97. BÖLÜM

15.2K 1K 50
                                    

Evde bunaldığımı anlayan Demir beni yemeğe götürdü. Deniz kenarında şık bir restoranda yemek yedik ve beni eve öyle bıraktı. Deniz havası, iyot kokusu bana çok iyi gelmişti. Annemler deniz kenarında oturuyorlar ama yoğunluktan kenarına dahi gidemiyordum.

Ve evet kınadan önceki son gün yarındı. Sonrası büyük gün. Farkında olmadan yorulmuştum. Deniz havası çarpmıştı sanırım. Erkenden yattım.

Ertesi sabah tabii ki erkenden Demir damladı. Babam artık Demir'i boğmanın hayallerini kuruyordu belli ki. Demir anlamamazlığa gelip;

— Sabah sabah yine rahatsız ettim kusura bakmayın ama ben bir günlüğüne Marmaris'e gidiyorum onun için geldim. Akşam uğrayamayacağım, Nermin'i görmeden gidemedim, dedi.

Resmen şok olmuştum. Yüzüne baktım. Elimi tuttu. Annem hemen babamı mutfağa sokup kapıyı kapattı.

— Aşkım ama nereden çıktı şimdi. Yarın kına gecemiz var. Yani. Ama... Gözlerim dolmuş ağlamaya başlamıştım;

— Canım bak ağlama. Söz akşam geçte olsa da geleceğim. Olmadı en geç yarın sabah buradayım. Emir'in aldığı siparişte bir problem var çözmem gerek. Herif işi daha öğrenmeden sipariş almış. Anlaşma imzalamış ama bir sürü eksik var. Telefonla hal edeyim dedim olmadı inan ki. Müşteri ilk defa tekne yaptırıyor. Ne motor biliyor ne bir şey. Para önemli değil en iyisi olsun diyor o kadar. Balayına çıkmadan çözeyim şu işi babam ve Emir en azından karinasını hazırlar. Bizde gelince dekorasyonu ile ilgileniriz, dedi. Sonrada sarılıp başımın üzerine öpücük bıraktı.

— Akşama gel lütfen. Yanımda olmasan da aynı şehirde olduğunu bilmek bile bana güç veriyor, dedim.

Demir gidince çaktırmadan hazırlandım. Ohhh bende işe gidecektim. Akın'ın tekneyi bitirip dönecektim. Hemen Akın'ı aradım şirkete çağırdım. Bir saat sonrası için randevulaştık. Zeynep'i aradım benim bugün işe gittiğimin gizli bilgi olduğunu ilettim ve kendi arabamla çıktım.

Şirketten içeri girince resepsiyondaki kızların gözleri kocaman açıldı. İki gün üst üste işe gelmiştim. Gayet sakin göz kırptım ve;

— Demir Beyler bugün işe gelmeyecekler. Zaten bende işte değil evdeyim, dedim ve sevgili kayınpederim ile burun buruna geldim.

Ulan yine mi çölde kutup ayısı. Yuh yani. Şaşkınlığı bir kenara bırakıp zoraki gülümsedim;

— Merhaba Rıza Baba siz burada mısınız? Dedim çekinerek.

— Ben buradayım ama sen yoksun sanırım, dedi sırıtarak.

— Şey yani Demir'in haberi yook geldiğimdeen. Ben de o yüzdeen... dedim kelimleri uzatarak. Elini kaldırdı;

— Ben seni çok iyi anlıyorum kızım. Haydi biran önce işlerini bitir de eve git dinlen. Yarın yeterince yorulacaksın zaten. Ben seni görmedim merak etme, dedi sırtımı sıvazlayıp gitti.

O yokken Demir'in odasını kullanmak özel hayatı ihlal gibi gelmişti. O yüzden toplantı odasını boşalttırdım. Beste, Mert ve ben kaldık. Az sonra Akın geldi. Toplantı odası resmen sahaflar çarşısındaki antika kitapçılara benziyordu. Her halde biz yukarı çıkınca Demir burayı tekrardan tadilata almak zorunda kalacaktı. Ya da bize yaptığı iyiliklere jest olarak ben yapardım tadilatı. Şirketin geneline uygun olarak.

Akın etrafa şöyle bir baktı. Tek kaşı havaya kalktı;

— Nermin burası ne böyle? Diye sordu dehşetle.

— Akın şu anda şirket üstü şirket çalışıyoruz. Marangozumuz sağ olsun yokluğumda terör estirmiş. Bir ayar verdim normal fabrika ayarlarına geri döndü. İnşallah biz balayından dönmeden bitirir tadilatı, dedim gülümseyerek.
Asıl senin müşterinin derdi neymiş anlat bakalım? Diye sordum.

Geç Gelen Aşk (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin