Yutkundum. Sadece yutkunabildim. Çünkü gergindim. Çünkü lanet olası mermiler bir türlü hedefi vuramıyordu ve babamın gölgesi üzerimdeyken, hatta ağzını bıçak bile açmıyorken, onun da gerildiğini bilmek beni daha fazla geriyordu. Ve gerildikçe ellerim terliyor, nefes alışverişlerim hızlanıyordu. Bu da sonuç olarak hedefi daha fazla ıskalamama neden oluyordu.
Derin bir nefes aldıktan hemen sonra, silahın horozunu çektim ve nefesimi tuttum. Lanet olası gözlerimin bile terlediğini hissedebiliyordum. Üstüne üstlük kollarım artık havada durmaktan yorulmuştu.
Tetiğe bastığımda, elimdeki tabanca büyük bir gürültüyle patladı ve mermi havayı delerek hedef kağıdına bile değmeden yanındaki duvara saplandı. Tuttuğum nefesimi sıkıntıyla verip omuzlarımı düşürdüm ve havadaki kollarımı indirdim.
Gözlerim yavaşça yanımda duran babama çıktığında, çenesini sıkıyor olduğunu görmek beni imkânı varmış gibi daha çok germişti. Lanet olsun.
Derin bir nefes aldı ve duvardaki gözleri usulca bana indi.
"Problemin ne senin?" Bedenimi ona çevirdiğimde başımı iki yana salladım.
"Sorun ne anlamıyorum. Sadece konsantre olamıyorum." Sağ eliyle hedef kağıdını gösterdi.
"Lanet olası hedefi vurmanın yakınından bile geçemedin, Ariel. Sen silah talimlerine başlayalı 3 ay olacak. Bundan daha iyi işler çıkardın." İstemsizce başım önüme düştüğünde elimdeki silahı usulca yanımda duran masaya bıraktım.
"Biliyorum." Sesimi ben bile duyamamışken, babam sinirle nefesini verdi.
"Problemin ne?" Yeniden başımı iki yana salladım.
"Bilmiyorum." Babam hışımla üzerindeki ceketi çıkarıp arka tarafa fırlattı.
"Pekâlâ," Başımı kaldırıp ne yaptığına baktığımda, hedeflerin bulunduğu tarafa açılan kapıya doğru adımladığını gördüm. Ne?
"Seni teşvik etmemiz gerek o zaman." Öylece onu izliyorken, sert adımlarla hedef kağıtlarının bulunduğu tarafa ilerledi ve hedefi yukarı kaldırdı.
"Baba?" Beni duymazdan geldiğinde ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım.
"Ne yapıyorsun?" Hedef kağıdının orta noktası tam başının üzerine geldiğinde derin bir nefes alıp bana döndü.
"Sık bakalım, şimdi de ıskalayacak mısın?" Şaşkınca ona bakarken, masaya doğru bir adım attım.
"Hayır. Böyle bir şey yapamam." Babam kaşlarını kaldırıp bana baktı. Gözleri fazlasıyla keskindi ve içlerinde yanan ateşi görebiliyordum. Bunu hayatta yapamazdım.
"Sen bana hayır mı dedin?" Nefesimi verdim.
"Bir saattir talim yapıyoruz ve ben hedefi vurmaya yaklaşamadım bile, seni tehlikeye atamam." Gözlerini kısıp konuştuğunda sesi yükselmişti.
"Sence bu tartışmaya açık bir konu mu? Ya da sana fikrini sordum mu?" Gözlerim yanmaya başladığında başımı iki yana salladım. Bunu yapmak istemiyordum.
"Tanrı aşkına, seni vurabilirim!" Bir anda bağırdığımda, babamın iki yanında duran ellerini yumruk yaptığını gördüm. Gözleri bana delici bakışlar atıyorken, o da bağırdı ve bu yerimden sıçramama sebep oldu.
"Lanet olası silahı ateşle!" Bağırışı karşısında titremekten kendimi alamadım.
"Beni buna zorlama, yalvarırım." Görüşüm iyice bulanıklaştığında, babam tane tane konuştu.