56. BÖLÜM

16.6K 1.1K 129
                                    

Yeniden çay suyu koydu tekrar karşıma geçti. Neden mutfakta idik onu da anlamış değildim.

— Yılbaşında sevgilisi ile program yapmış beni azat etmişti. Nihayet bir kaç günlüğüne İstanbul'a kaçabilecektim. İstanbul'a iner inmez yanına gelmek istedim ama önce eve gelip kendime çeki düzen vermem gerekiyordu. O dedikodu programlarına çıktığımızdan beri saç sakal birbirine girmiştim. Yeni yıla dakikalar kala yanındaydım. Kollarıma alacağım yeni yıla öyle gireceğiz diye hayal ederken o kıl kuyruğu öpmekle tehdit ettin ya kalakaldım. Hele onun koluna girip o s.çtığımının kıyafetiyle yan yana oturdun ya!!! Ben işte o an öldüm.
Tek istediğim geldiğim gibi geri dönüp Hazal'ı kendi ellerimle boğmaktı.
Tatil çok çabuk bitti ve mecburen iki gün sonra Marmaris'e geri döndüm. Çünkü babam Hazal'a çalıştığım tekneye bırak elini gözünü dahi değdirmiyordu.
Habersiz, sessizce atölyeden içeri girdim. Beni bir gün sonra bekliyordu. Rahat rahat İngiltere'de ki kankası ile konuşuyordu. Planları tıkır tıkır işliyormuş. Arkadaşına anlatıyordu. Hele seni benden nasıl uzaklaştırdığını anlatınca delirdim. Üzerine yürüdüm boğazını sıktım inan gık demedi. Beni ciddiye bile almadı. Sende beni öldürecek cesaret olsaydı altı sene önce öldürürdün, dedi ve kahkahalarla güldü.
Berzan'ın ofisinde çalıştığın haberi gelince uçakla döndüm. Kenan'ın arabasını aldım. Akşam seni Akın'la görünce ipler koptu. Sabah kapına geldim. Geldim de ne oldu. Ertesi gün Marmaris'e mor gözle döndüm.
Bu arada Berzan senin için "Artık o benim. Sadece şirketimde değil kalbimde de o var", diye konuşmaya başlamıştı sağda solda. İyice çıldırıyordum.
Üzerine Mardin resmi geldi. Aradım kapattın. Onu aradım. Sana verdi telefonu. Sesini duyunca bile eridim Nermin.
Sonra yemekte karşılaşmamız. Acı çekmeye alıştım artık derken o el kol benim olana dolandı ya. Ben hasretken kokuna, o ciğerlerine doldurdu ya kokunu. Ben nefes alamadım. Yanımdaki yapışkan da iyice bana yapıştı. Yakmak istedim o an orayı yakmak istedim. Ama yine sabır dedim hatunum hoşlanmaz böyle şeylerden inatlaşma dedim ve evine geldim.
Ulan resmen burnumu kırıyordun ki azıcık çatlatmışsın üç gün tamponlu gezdim. Ama kokunla uyudum her şeye değerdi be her şeye. Tamam dedim yavaş yavaş barıştık bitti. O gün telefon geldi. Adi Hazal seninle beraber yaptığımız tekneyi sabote etmiş. Allah'tan çalışanlarım dikkatli anında müdahale etmişler de sadece perdeler ve bir iki mobilya yanmış. Gözümle görmeye gittim. Hasarı onardık. Tekneyi güvene aldık üç gün uyumadım.
Yorgunluktan bitmiştim artık. Sana koştum sabahın körü. Sen hayatta uyanamazsın o saatte biliyorum. Ama kapı duvar. Aradım Allah'tan açtın. Berzan'la kayağa gidiyoruz deyince merdivenlere yığılıp kalmışım.
Seninle ne konuştum ne yaptım hatırlamıyorum. Bekledim bekledim gelmedin. Önce Kenan'a gittim oradan annenlere. Kimi dinlersen artık anlattım. İçimde ne varsa döktüm.
Bak suçsuzum demiyorum. Çaresizdim diyorum. Anla beni ne olur.
Sen gittin giderken içimdeki neşeyi, yaşama sevincini, tüm benliğimi alıp gittin.
Şimdi geldin niye geldin? Gitmeye geldiysen eğer hemen git. Beni benimle bırak. Ama yok dinlemeye sonrada kendini anlatmaya geldiysen buyur....

Kalktı hem kendine hem bana çay koydu;

— Dinliyorum, dedi ve karşıma oturdu.

Tabii ki dinlemeye ve anlatmaya yani anlaşmaya gelmiştim. Boğazımı temizledim. Derin bir nefes aldım ve beni bıraktığı noktadan beni anlatmaya başladım...

