana benzemesin sonra çok gülerim, dedim.
— Aman aman Allah korusun. Allah yazdıysa bozsun Amin, deyip kaçtı çatlak.
Tüm avlu insan dolmuştu. Yetmemiş bir kısmını da salona almışlardı.
Berzan uzaktan beni göz hapsine aldı. Galiba tüm erkeklere göz dağı vermek, benden uzak tutmak için yapıyordu. Ya da gideceğimi bildiği için son kez doya doya bakıyordu.
İstanbul'a dönerken Akın'la konuşup fuara kadar evden çalışacağımı söyleyecektim. Kaç gündür Berzan'la verdiğim mücadeleyi anlatacaktım. Biliyorum bana çok kızacaktı. Beni başından beri ikaz etmiş adamdan uzak dur demişti. Gerçi buraya gelmeden önce ona söylemiştim ayrılacağımı ama burada Berzan'la sık sık dışarı falan çıkınca vazgeçtiğimi zannedebilirdi. Şu saatten sonra yapabileceğim bir şey yoktu. Berzan ben bilmeden bana aşık olmuştu. Hiç olmazsa şimdiden sonra Akın'ın da dediği gibi uzak durmak en iyisiydi. Gözden ırak gönülden ırak. Bir de ben bunu Demir öküzü için hissedebilsem ama nerede. İçimin yangını alev oldu. Öyleki bu yangın bende sönmedikçe İstanbul bana dar gelecekti. Kaçmak en kolayı geliyordu. Kesinlikle doğru karar vermiştim. Yazı yamaççılarla Fethiye'de geçirecektim. Toparlanacak kendime gelecektim. Kışında kendi yoluma bakacaktım.
Sadece annemin çenesi vardı beni düşündüren. Beni her gün yılmadan ikaz etmişti ama ben onu dinlememiştim. İşimi, şirketteki konumumu bahane edip evlenmemiştim üstüne o çok övündüğüm şirketimden ve mevkimden kovulmuştum. Kariyerim elimde patlamıştı. Elimde kalan sadece ve sadece koca bir hiçti. El elde baş başta kala kalmıştım. Ama yılmayacaktım kışa kendi firmamı kurup zirveye oynayacaktım.
Tabii Nevin Sultan'a bu yazı yamaç paraşütünde kariyer yaparak geçireceğimi söyleyince kesin beni konuşma gücüyle öldürecekti. Zaten paraşütle atlamama karşıydı. Bir de koca yaz milleti uçuracağımı duyunca kesin delirecekti. Ama yapacak bir şey yok. Benim kendime gelmemi ancak bu sağlayacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Gelen Aşk (#Tamamlandı)
Ficción General1. Hikaye İş dünyasının Demir Leydi'si Nermin Soysal. 32 yaşında başarılı bir mimar. Arkan Holding'in baş mimarı. Bu yaşına kadar hiç aşık olmamış. Aşktan hep uzak durmuş. İş dünyasında disiplin abidesi, özel hayatında ele avuca sığmayan bir sers...