Arayan olur merak etmesinler diye telefonu açtım. Demir sayısız mesaj bırakıp defalarca aramıştı. Bir de bana inatçı der acaba kim inatçı.
Daha telefonu elimden bırakmadan tekrar aramıştı. Sanırım bildirim gitmişti.
Telefonu açtım. Çünkü az önce odada olanlar sanki Demir'e ihanet etmişim gibi hissettirmişti. Az daha Berzan beni öpecekti. Düşüncesi bile beni dehşete düşürdü.
— Alo, dedim gergin bir tonda.
— Nermin hala bekliyorum güzelim neredesin?
— Daha çok beklersin Demir oteldeyim.
Büyük bir sessizlik olmuştu. Fırtına öncesi sessizlik. Sakin tutmaya çok uğraştığı belli olan bir sesle;
— Hangi cehennemdesin? Otelin adı ne? Çabuk söyle.
— Otelin adı SANA NE. Lokasyon cehennemin dibi beklerim buyur gel. Ateşe odun gerekmiş. Senden iyisini mi bulacaklar.
— Yanındaki barzo nelerine yetmiyor. Aynı odada kalıyoruz de bende gelip katliam çıkartayım.
— Heee Demir Hazal'dan el aldım önüme gelene kuyruk sallıyorum. Ayy yeter sinir etme insanı. Berzan ile şu anda birlikte değiliz bu biiir. Seni hiç ilgilendirmez bu da ikiii. Şu anlık sadece arkadaşız. Bakarsın.....
— Bana bak Nermin ben sana en sonunda bir bakacağım o olacak. Yeter anladık bir b.k yedim. Hazal'ın oyununa gelmemem lazımdı. Ama inan temizlememe az kaldı. Kendimi aklayacağım. Hadi lütfen atla gel çok özledim.
— Pazartesi sabahı geleceğim. Berzan bana snowboard yapmayı öğretecek.
— O boardu alırım ben.....
— Ben seni Hazal'la çoook gördüm el ele kol kola. Unutma aşk bitmez sadece unutulmaya çalışılır. Ben delirmediysem sende delirme. Otur düşün ben nerede yanlış yaptım. Ben ne b.k yedim de bu kız bitirdi diye. Biraz da kendini yargıla. Berzan benim sadece arkadaşım, patronum. Ulan kadın sana on sene karılık yapmış. Üstelik çocuk denecek yaşta. Gözünü onunla açmışsın. Bana ne anlatıyorsun. Benim masallara karnım tok. Şimdi kapat ve evine git. Fuarda görüşürüz, deyip bir şey söylemesine izin vermesen telefonu kapattım.
Bir daha aramadı. Ben de biraz soluklarımın ve kalp atışlarımın normale dönmesini bekledim. Kalkıp hazırlandım. İçime termallerimi üzerime kayak takımımı giydim. Gözlüğüm eldivenlerim hazırdım. Ama rengarenk iki ponponlu şapkam efsaneydi.
Berzan beni görünce gülmeye başladı.
— Ah ah ne kadar sevimli duruyor bir de bana sorsalar.
— Aman sen sanki sütten çıkmış ak kaşık. Hadi hadi daha kaymayı öğreteceksin.
Piste çıktık. Güneş tepede pırıl pırıl parlıyordu. Manzara müthişti. Güneş karlara değdikçe sim dökülmüş gibi ışıldıyordu. Sonra Berzan'a döndüm, herif kayak takımlarıyla harbi efsane olmuştu. Esmer teni beyazlığın içinde buradayım diye bağırıyordu. Pistteki hatunlar yiyecek gibi bakmaya başlamıştı. Bir kısmı bana da haset dolu bakışlar atıyordu. Ulan ne şanslı kadındım be yanımda hep taşlarla geziyordum.
Berzan'ın boardu yanındaydı. Bana board kiralayacaktık. Kaykayı az çok biliyorum diye havalara girmiştim ya geçiniz efendim geçiniz. Bildiğimi de unuttum. Beni arkamdan birazcık ittiler. Neymiş efendim hangi ayağım öndeyse ona göre boarda bağlayacaklarmış. Sol ayağım önde kaymışım. Sorsalardı söylerdim. Bunun için beni bayır aşağı sallamalarına gerek yoktu.
Boardumla tanıştım. Bu arada botlarıda kiraladık mecbur çünkü botu da ayrıymış. Ne bileyim ben. Tabii azcık içim şişmedi değil. Suratımın halinden memnun olmadığımı anlayan Berzan;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Gelen Aşk (#Tamamlandı)
Genel Kurgu1. Hikaye İş dünyasının Demir Leydi'si Nermin Soysal. 32 yaşında başarılı bir mimar. Arkan Holding'in baş mimarı. Bu yaşına kadar hiç aşık olmamış. Aşktan hep uzak durmuş. İş dünyasında disiplin abidesi, özel hayatında ele avuca sığmayan bir sers...