Dersin bittiğini bildiren zil çaldığı an üç geri zekâlı bir anda masadan sıçradı ve benden kaçmaya başladılar. Zamanı gelmişti.
Ben de peşlerinden fırladığımda koridorda ilk yakaladığım insan Michael piçi olmuştu. Onu yakaladığım sırada Luke ve Ashton çoktan ortadan kaybolmuştu bile. Ensesinden kedi gibi tuttuğum Michael hızlıca konuştu.
"Merhamet! Az biraz merhamet!" Orospu çocukları hak etmiyordu ki.
Kalçasına sert bir tekme geçirdiğimde koridora doğru yalpaladı ama o kaçmayı akıl edemeden onu geri tutup konuştum.
"Eğer bunu Ariel'a belli ederseniz ve onu utandırırsanız sizi gebertirim. Bu konu onun yanında açılmayacak!" Michael gülmeye başlayınca üzerine basa basa devam ettim. Bir de zevk alıyordu piç kurusu.
"Ariel bunu duymayacak!" Michael nefes nefese kalmış olduğu için soluklanıyordu. Tam doğrulmuş, başını sallamış konuşacaktı ki, birisi araya girdi. Lanet. Olsun.
"Ben neyi duymayacağım?" Başımdan aşağı kaynar sular döküldüğünde, Michael boşluğumdan yararlanıp elimden kurtulmuş ve ortamdan sıvışmıştı bile.
Arkama dönüp kucağındaki kitaplarını sımsıkı tutarak bana bakan Ariel'a baktım. Ben bu konuyu nasıl kıvıracaktım şimdi? Eğer çocukların seviştiğimizi öğrendiğini duyarsa beni mahvederdi.
Benden bir müddet cevap alamayınca kaşlarını kaldırıp yeniden konuştu.
"Calum?" Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım ve boğazımı temizledim.
"Bebeğim?" Ariel nefesini verdi ve kolumu tutarak beni koridorda bulunan dolabına doğru ilerletti. Hâlâ ne söyleyebileceğimi bulmaya çalışıyordum.
"Konuşmaya başla, Hood." O dolabını açmış içine kitaplarını bırakmıştı ki, ben sesimi ancak bulabilmiştim.
"Ne konu hakkında konuşmamı istiyorsun, sevgilim?" Ariel yeniden nefesini verip dolabını sertçe kapattı. Bana dönerken omuzları düşmüştü.
"Çocuklar biliyorlar, değil mi?" Lanet olsun!
"Neyi?" Asla yemezdi. Bunu biliyordum.
"Aptal değilim, Calum. Çocuklara seviştiğimizi söyledin ve koridorda Michael'a ağızlarını kapalı tutmaları için bu yüzden nutuk çekiyordun." Gözlerim sevişmek kelimesini söylerken dudaklarının hareketlerinde takılı kalmışken, birkaç saniye sonra kendimi toparlayabildim ve yüzümü buruşturdum. Onu hafife almam almış olmam benim suçumdu.
"Pekâlâ, fazla zekisin. Bu kesinlikle işime yaramıyor." Sözlerime karşılık gözlerini devirdi.
"Tahmin etmesi zor bir şey değil." Koridorda sınıfa doğru ilerliyordu ki elini tutup onu durdurdum. Bir sonraki dersin başlamasına daha vardı.
"Nereye?" Gözlerini kaldırıp bana baktı.
"Sınıfa, Calum." Başımı iki yana salladım ve koridorda sınıfın tam aksi yönüne doğru adımlamaya başladım. Binanın çıkışına doğru.
Onu peşimden sürüklerken, hızlıca konuştum.
"Dersin başlamasına daha çok var. Sigara içmem gerekiyor." Ariel adımlarıma ayak uydurmaya çalışırken oldukça masum bir şekilde sordu.
"Tamam da, ben neden geliyorum? Sigaranı iç gel. Dersimiz ortak zaten." Çoktan bahçeye çıktığımızda binanın arka tarafına dolandım. Burada kimse yoktu.
"Çünkü yanımda olmanı istiyorum." Ariel elimden kurtuldu ve ben sigaramı yakarken sırtını duvara yasladı. Ona doğru bir adım attığım sırada aklımdaki soruyu sordum.