— Marmaris'te evde beni tek başıma bırakıp gittiğinde gelecek dedim sabret. Hayatımda ilk defa sabrettim biliyor musun? Taa ki mesajına kadar. Sana çok kızdım içerledim. Tabii daha açıklayıcı bir mesaj yazsaydın belki annen beni evde bulurdu. O sinirle araba kiralayıp Fethiye'ye gittim. (Ben susup dinlediğim için o da susuyordu ama kaşı gözü susmuyordu) Paraşütle atladım. İçimden tüüm kötülükleri atmış olarak aşağı indim. Bizim çocuklarla aşağıda bir kafeye oturduk. Bir şeyler içtik aklıma telefon geldi. Açtım baktım sen ne aramışsın ne mesaj atmışsın. Gözde aramış. Resmi gören oydu. Sakinleştirerek haber vermek istemiş. Resmi gönderdi. Görünce yıkıldım sanki içimde bir şeyler öldü.(Kelebeklerim öldü diyemedim). Kaldırıma çöküp kalmışım. Nefes alamadım. Hasan akıllı çocuktur hemen su falan içirdi. Sakinleştirdi. Ağlamak istiyordum ama ağlayamıyordum. Boğazıma bir yumru oturmuştu. Biraz sakinleşince hemen arabaya atlayıp Marmaris'e geri döndüm. Eşyalarımı topladım, arabayı teslim ettim ve taksiyle havaalanına gittim. Ama hep bekledim gelirsin beni bırakmazsın diye ama gelmedin. Uçağa binip İstanbul'a geri döndüm. Evde tek başıma kalamayacağımı anlayınca annemlere gittim. Hafta sonunu orada geçirdim. Şirkete gidince Beste'den Batı'nın beni attırdığını öğrendim. Berzan'da beni aramıştı. Ben de geri onu aradım. Batı'nın yaptığını duymuş. Şirketten ayrılacağımı tahmin etmiş. Baş mimarı işten çıkmış pozisyon boşmuş. Bana iş teklif etmek için aramış. Önce düşüneceğimi söyledim ama kabul etmekten başka çarem de yoktu. Sen yoktun, işim yoktu. Üstelik aynı pozisyonda iş teklif etmişti.
Sonra senin Hazal'la restorandan çıkışını televizyonda gördüm. Allah'tan Engin bana bakmaya gelmiş. O sırada sen aradın. Telefonu kapattıktan sonra sinir krizi geçirmişim.
Engin beni evine götürdü. Sonra yılbaşı gecesi. İçim gitti sana sarılmamak için ama kendimi tuttum ne de olsa sen tekrar Hazal'ın olmuştun.
Yılbaşından sonra Devran Holding'te işe başladım. Fuara tekne hazırlayacağız dediler kabul ettim. Ama geçici olarak.
Akın'la çok iyi anlaştık. Akşam beni yemeğe çıkarttı. Sen o zaman görmüşsün. Dostça kardeşçe bir yemek yedik. Berzan'ın kız kardeşine aşıkmış. Berzan vermiyormuş. Ben hallederim dedim.
Yatmadan mesajını okudum ne yalan söyliyeyim hoşuma gitti gitmedi değil ama alkolün etkisi sızmışım.
Sabah seni karşımda görünce açıkçası şok oldum. Neden vurdum sana onuda bilmiyorum. Ofise gittim Berzan geldi. Akın'ı aklına soktum.
Artık nasıl etkilemişsem, Akın hafta sonu kız istemeye gidiyoruz dedi. Böylece kendimi Mardin'de buldum. Berzan bana olan aşıkını itiraf etti. Bende sana olan aşkımı itiraf ettim. Mardin macerası aslında bundan ibaretti. Sonra babası ona kız bulmuş evleniyorum dedi Allah mesut etsin, dedim. İstanbul'a döndüm.
Kızlarla buluştum. Anlattığının bir kısmını Zeynep anlattı. Ama yinede içim soğumadı. Hala aklım almıyordu. Nasıl olur da o Hazal cadısının elinden kurtulamazdın.
Sonra ağlamaya başladım. Vazgeçemiyorum diye ağlamaya başladım. Gözde vazgeçme süründür, dedi. Üç gün sonra işe giderken biriyle kapıştım. Şirkete kadar takip etti. Arabadan inince hakaret falan etti. Tam üstüne yürüdüm birde baktım ki nereden çıktığını bilmediğim Berzan çocuğu dövüyor. Beş altı kişi zor aldık elinden.
Nereden çıktın? Ne oldu?, derken anlattı. Söz benim yüzümden atılmış, evlilik iptal olmuş. Babası da o kızı almadan sana ağalık falan yok demiş.
Ben senin yüzünden o babası yüzünden oyun gibi bir şey oynadık. Hoş o gerçekten senin ve benim biteceğimize benim ona kalacağıma inanıyordu. Kayak tatili ise inan hesaplı planlı bir şey değildi. Birden çıktı. Spontane gelişti. Senin bu kadar kızacağını hiç düşünmemiştim. Pişman mıyım? Hayır. Çünkü bizim bunu yaşamamız gerekiyormuş. Yaşandı ve bizim kaldıysa ilişkimiz sağlamlaştı.
Sen acı çektin ben çekmedim mi sanıyorsun? Günlerce evden dışarı çıkmadım. Güçlü Nermin Soysal maskesini takıp dolaştım akşamları ağlaya ağlaya uyudum. Yiyemedim içemedim. En son Engin'in kollarında bana Demir'i getirin diye ağlayarak sızmışım. O yüzden Engin'e çok yüklenme o çocuk belki de hayatı boyunca ilk defa beni öyle yıkılmış, parçalanmış, bitmiş gördü.
Merak etme Berzan'ı o da sevmiyordu. Patronum diye sesini çıkartamıyordu. Berzan'a gelirsek beni gerçekten seviyor. İnkar etmeyeceğim. Hiiç sinirlenme hiçte bozulma beni ortada bırakırken düşünecektin. Bense onu arkadaşım dostum olarak gördüm. Fazlası asla olmadı. Sanırım onu seninle Hazal'a karşı kalkan gibi kullandım. Pişman mıyım? Evet çünkü o bunu hak etmeyecek kadar güzel seviyordu.....

Geç Gelen Aşk (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin