Calum: Ariel, canım ne istiyor hadi tahmin et.
Ariel: Calum, dersteyim.
Calum: Umurumda değil.
Ariel: Rahat bırakmayacaksın, değil mi?
Calum: Hayır.
Ariel: Pekâlâ, canın ne istiyor Calum?
Calum: Tahmin et...
Ariel: Waffle?
Calum: Hayır.
Ariel: Donut?
Calum: Hayır...
Ariel: Pizza?
Calum: Hayır!
Ariel: Neden kızıyorsun ki, tahmin etmemi sen istedin. Neyse, canın ne istiyor? Beni rahat bırakmak olabilir mi mesela?
Calum: Tanrım! Beni yoruyorsun, Ariel!
Ariel: Asıl sen beni yoruyorsun! Neden beni daha fazla yormadan ne olduğunu söylemiyorsun?
Calum: Madem o kadar çok ısrar ettin, söylüyorum...
Calum: Birilerini dayaktan bayılana kadar dövmek istiyorum. Mesela sarışın birini. Mavi gözleri olan.
Ariel: Luke'dan mı bahsediyorsun?
Calum: Tanrı aşkına, hayır! Luke'u neden döveyim?
Ariel: Tarif ettiğin özellikler onu anlatıyor.
Calum: Bildiğim kadarıyla Luke okulun basketbol takımında değil.
Ariel: Dediklerinden hiçbir şey anlamıyorum.
Calum: Demem o ki, basketbol takımındaki o orospu çocuğu bana çok batıyor şu sıralar. Her an kavga çıkarabilirim.
Ariel: Peki, bundan bana ne?
Calum: E bana kavga etmezsen ne istersen yaparım demeyecek misin?
Ariel: Eğer derste olmasaydım buna kahkaha atabilirdim, Calum.
Calum: Bence komik değil.
Ariel: Madem çok kavga etmek istiyorsun o zaman git ve et.
Calum: Vay canına. Gerçekten yemedin.
Ariel: O bir kere olurdu.
Calum: O çocuğu öldüresiye dövdüğümü gördüğün zaman da böyle diyebilecek misin göreceğiz.
Ariel: Calum gerçekten umurumda değil.
Calum: Bakışlarından hoşlanmadım, Ariel.
Ariel: Ne bakışı?
Calum: Anlarsın zamanla.
Ariel: Calum?
Ariel: Heyy! Cevap versene!
Ariel: Tanrım! Beni deli ediyorsun!
Ariel: Calum!
Ariel: Senden nefret ediyorum!